Üstün Dökmen

Bağımlılıktan bağlılığa: Deli Dumrul nasıl büyüdü?

30 Ekim 2022 Pazar

Bebekler başlangıçta annelerine -aslında bakım verene- bağımlıdırlar. Bu bağımlılığın zaman içinde bağlılığa dönüşmesini isteriz. Bağımlılık içindeki kişi, açık ya da örtülü şekilde, “O olmadan yaşamam” tarzı bir düşünce içindedir. Bağlı kişi ise sanki “O olmadan da yaşayabilirim ancak onunla birlikte olmayı tercih ediyorum” şeklinde bir duygu ve düşünce atmosferine sahiptir. Kısacası bağımlılık, taraflara zarar verici, özellikle çocuğun gelişmesini engelleyici bir şeydir; bağlılık ise geliştiren, dayanışma sağlayan, sinerji yaratan bir durumdur. Bu yazıda çocukların, gençlerin bağımlılıktan bağlılığa nasıl geçtikleri birkaç masal çerçevesinde ele alınacaktır.

ÇOCUKLARDA BAĞIMLILIK VE BAĞLILIK

Burada çocukların bağımlı olmaya nasıl itildiklerini kısaca belirteceğiz. Çocuklarda güvenli bağlanma konusunu ise ayrıntılı olarak önümüzdeki haftalarda ele alacağız.

Çocuğu ana babaya bağımlı olmaya iten en belirgin tavır, yapabileceği birtakım işleri ona bırakmamaktır. Çocukların her yaşta kazanabilecekleri bazı öz bakım becerileri vardır. Anne baba, sevgiden, kaygıdan ötürü çocuğun öz bakım becerilerini kazanmasını geciktirirse, söz gelişi kendisi yiyebilecekken yedirirse, giyinebilecekken giyindirirse çocuğun özgüven kazanması zorlaşır, anne babasına bağımlı olur. Öz bakımlarını kendileri yapan, havaalanlarında minnacık valizlerini kendilerinin çekmesine izin verilen çocuklar yaşama dik duruşla başlarlar, bağımlı olmazlar. Bağımlı olan çocuklar ise uyum sorunları yaşayabilirler, okula başladıklarında annelerinden ayrılmakta zorlanabilirler.

YETİŞKİNLERDE BAĞIMLILIK

Çocukluğumuzda bazılarımızın annesi üç günlüğüne başka bir şehre gitmiştir, gitmeden tel dolabını, buzdolabını yiyeceklerle doldurmuştur ancak buna rağmen yemekleri ısıtmayı beceremedikleri için açlık tehlikesi geçiren babalarımız dönüşlerinde annelerimizi, “Yahu hanım bir daha gitme, sen olmadan yapamıyorum” diye karşılamışlardır. Burada, ileri yaşta bağımlı erkek çocuklar vardır adeta. Ayrıca pek çok gencin de ev işleri konusunda annelerine bağımlı olduklarını gözleriz.

Ben eşim Prof. Dr. Zehra Dökmen’e bağlı olduğuma, bağımlı olmadığıma inanıyorum; ancak o, “Hem bağlısın hem de bağımlısın, ben olmadan internet bankacılığını kullanamıyorsun” diyor. (Şüphesiz o haklıdır.)

MASALLARDA BAĞIMLILIĞIN KIRILMASI

Batı masallarında, örneğin Pamuk Prenses’te, Hansel Gretel’de üvey anneler, çocuklarını evden kovarlar ancak bu durum kovulanların yok olmalarına değil, gelişmelerine, yaşama tutunmalarına yol açar. Bu konudaki genel kanıya göre bu masallarda üvey annelerin kötü oldukları değil, gençlerin bir yaşta aileden ayrılmalarının gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Masal anlatıcısı, öz annenin çocuklarını -bir anlamda- evden atması gerektiğini telaffuz edememiş, bu görevi üvey anneye yüklemiştir. Bu dünyada öz anneler kadar sevecen pek çok üvey anne vardır, ancak gençlerin ailelerinden kopmaları gerekmektedir, izleyicinin kafası karışmasın diye masallarda fatura üvey annelere kesilmiştir.

Masallardaki evden atma motifi, sanatsal bir ifadedir ve ayrıca anne babalara yol göstermektedir. Bugüne kadar pek çok anne babanın ergenlik dönemine giren çocuklarının niçin onlarla oturup sohbet etmedikleri konusunda yakındıklarını işittim. Sevgili anne babalar, sekiz yaşındaki çocuğunuz dizinizin dibinde oturabilir ancak ergen yaştaki çocuklarınızın referans grubu artık siz değilsiniz, onlar yaşıtlarıyla birlikte olmak isterler.

Çoğunlukla anne babalar, ergenlik dönemindeki çocuklarının bağımsız olmalarına kolayca izin vermiyorlar. Bu yüzden ergenler, anne babalarına zaman zaman kabalığa varan sert tepkiler göstererek bağımsız olmaya çabalıyorlar. Masallar gençlerin bağımsızlıkları konusunu, onları evden atarak kökten çözmüştür. Elbette ki çocuklarımızı evden atmayacağız, bizim geleneksel kültürümüz hayat boyu evlerimizin ve kalplerimizin onlara açık olmasını söyler bize. Sadece büyümelerine izin vermeliyiz. Bu konuda muhteşem bir masalımız var.

DELİ DUMRUL’UN BÜYÜMESİ

Dede Korkut Masalları’ndan birisinde Deli Dumrul, kuru çaya köprü yaptırıp geçenden geçmeyenden zorla para almaktadır. Ayrıca Azrail’le takışır. Tanrı, Azrail’e “Bu delinin canını al” der. Azrail canını almaya geldiğinde Dumrul, devletine saygılı Amerikan mafyası rolüne girer veya karısını öldürdükten sonra hayatta ilk kez mahkemede kravat takan maganda gibi davranır ve “Tanrı’m ben sana saygılıyım, sadece Azrail ile aramda bir sorun oldu” der. Bu tavrı Tanrı’nın hoşuna gider, eğer onun yerine can verebilecek birisini bulursa Dumrul’un canını bağışlayacağını söyler. Doğal olarak Dumrul da kendisinin yerine canını vermesi için annesine koşar. Annesi, “Kusura bakma” der, canını vermez. Babasına koşar, o da vermez. Bu durum karşısında Dumrul hızla büyür, bağımlılıktan kurtulmuştur, can istemek için değil, sadece helalleşmek için karısına gider. Karısı kendisinden can istenmediği halde gönül rızasıyla kocasının yerine canını vermek istediğini söyler, Tanrı da bu karı kocaya uzun ömür verir.

Batı masallarında üvey anneler, aslında anneler, çocuklarını evden göndererek bağımsız olmalarına, büyümelerine vesile olmaktadırlar; babalar ise pasif konumdadırlar. Deli Dumrul’da ise Batı masallarından farklı olarak baba da anneye yardımcı olmaktadır. Dumrul’un anne ve babası sözsüz bir antlaşmayla oğullarına kol kanat germeyi bırakırlar, onun anne babaya bağımlı olmaktan kurtulmasını sağlarlar. Kıssadan hisse bugün bizler anneler ve babalar olarak günü geldiğinde çocuklarımızın yuvadan uçmalarına engel olmamalıyız, hatta bunu kolaylaştırmalıyız.

BUGÜN NE İSTİYORUZ?

Biz bugün çocuklarımızın, Deli Dumrul gibi anaya babaya bağımlı değil, bağlı yetişkinler olmalarını ve bir de Deli Dumrul’dan farklı olarak mafya kıvamında zorbalar değil, emeğiyle kazanan dürüst insanlar olmalarını istiyoruz. Çünkü sevdiklerine, değerlerine bağımlı olan kişiler zorbalık yapabilirler ancak sevdiklerine ve değerlerine bağlı olan kişiler zorbalık yapmazlar. Bağlılık, ahlaka giden yoldaki köşe taşlarından birisidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ütopya ve maarifimiz - I 12 Mayıs 2024
Aşil topuklarımız 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları