ABD Büyükelçisi Francis
Ricicardone’nin geçen hafta Diplomasi
Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle
yaptığı toplantı, gündemin sıcak konuları
olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan
hakkında Amerikan basınında çıkan
haberler, Çin füzeleri ve CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu ile yediği yemek
üzerinde yoğunlaşmıştı. Nitekim toplantı
kamuoyuna da genel olarak bu gündem
başlıklarıyla yansıdı.
Obama yönetiminin Türkiye
ilişkilerine bakışını göstermesi açısından
önem taşıyan toplantının sorucevap
bölümünün tam metni ABD
Büyükelçiliği’nin web sitesine kondu.
Metinde, gündem nedeniyle gölgede
kalan, “Balyoz” davasına ilişkin bölüm
dikkatimizi çekti.
Mahkeme sürecinde eleştirdi
Ergenekon ve Balyoz davalarında
henüz yargılama sürerken yaptığı
açıklamalarda ABD Büyükelçisi, “Davaları
anlamakta güçlük çektiklerini” belirtirken
davalarda “terör” tanımının geniş bir
biçimde yorumlanmasını eleştirerek şu
sözleri kayda geçirmişti:
“Çok uzun süredir hapiste olan
milletvekilleri var, bazıları belirsiz suçlarla
hapiste tutuluyorlar. Kendilerine ülkeyi
koruma görevi verilen askeri liderler, sanki
teröristmiş gibi hapisteler. Profesörler var.
Eski YÖK Başkanı, hakkındaki 16 yıl önce
görevdeyken yaptığı çalışmalarla ilgili
belirsiz suçlamalarla demir parmaklıklar
ardında tutuluyor. Harçları protesto için
barışçı gösteri yapan öğrenciler hapiste.
Eğer bir yargı sistemi bu sonuçları
doğrurursa ve bunun gibi insanları
teröristlerle karıştırırsa, Amerikan ve
Avrupa mahkemelerinin buna karşılık
vermesi zor olur.”
Yine ‘Adalete güven’ vurgusu
Bu sözleri nedeniyle hükümetin
ağır eleştirilerine hedef olan Amerikalı
diplomat, Yargıtay’ın Balyoz davasında
237 subay ve generalin ağır hapis
cezalarına çarptırılmasını onama kararına
ilişkin ilk değerlendirmesini geçen haftaki
DMD toplantısında yaptı. Tutanaklara
göre Ricciardone, “Yargılamalara
bakışlarının değişmediğini” vurguladıktan
sonra şu yanıtı verdi:
“Her demokrasi için vatandaşlarının
adalet sistemine güven duyması
önemlidir. Bu yargılamalar ve diğerleri
boyunca bizim talebimiz yargılamanın
en üst düzey şeffaflık içinde ve zamanlı
yapılmasıydı. Asıl önemli olan Türk
halkının bu davaların sonucu hakkındaki
görüşüdür. Adaletin yerini bulduğuna
inanıyorlar mı, inanmıyorlar mı? Türkiye’de
bu konuda görüş farkları olduğunu
biliyorum ve ben de bu konuda şu ya da
bu tarafta yer almak istemiyorum.”
‘Tanır ve saygı duyardık’
Meslektaşlarımızın “Demir parmaklıklar
arkasındaki üst düzey generallerin
durumu Türk-Amerikan askeri ilişkilerini
nasıl etkiliyor” şeklindeki sorusu
üzerine, iki ordu arasında yıllara
dayanan güçlü işbirliğini Afganistan ve
Somali örnekleriyle anlatan anımsatan
Ricciardone’nin tutanaklara yansıyan
şu ifadeleri ABD’nin bakışını göstermesi
açısından önem taşıyor:
“...Hepimiz bu davaları büyük dikkatle
takip ediyoruz. Evet bu bireylerin bir
bölümünü tanıyoruz. Ve geçmişte
kendileriyle büyük saygı göstererek birlikte
çalıştık. Onları ülkelerinin sadık ve işinin
ehli subayları olarak gördük. Türkiye’deki
adalet sistemi gördüğünüz sonuçları
verdi ve ben bu sonuçlar üzerinde yorum
yapmayacağım.”