Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Citius, Altius, Fortius
Olimpiyatların dört yılda bir tekrarlanan spor yarışmalarının çok ötesinde bir anlamı ve derinliği olduğu açıktır. Olimpiyatlarla ilgili olarak, ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel açılardan çok şey söylenebilir.
O noktaları veri alarak çok önemli bir noktanın altı çizilmelidir.
Olimpiyatlarda ülkemiz adına yarışan sporcuların aldığı sonuçlar, konuyla ilgili çevrelerce olduğu kadar Başbakan tarafından da “yetersiz” bulundu. Bir adım daha atan Başbakan, bu konuda “sorumluluğun” kendisine ait olduğunu vurguladı. Diğer yetkililer de alınan sonuçları yetersiz buldular.
Olimpiyatlarda alınan sonuçlar karşısında Başbakan’ın ve diğer yetkili ve sorumluların sergilediği bu “duyarlılığın” olumlu sonuçlara dönüşmesi olanaklı mı ya da sağlanabilir mi?
Yanıtlanması gereken “asıl soru” budur.
***
Olimpiyatlar bir kez daha kanıtladı ki, günümüzde sporda başarı, her şeyden önce bir “toplumsal sorundur”. Kuşkusuz yarışanlar bireylerdir. İster bireysel ister takım yarışlarında ya da karşılaşmalarında olsun, sporda yalnız ve ancak yeteneği disiplinli çalışma ile birleştiren “birey” sonuç alır. Bu olgu, sporda başarının toplumsal olduğu kuralını ya da gerçeğini değiştirmez. Büyük bir çölde çok az sayıda görülen çiçekler gibi birkaç sporcunun bireysel başarıları, yıllardır Türkiye’nin yaşadığı gibi, küçük sevinçlerle büyük üzüntüleri bir araya getirir.
Olimpiyatları simgeleyen ve yazının başlığı olan Latince sözcükler, sırasıyla “daha hızlı”, “daha yüksek” ve “daha güçlü” anlamına geliyor.
Olimpiyat yarışmacılarından istenen bu ünlü üçlünün, tek bir “ortak özelliği” var: “İnsanın özgürleşmesi”.
İnsanın özgürleşmesi, bu çerçevede, kesinlikle bir “bütün” olarak algılanmalıdır. Altyapısı aile, beslenme ve barınma; toplumsal çevre, eğitim ve kurumsal yapılanma olan olan özgürleşme, bireyin yalnız “düşünsel” anlamda değil, “fiziksel” olarak da özgürleşmesi anlamına gelir. İnsan önce düşünme ve bunu anlatma özgürlüğüyle vardır; ancak, insanı özgür insan yapan yalnızca bu değildir; kendi bedenini istediği gibi özgür tutması, örneğin giyim kuşamı konusunda birilerinin baskısıyla değil, kendi özgür istenciyle karar vermesi, çok büyük bir önem taşır.
Başbakan’ın bütün “hızı” ve “gücüyle” bağnazlıkla yürüttüğü türban dayatmasının olimpiyat bağlamında yarattığı ve yaratacağı çok olumsuz, giderek yıkıcı sonuçlar, toplum tarafından doğru değerlendirilmelidir.
Müslüman Arap bilginlerinin bile daha 19. yüzyılda gözlemlediği ve örneğin en son olimpiyatlarda nüfusu Müslüman olan ülkelerden katılan kadın sporcuların çok az olmasının kanıtladığı gibi, türban, kadının “fiziksel ve ruhsal gelişmesini” engellemektedir. Türban esas olarak erkek baskısının bir sonucudur. Yüzmeden tenise, yüksek atlamadan disk atmaya kadar hemen tüm spor dallarında, türbanlı olanların başarı olasılığı bulunmadığı çok açıktır.
Başbakan’ın olimpiyatlar bağlamında sorumluluğu, Türkiye’nin ulaştığı madalya sayısının azlığı değildir. Başbakan, asıl iş edindiği “türban dayatmasının”, diğerleri yanında, sporda da yaratacağı olumsuz sonuçlardan sorumludur.
Eğer gelecek olimpiyatlarda başarı isteniyorsa, atılacak “ilk adım” Başbakan’ın türban bağnazlığından kendini kurtarmasıdır.
Ancak bu yapıldıktan sonradır ki sporun, rant dağıtımı olmaktan çıkarılarak toplumsallaşmasının sağlanması; yurtdışından getirtilecek yerde spor eğitimi verecek eğiticilerin yetiştirilmesi ve bu işin “kurumlaşması”; amatör sporcuların sonuna kadar desteklenmesi ve bu alanın “kurumsal” olarak güçlenmesi ve “kız-erkek ayrımı yapmadan” bu ülkenin “tüm çocuklarının” spor alanındaki gizilgüçlerinin, yani potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve yeteneklerinin “daha yükseğe” ulaştırılması bundan sonra atılması gereken ikinci, üçüncü... adımlardır. Yoksa bu toplum daha çok “olimpiyat yası” tutar!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu