Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Giden ve Gelen
Bugünlerde bir yıl gidiyor, yeni bir yıl geliyor. Giden, geleni biçimlendirir. O nedenle gidenin temel ekonomik ve siyasal çizgileriyle irdelenmesi gerekiyor.
Giden, ülkeyi ekonomide büyük bir düşüşün eşiğine getirdi; siyasette de yer yer geriletti.
***
Ekonomi, üretimden uzaklaşıyor; 2008, son yedi yılın en büyük üretim düşüşleriyle günlerini bitiriyor. Yalnız sanayi üretimindeki hızlı azalmalar ya da tarımın gerilemesi ve inşaatın durması değil, toplumun geleceği olan eğitim hizmeti de yılın ilk dokuz ayında yüzde 1,7 oranında “küçülmüş” bulunuyor. Enflasyon, bir önceki yılın iki katı yukarıdan uçuyor; işsizlik, çok bunaltıyor! Dış açık ve bütçe açığı artıyor.
Ekonomik çöküntü karşısında, hükümet, eski doktoruna, IMF’ye koşuyor. IMF de değişmez reçetesini yazıyor: “ekonominin hastalığının iyileşmesi için, özveri yine emekçilerden gelmeli; onlar, daha fazla ezilmeli ve sömürülmeli”!
İşsiz sayısı, bir önceki yıla göre 300 bin artarak iki buçuk milyonu aşıyor. Hapishanelerde yer kalmıyor. Sosyal güvenlikten “yararlanamayan” çalışanlar, toplamın yüzde 46’sını; tarım çalışanları arasında da yüzde 87’sini oluşturuyor. Bunların dışında kalan ve sayıları yirmi milyonu aşan kişi, yani nüfusun neredeyse her üç kişisinden biri “sosyal yardım” almak zorunda kalıyor; bunların önemli bir bölümü açlık sınırında yaşıyor. Belediye “yardımları” da eklenince bu sayı çok daha artıyor. Yardımı alanlar bunu “hakları olduğu için” aldıklarının ne kadar farkına varıyor? Bu soru ekonomi ile siyaseti bir kez daha kesiştiriyor; toplum, üretimle değil, “birilerinin” yardımıyla yaşayanlardan, bu yolla başkalarına “bağımlılaşanlardan” oluşuyor!
Ekonomiyi doğru yorumlamak ancak doğru sayılarla olanaklıdır. İlgili verileri derlemek, hükümetin ve bağlı kurumların, yani devletin işidir. Geçen yıl bu yönden ürkütücüydü. Hükümet, mart ayında ülkenin toplam üretiminin yeniden hesaplandığını ve bu hesaba göre de olduğundan yüzde 30 fazla olduğunun saptandığını açıkladı. Hepimiz bir gecede zenginleştik, kişi başına gelir neredeyse on bin dolara çıktı. Bu sırada toplam nüfus da, nasıl olduysa, 3,3 milyon azaltılarak, 70,6 milyona indirildi; ancak, seçmen sayısı altı milyon artırıldı! Ulusal gelir ve nüfus örnekleri, verilere güveni yerle bir ediyor. Sözüm ona “inananların” hükümetinin ekonomik verileri “inanılır” olmaktan çok hızla çıkıyor!
***
Gidende siyaset, ekonomiden daha az dehşet verici değildi.
Giden giderken, iktidarın yolsuzluklarının “delinmez” denilen kalesinden birkaç taşın düşürülmesi, çok büyük bir başarıdır. Buradan, siyasetin temizlenmesinin yolunu açabilecek olan bir süreç başlamalıdır. Ancak, yolsuzlukların “yerel yönetim” yönünü önlemeye, oradaki hırsızlık yollarını kapamaya yönelik bir düzenleme girişimi, seçimlere gidilirken, ne iktidardan ne de muhalefetten geliyor!
Ülke, artık, “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” en üst mahkeme tarafından saptanan bir siyasal parti tarafından yönetiliyor. Anamuhalefet partisi genel başkanı, partisini bu partiye benzetmek için tüzük ve program değişikliği yapıyor; yetmiyor, kara çarşafı, simgeleştiriyor; yetmiyor tek kişilik yönetimini iyice pekiştiriyor. Ne anayasa ne de diğer antidemokratik yasalarda hak ve “özgürlükleri geliştirici ve güçlendirici” bir girişim söz konusudur ne de eğitimden güvenliğe devlet içindeki kadrolaşma sorgulanabiliyor. Geçmişin siyasetleri, karanlık noktaları ve cinayetleriyle, “götürülmemesi gereken yere”, geleceğe taşınıyor. Buna karşın, başı-sonu, nedeni-sonucu boşlukta kalan bir yargılama süreci, bir siyasal hesaplaşma yaşanıyor.
Gidenin tekil gelişmeleri ürkütücü boyutlar kazanıyor; ders kitaplarından asırlar öncesinin “özgürlük” tablosu, kazınıyor; çıkarılıyor; çocuklara tecavüz, kadınlara karşı şiddet; yabancı düşmanlığı; tırmanan terör; yaygınlaşan dinci çevre baskıları; polisin acımasızlığı, toplumu karartıyor. Çok sınırlı sayıda yapılabilen kitlesel eylemler, en şiddetli biçimde cezalandırılıyor; uygun deyimle, eziliyor!
Gidenin, yani 2008’in, damgasını tarihe de taşıyacak en büyük “eksisi” nedir? Özgür düşünceye karşı yaygınlaşan “hoşgörüsüzlük”!
Bir düşüncenin açıklanması, bir sanatsal çalışma, anında karşıtlarını ayağa kaldırıyor. Bu ayağa kalkma saldırı ve suçlama boyutlarına varıyor. Bilimsel araştırma yapanlara saldırılıyor! Hainlik suçlamasına uzanan, “asarız, keseriz” türünden saldırılar, toplumun nefes borusunu sıkıştırıyor; korkutuyor ve “yaratıcılığı” durduruyor.
Toplumun geleceği açısından, düşünce ve düşünceye dayalı üretimin saldırı altına alınmasından daha yıkıcı hiçbir şey olamaz! Asırlar öncesinden gelen ve özgür düşüncenin önemli dönemeçlerinden olan “sözlerinize katılmıyorum, ancak bunları söyleme hakkınızı sonuna kadar savunurum” anlayışının olduğu kadarından da çok hızla uzaklaşılıyor. Bu topraklardan bir türlü çıkmayan faşizan damarın beslenmesi süreklilik kazanıyor; toplumun geleceğini karartabilecek boyutlara varıyor.
Kısaca, gidende, ekonomi gibi siyaset de, “küçükleri oynuyor”, küçülüyor!
***
Çin takvimine göre, giden, “fare” yılıydı. Gelen de, “öküz” yılıdır. Bu hayvansal farklılaşma yaşama nasıl yansır? Yine de gelen yılın “umutları” canlandırması umulur! “Gelen” gelecek haftanın yazı konusudur.
İyi yıllar dilerim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Bir acayip Türkiye hikâyesi
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Kılıçdaroğlu'ndan Özel'e 'Suriye' yanıtı
- Başkan Özarslan’dan açıklama
- Bu kebapçılara dikkat!