İki Ateş Arasında

31 Ekim 2011 Pazartesi
\n

\n

Geçen cumartesi Cumhuriyetin kuruluşunun 88. yıldönümüydü.

\n

Cumhuriyet, kuruluşunun öncesi ve sonrasında yaşanan gelişmelerin ve süreçlerin oluşturduğu bir değerler bütünüdür.

\n

Bu değerler, özetle, ekonomide yerli üretimin arttırılması ve böylece ya da bu temele dayalı olarak bireyin özgürleşmesi ve eşitlik anlayışının gelişmesi; demokrasinin dayanağı olarak egemenliğin kaynağının halka ait olduğu bilincinin yerleştirilmesi; deneye dayalı bilimsel bilginin yol göstericiliği ilkesinin benimsenmesi ve bunların altyapısı olarak çağdaş, yasal ve kurumsal bir yapı oluşturulmasıdır.

\n

Günümüzde, Cumhuriyetin bu değerleri, iki taraftan saldırı altındadır. Taraflardan biri küreselleşmedir; öbürü de, İslam dininin siyasi amaçla kullanılan ya da siyasetle iç içe geçmiş olan kısmıdır; kısaca, günümüzde AKPde somutlaşan siyasal İslamdır.

\n

Türkiye düzleminde ve günümüzde, bu ikili birbiriyle iç içe geçmelerine ve birbirlerini beslemelerine karşın, her biri çok ayrı süreçlerin sonuçlarıdır.

\n

Cumhuriyetin değerlerini baskı altına alma bakımından ise siyasal İslam, küreselleşmeye göre çok daha etkili ve belirleyicidir.

\n

Küreselleşmenin, bireyin özgürleşmesi; eşitlik, özellikle de kadın erkek eşitliği; egemenliğin kaynağı ve bilimsel bilginin yol göstericiliğiyle, görünürde bir sorunu yoktur. Küreselleşme süreci, sermayenin çıkarı gereği, özellikle para ve maliye politikaları ve iç pazarın işleyişiyle ilgilidir. Bir de yasaların ve kuralların açık ve uluslararası ölçülere göre işletilmesini ve kurumların buna göre çalışmasını ister.

\n

Siyasal İslamın Cumhuriyetin değerleriyle uyuşmazlığı çok daha derindir; giderek çelişki ve çatışma düzeyindedir.

\n

Bunları sırasıyla irdeleyelim.

\n

Eğer millet, on yıllardır yapıldığı gibi, her türlü araç kullanılarak çok yoğun bir biçimde İslam anlamında siyasallaştırılmışsa, oy sandığında siyasal İslama destek vereceği kesinse, siyasal İslam milletimizin egemenliğine itiraz etmek bir yana; onun savunucusu kesiliyor.

\n

Kadın-erkek eşitliği alanında da siyasal İslam, eylemde çok çekingen olmakla birlikte, söylemde eşitliğe taraftarmış gibi bir görüntü çiziyor.

\n

Hukuk başta olmak üzere, kamu yönetimi kadrolarının siyasal İslam ile sarmalanması, toplumun geleceği yönünden önemli soru işaretleri taşıyor; yer yer yaşandığı gibi güncel olarak da büyük olumsuzluklar içeriyor.

\n

Siyasal İslam ile Cumhuriyetin değerleri arasındaki çelişki ve çatışma, özellikle deneylere ve olgulara dayalı nesnel, bilimsel bilginin gerçek yol gösterici olduğu konusunda derinlik ve yoğunluk kazanıyor.

\n

Çocuğun ve gencin yaratıcı yeteneklerinin gelişmesinin sağlanmasına ve aklın özgürleşmesine dayanan Cumhuriyetin eğitim, bilim, sanat ve kültür anlayışını siyasal İslam, niteliği gereği kabullenemiyor. Siyasal İslam, eğitimi, Adan Zye kesinkes kendi egemenlik alanına hapsetmeye çalışıyor. Asıl sorunlu ve toplumsal gelişme açısından uzun dönemde belirleyici çatışma alanı budur.

\n

***

\n

Gerçek gücünü bilimsel bilgiden alan Cumhuriyetin değerlerinin düşünsel dayanakları, bu nedenle, çok sağlamdır. Üstelik, evrensel gelişmelere ve yeniliklere de uygundur.

\n

Ancak bu sağlamlık, tek başına, değerlerin kalıcılığını sağlamaya yetmiyor. Cumhuriyet, 100. yılına doğru ilerlerken değerlerinin de etkinleşmesi için çaba harcanması ve uğraş verilmesi, kaçınılmaz bir görev ve sorumluluk oluyor.

\n

***

\n

Deprem yardımlarını AKP ve BDP arasında parti kavgasına dönüştürenler utanır mı bilinmez. Her şeye karşın, barış için tek yürek yolunun açılması gerekiyor.

\n

İlginç olan, Cumhuriyet kutlamalarının Başbakan tarafından iptali ve böylece, yaşanan olumsuzlukların ve büyük yönetim beceriksizliklerinin ağır faturasının, çoğu zaman yapıldığı gibi, Cumhuriyete ve onun değerlerine çıkarılmasıdır.

\n

***

\n

Şehit ailelerinin ve depremden zarar görenlerin acılarını paylaşır, Cumhuriyet Bayramınızı kutlarım.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları