Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Eren Eyüboğlu'nun renkli dünyası
RESİM TUTKUSUNA, AŞKI VE SORGULAMAYI KATTI
\n\n\n\n\n\n
İstanbul, sanat fuarları, müzayedeler, birbiri peşi sıra açılan galeriler arasında bol şaşaalı, göz kamaştırıcı ve göz boyayıcı uçlar arasında bir o yana, bir bu yana savruluyor… “Aslolan hayattır” misali kimi sergiler bu çok renkli gökkuşağının arasından sıyrılıveriyor..
\nİşte İş Sanat’taki Eren Eyüboğlu retrospektif sergisi (1927-1988)… Benim bugüne dek gördüğüm en zengin, en geniş kapsamlı Eren Eyüboğlu sergisi. Bir değil birkaç kez görülmeyi hak ediyor.
\nYaşamdaki yolunu \t\tresimde aradı
\nSergiyi dolaşıyorum: Bütün Anadolu karşımda. Anadolu’nun rengârenk dünyası gözlerimin ve yüreğimin önünde bir geçit törenine kalkışmış…
\nHangi tablosuna baksam Anadolu toprağını, Anadolu renklerini, Anadolu seslerini, Anadolu ezgilerini “görüyorum”. Görmekten öte duyuyorum, duyumsuyorum ve düşünüyorum.
\nOnun “yabancılığını” arıyorum bütün o üretkenliğinin arasında ama boşuna, yabancılığını bulamıyorum…
\nAnımsayın: Ne diyordu Bedri Rahmi Eyüboğlu: “Eren, anadan doğma ressamdır; ben, sonradan olma…”
\nSergide tablodan tabloya, Eren’in arayışını, sorgulamalarını, kendini sınayışını izliyorum. Ama bir yandan da Bedri Rahmi’nin sesi kulaklarımda:
\n“Eren’e Mektup” adlı şiirinde diyordu ya:
\n“Ne güç bir ağaç misali meyve verebilmek / Vaktinde açabilmek çiçeğini / Daldırabilmek köklerini damar damar / Toprağın etli cömert karanlığına / Düşmek peşine diş diş, dudak dudak, zerre zerre / Aramak aramak aramak milyon kere / Tadını meyvenin / Tuzunu dalın / Cilasını yeşil yaprağın…”
\nİşte böyle…
\nVaktinde çiçeğini açan, meyve veren bir ağaç gibiydi Eren Eyüboğlu… Arar gibiydi. Yaşamdaki yolunu resimde arar gibiydi…
\nResimdeki yolunu yaşamda arar gibiydi…
\nEn çok kendisiyle yarıştı. En çok kendini sınadı…
\nBu arayışlar, bu sınamalar sonucunda bunca cömertliği sığdırabildi yüreğine ve ellerine. Bize birbirinden değerli tablolar, bana birbirinden değerli anılar bıraktı. Türk resim tarihindeki yerini çoktan aldı.
\nBiraz hüzün, çokça azim
\nSergide, her izleyici farklı eserlere odaklanacak… Ve görecek ki, tümü bir bütün….
\nEren Eyüboğlu’nun 1940’ta yaptığı bir otoportresi var. Biraz hüzün, biraz sabır, çokça azim dolu; ne genç, ne yaşlı, hem genç, hem yaşlı bir otoportre…
\nO portreye ne zaman baksam, duyarlı, incelikli, ama ne istediğini çok iyi bilen bir kişiliğin, yaşamdan damıtarak edindiği birikimi görüyorum. Yalnız o portreye değil, Eren Eyüboğlu’nun hangi tablosuna baksam, o portrenin bende bıraktığı izleri, konuşmalarımızdan içimde kalan tortuyu düşünüyorum…
\nÇocukluğunda, Romanya’nın Yaş kentinde, çok kalabalık ve varlıklı ailenin minik kızı Ernestine / İrene çok sıkı, sert, dindar bir eğitim almıştı. Latince, İngilizce, Fransızca, Almanca öğrenmişti. Ağabeylerden, ablalardan çok çekmişti. Çok çalışkandı… “Sonra bir gün iddia üzerine, resim yapabileceğimi göstermek için çizmeye başladım. Akademiye girebileceğimi de ispatladım” diyecekti bana hayatını anlatırken…
\nParis’de Andre Lhote’un atölyesine gitti Ernestine…
\nVe bir gün… Kapı çaldı. Yıl, 1930… Atölyenin kapısındaki adam, kimselerin anlamadığı bir dilde bir şeyler anlatıyordu. Cemal Tollu’yu arıyordu.
\n“Bedri Rahmi geldi. Kapıda öyle duruyordu… Gördüğüm herkesten farklıydı. Bir garipti… Cemal Tollu bugün yok, cumaya gelir dedim. Öyle, olduğu yerde bir köşeye oturuverdi. Oturuşu öyle hoşuma gitti ki…”
\nAtölyede yedi milletten insan var. Kapıyı çalanlar ise yetmiş yedi milletten. Neydi Bedri Rahmi’nin farklılığı?
\n“Ne bileyim… Çok saygılıydı. Öyle oturuvermesi çok güzeldi. Garip bir biçimde oraya çöküverdi. Baktım yakışıklı adam…”
\nMuhteşem beraberlik
\nBedri Rahmi, o gün, o atölyede, hep öyle oturup kalmadı. Kalktı, dolaştı, resimleri inceledi. Beğendiği üç resim de o kapıda karşılaştığı Romen kızınındı.
\nSonra… Sonra büyük aşk… Taa ki evlenmeye karar verene kadar… Hem Rumen aile, hem Türk aile şiddetle karşı çıktı bu olaya. Ve iki gence hayatı zindan ettiler! Onları ayırmak için her şeyi yaptılar, başaramadılar.
\nOnlar tüm güçlüklere göğüs gerdiler. Evlendiler. İren, Eren oldu… Eren Eyüboğlu, Bedri Rahmi’yle birlikte Anadolu’yu dolaştı. Anadolu’yu, Anadolu insanını tanıdı. Tanıdıkça sevdi, benimsedi. Bu topraklarla bütünleşti.
\nOndan sonra yemeninin yazmanın gülü çiçeği, menekşenin moru eflatunu, kilimin nakışın binbir türü… Ve işte ondan sonra insanoğlunun sevinciyle, acısıyla, sorunlarıyla binbir hali… Bütün bunları kendi yeteneğinin ve kendine özgü resmin gerçeğiyle bütünleştirdi. Yani çizgiyle, lekeyle, renkle…
\n“Elbette ki, buraya yerleştikten sonra resmim değişti. Daha çok kendimi tartar, kendimle tartışır oldum. Ne aldım, ne yapıyorum diye. Daha çok aradım, daha çok eleştirdim, daha çok sordum…” diyordu bir sohbetimizde.
\nÇocukluğundan beri beslendiği tüm kaynakları buraya taşımıştı…
\nAnadolu yollarında olsun, yağlıboya, guvaş desenlerinde olsun, belleğiyle düş gücünü birlikte kullandı, hep çok çalıştı, kendini aşıp mükemmele ulaşmaya çalıştı Eren Eyüboğlu.
\n17 Aralık’a dek sürecek sergi, onun bu çabasını ve başarısını ortaya koyuyor.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu