Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kelepçeler - onur bileziklerimiz

23 Haziran 2016 Perşembe

Başlık benden değil. Sevgili Reha İsvan’dan. 12 Eylül faşist askeri darbe sonrasında Barış Derneği sanığı olarak tutuklandığında, genç bir polis özür dileyerek kelepçe takmak zorunda olduğunu söylemişti. Torunu yaşındaki polise ellerini uzatırken Reha İsvan gülümseyerek, “Takın, o kelepçeler benim onur bileziklerim” diyordu. (Anımsıyorum, öyleyse ışıklar içinde yaşıyor hâlâ.)

***

Önceki gün Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’in kelepçeli tutuklanış fotoğraflarını görünce, yıllar öncesinin faşist darbe günleri ve Selimiye Kışlası önündeki o sahne geldi gözümün önüne. (Bir daha faşist askeri darbe olmasın diye, faşist sivil darbeye geçit verenleri gel de anma şimdi!)
Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma için bir günlük yayın yönetmenliği görevini üstlenen onca insan içinden seçilen üç ismin tutuklanması, rastlantısal değil.
Şebnem ve Erol, çok güçlü uluslararası bağlantıları olan evrensel çağdaş kurumların başkanları. İlki Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı, ikincisi Sınır Tanımayan Gazeteciler Başkanı. Ahmet Nesin, gazeteci, yazarlığının yanı sıra, Aziz Nesin’in oğlu.
Bu seçimin hakla hukukla falan ilgisi olmadığını hepimiz biliyoruz. Peki, neden onlar? Aklıma ilk gelen iki olasılık:
1) Gözdağını, tehdidi büyütmek; sindirmek; sıra STK’lerde, ayağınızı denk alın, uluslararası ilişkiler vız gelir demek, korkuyu çoğaltmak, dayanışmayı kırabileceğine inanmak...
2) Günahları, suçları örtbas etmek için ülkede iyiden iyi bir kaos yaratmak; dış dünyadan koparmaya çalışmak...
Ne denli başaracaklarını belirleyecek olan bizim, hepimizin tepkisidir, başka bir şey değil...

***

Üç gazeteci, yazar ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi tutuklandıktan çok değil, hiç abartmıyorum 15-20 dakika sonra önce Uluslararası PEN Dünya Yazarlar Birliği’nden, ardından çeşitli ülkelerin PEN merkezlerinden e-posta ve telefon bombardımanına tutulduk.
PEN’in yüzden fazla ülkede merkezi var. Önceki güne dek uluslararası arenada, Honduras’taki öğrenci protestolarına destek veren şairlerin yargılanması birinci sıradaydı. Üç gündür varsa yoksa Türkiye’nin utanç tablosu... Üç aydının tutuklanmasıyla başlayıp geriye doğru tüm haksız tutuklanmalar, baskı altında tutulan gazetecilik ve akademik özgürlük, çiğnenen yasalar, hak hukuk ihlalleri, hepsi yeniden yeniden ele alınıp irdeleniyor!
PEN Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu olarak, “Düşünce ve ifade özgürlüğü açısından bu tutuklama utanç verici bir durumdur. Gazetecilik mesleği ve dayanışma bir ülkede suç sayılıyorsa, o ülke yüzünü aydınlığa değil karanlığa dönmüş sayılır” dedik. “Vicdanlarda ve hukukta yeri olmayan bu durumu kınıyoruz ve tutuklananların derhal salıverilmelerini istiyoruz” dedik.
Şu sırada dünyanın dört bir yanından düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan nice kuruluş bir araya gelmiş Türkiye aleyhine İnsan Hakları Konseyi’ne başvuruda bulunuyor...
Ülkemi bunca rezil etmeye, bunca küçültmeye, aşağılamaya kimin hakkı var? Bu soruyu herkes kendine sorduğunda belki bir şeyler değişebilir... Öyleyse dayanışmaya devam!

***

Metris Cezaevi’ne tıkılan Önderoğlu ve Nesin’in, Bakırköy Cezaevi’nde tecride alınan Prof. Şebnem Korur Fincancı’nın bileklerinde artık kelepçe olmayabilir ama onların onur bilezikleri, nicelerinin saray ziynetinden ve o saraydan medet umanların kollarındaki yükten çok daha değerli.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları