Leyla Gencer’i anarken

12 Mayıs 2022 Perşembe

Sevgili Leyla Gencer,

Size Safranbolu’dan yazıyorum. Ne işim mi var burada? Sizin için geldim. 10 Mayıs’ta sonsuzluğa göçüşünüz, çok yerde etkinliklerle anıldı. Ama “baba ocağı” Safranbolu’daki farklı içtenlikteydi.

Sizinle Safranbolu’yu çok konuştuk. Dünya kültür mirasının bir parçası olan muhteşem mimarisinin korunması, tanınması için çorbada tuzum bulunan Safranbolu... 70’li yıllardan beri Metin Sözen’in ve eski Belediye Başkanı Kızıltan Ulukavak’ın kışkırtmalarını bana hep anlattırdınız.  

Şimdi iki dünya markasını, “Leyla Gencer” adıyla, “Safranbolu” mucizesini birleştirip güç birliği yapıyor yöre sakinleri. Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfı ile Safranbolu Belediyesi öncülüğünde düzenlenen etkinliklere katılım ve ilgi öylesine sahiciydi ki... Sanata tutkun vakıf başkanı Şefik Dizdar’ı ve genç, dinamik, azimli Belediye Başkanı Elif Köse’yi tanısanız, siz de çok sevecektiniz.  

YÖRÜK KÖYÜNDE

İlk anma, gün içinde babanızın doğduğu Safranbolu’dan 10 km uzaklıktaki Yörük köyündeydi. Tam sizin o güzel heykelinizin önünde... Atatürk’ün bakışları da sizin üzerinizdeydi. Benim gibi herkes o bakışları hissetti. Atatürk’ün kızlarındansınız ya!..  

Konuşmalar oldu, sesinizi, aryalarınızı dinledik. Hüzünlüydüm, çünkü buraya her gelişte o güzelim baba evinin biraz daha çöktüğünü, camların kırıldığını görüyorum. Neyse ki Kültür Bakanlığı çatısını onarmış... Bakalım belki devamını da getirirler. Orası mutlak bir Leyla Gencer Evi’ne dönüştürülmeli!

SAFRANBOLU’DA

Safranbolu’ya her giden mutlak Kültür Vakfı’nın Sanat Evi’ni ziyaret etmeli. (Cinci Han’ın karşısı) Kadınların el işlerine, gönül işlerine hayran oldum.   

Akşam etkinliğinde “Tutkunun Romanı- Leyla Gencer” kitabımı imzaladım. Ne mutlu. Hayranlarınızdan çoğu gençlerdi. Üniversiteliler ve liseliler. 

Sahnedeki gençler de müthiştiler! Ankara Operası’ndan sopranolar Görkem Ezgi Yıldırım, Tuğba Dekat, tenor Ünüşan Kuloğlu, mezosoprano Ferda Yetişer, bariton Kamil Kaplan, piyanoda Melahat İsmailova eşliğinde sevilen aryaları söylediler.  

Sonra yönetmenliğini Selçuk Metin’in yaptığı o enfes belgeseli izledik ve ölümsüzlüğünüze tanıklık ettik... 

Bu görkemli anmaya katılamayanlar üzülmesin, BRTV uydu kanalının dinamosu Mehmet Çetinkaya, bu dört dörtlük şöleni geniş kitlelerle paylaşacaktır!

AHMET SAY! AH YÜREĞİM!

Sevgili Leyla Hanım,

Bu yazıyı yazarken boğazımda bir yumru... Sizin de tanıdığınız ve çok sevdiğiniz Ahmet Say’ı bugün sonsuzluğa uğurluyoruz. 

Ahmet Say: Müzik insanı, edebiyat insanı, vicdan insanı, hak ve hakkaniyet insanı, direnç insanı! Tüm yaşamı boyunca bilgi, aydınlanma, çağdaş eğitim, evrensel değerler peşinde koştu. Tüm yaşamı boyunca sömürüye, haksızlığa, eşitsizliğe karşı direndi. Ama burası Türkiye! “Bedelini” ödettiler!

Hatırlıyorum: Floransa’dayız. Sene 2007. Siz Leyla Gencer, muhteşem bir saray bahçesinde benim kolumda sahneye çıkıyor ve “2007 Carusoe Ödülü”nü alıyorsunuz. Sahneden inince, Ahmet Say, gözleri parlayarak size hayranlığını dile getiriyor. Siz kraliçe edanızla elinizi ona uzatıyorsunuz. O eli alıp dudaklarına götürüyor. Sonradan hep söyleyecekti “Neden sanki sarılıp iki yanağından da öpmedim”... İşin tuhafı, siz de aynı tümceyi söylediniz bana!   

O akşam Floransa’nın ünlü meydanında Fazıl Say’ın Zubin Mehta yönetiminde orkestrayla konseri var. Yan yana oturuyoruz. Fazıl’ın Fazıl Say olmasının yolunu açan Ahmet Say, konser sonunda şöyle mırıldanıyor: “Ülkemin çağdaşlaşma yolunda önemli adımlar atan oğlumla gurur duyuyorum.” (Ben de ben de!) İşte böyle. Say ailesine ve tüm sevenlerine, yoldaşlarına sabır diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları