Ne muhteşem, ne harikulade, ne olağanüstü bir yönetim sistemimiz, bir yargı sistemimiz var... Eğitim, sağlık ve ulaşım sistemimizin, hele hele ekonomimizin muhteşemliğinden, mükemmelden de öte oluşundan; refah içinde yüzen milletimizi ve ülkemizi tüm dünyanın nasıl gıptayla, kıskançlıkla seyrettiğinden söz etmeye gerek bile yok. Ama bugün bu minik köşede bunlara değil, sadece bizim cici, güzel hak hukuk anlayışımıza göz atacağız! 

YOK ÖYLE HERKESE HAK HUKUK 

Madde 1: Hak ve hukuk öyle herkese bol keseden dağıtılamaz, uygulanamaz. 

Madde 2: Hukuk sözcüğünün kökeni Arapçadan gelmekte olup, hakların çoğuludur. Doğal olarak Arapça bilenlerin bundan daha çok yararlanması yadırganamaz. 

Madde 3: Hukuk aynı zamanda hukuk fakültelerinde öğretilen ve öğrenilen bir bilim dalıdır. İnsan ne denli bilgili, birikimli, bilimsel donanımlıysa, ona daha az; ne denli bilimsellikten uzak ve cahil bırakılmışsa o denli çok uygulanır. Yani ters orantılıdır. (Bkz: Hapisteki generaller; Gezi davasından tutuklu olan aydınlar, mimarlar, hocalar, değerler.) 

Madde 4: Yargı asla bağımsız ve tarafsız olamaz! Yargı kimi ülkelerde yandaş ya da yalaka olmak ve olmamakla; baştaki kişiye biat edip etmemekle ilintilidir. Bu madde, değişkendir. Örneğin “Aldatıldım” diyenlerin, FETÖ’cülerin kimine uygulanır, kimine uygulanmaz. 

Madde 5: Bakmayın “Demokrasilerde, hak hukuk anayasalarda garanti altına alınmıştır” dendiğine, bu sav tamamen uydurma olup, anayasanın sık sık çiğnendiği ülkelerde asla geçerli değildir! 

ŞEKİLDE GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ 

Bu maddeler eşliğinde işte kimi örnekler: 

Bu muhteşem, cici, güzel yargı sistemi: Milletin şeyine şey edeni, bunu gururla cümle aleme duyuranı ödüllendirir...

İslam diniyle alay eden, her cuma “millete bir ayet salladığını” söyleyen “Bakara makara” diye millete bir şeyler yumurtlayan kişiyi, ülkeyi temsil etmek üzere elçi atar. 

Hırsızlık yaptığı, milleti dolandırdığı defalarca ispatlanmış kişinin itibarını yükseltir. 

Hırsızı, talancıyı, uyuşturucuyu, doğayı ve ülkeyi satanları korur. 

Karısına 57 bıçak darbesi indirip, çocuğunun önünde öldüren katili, mahkemedeki iyi hali nedeniyle bağışlar. 

Yurtta kalan kız ya da erkek çocuklara tecavüz eden, taciz eden, aklı fikri uçkurunda olan yaratıkları “Ama çocuğun rızası var” diye; “Bir kereden bir şey olmaz” diye hoşgörür.

“İslamın gereğini yerine getirmeyenleri” tehdit edenleri, “namazını terk edeni öldürmeyi” önereni görmezden gelir. 

Bu muhteşem cici hak hukuk yargı sistemi, hukukçu yetiştirmekte zorluk çektiğinden en tepe yetkiliye bağlı troller ordusuyla harekete geçer, baskı kurar, tehdit eder, korkutur, korkutmaya çalışır... Ve yargıya emir verir. 

Örnekleri çoğaltmama gerek yok. Hepsini biliyorsunuz zaten! 

GÜLŞEN’İN TUTUKLANMASI 

Sevgili okurlar, Gülşen’in tutuklanmasının, hak, hukukla hiçbir ilgisi olmadığını biliyoruz. 

Söyledikleri nedeniyle tutuklanmadı! Üstelik yanlış anlaşıldığını açıklayarak özür de dilediği halde! Şimdi söz ve özür söz konusu değil! Şimdi söz konusu olan şu: Biat etmediği için, kişisel özgürlüğü, farklılığı savunduğu için, yaşam biçimine, sahnedeki duruşuna sahip çıktığı için, savunduğu tarzdan vazgeçmediği için, cesareti için tutuklanması. 

Millete dayatılmak istenen kalıba girmediği için... Şarkılarıyla, giyimiyle, sahnede açtığı bayrakla o kalıba itiraz ettiği, söz dinlemediği, başkaldırdığı için hedef gösterildi, troller harekete geçirildi ve tutuklandı. 

Hepimize, biat etmeyen herkese gözdağı vermek için; korkutmak için, susturmak için Gülşen’in cezalandırıldığını biliyoruz. 

O nedenle #Gülşen’in yanındayız.