Tiyatroda farklı renkler

02 Kasım 2012 Cuma

PARİS SONBAHAR FESTİVALİ DOLUDİZGİN...

\n

41. Paris Sonbahar Festivali, kentin sanatsal etkinliğini daha da geniş bir yelpazeye yayan bir etkinlik. Kuruluş yıllarını anımsıyorum: Fransızların fazla Fransız kalmasını önlemek, dünya kültürlerine açılması içindi. Oysa bence daha o tarihte bile, kendi ülkelerinde engellerle karşılaşan sanatçıların Mekkesiydi Paris. Bakınız: Peter Brook, Mehmet Ulusoy vb

\n

Paris Sonbahar Festivali, ülkenin ünlü kurumu Theatre de la Ville” (Şehir Tiyatrosu) ve genç sanat yönetmeni Emmanuel Demarcy Motaya teslim edildiğinden beri daha da renklenmiş. (Motanın sağ kolu, ikinci kuşak bir Türk: Alpar Ok.) Paris günlerime sığdırabildiğim üç tiyatro olayından biri Şehir Tiyatrosunda izlediğim Dağ, Giysisini Değiştirdiğinde adlı prodüksiyondu.

\n

Müzik-tiyatro buluşmaları

\n

İstanbul Tiyatro Festivali izleyicisi Heiner Goebbelsi bilir. Müzikle tiyatroyu buluşturan beste J.J. Rousseaudan Gertrude Steina çeşitli metinleri, Brahmstan Goebbels bestelerine çeşitli müzikleri bir araya getiren bu görsel/işitsel şölen, değişimi anlatıyordu: Mevsimlerin geçişi, dönemlerin geçişi, şarkıların geçişi Kâh gizemli gerilimli sahneler, kâh ilginç koreografiler... Ön planda hep kız çocuğu sesleri; koronun ritmi ve şarkıları

\n

Açılış sahnesi en çarpıcı olandı: 30 genç kız, birbirine iyice sokulmuş (sığınmış) minicik adımlarla kimi zaman yüzlerini elleriyle kapatarak sahneyi bir uçtan ötekine kat ederken, güven verici bir ses Beni dinle, her şey iyi olacaktümcesini tekrarlıyordu. Bir anda Bosna ve tüm savaşlardaki toplu tecavüzler aklıma yerleşti! Zaten Heiner Goebbelse göre, her izleyici kendi çağrışımlarını ve yorumlarını getirmeliydi tüm bu kopuk sahnelere

\n

Müzik tiyatro buluşması, Theatre de Chaillotda izlediğim Noéplanete adlı oyunda da vardı. Dünyanın sonunun geldiğine inanılan bir gezegendeyiz; insanlar kurtarıcı arıyor Bu konuyu Macar yönetmen Arpad Schilling, bir grup genç oyuncu, müzisyen, akrobat ve sokaktaki adamla çalışmış Araya sirk ve sinema ögeleri katmış. Şimdi çok moda bir akım olan, sokaktaki adamı da sahneye çıkarıp kendi günlük yaşamını anlattırarak bir oyun kurmuştu. Tiyatro tadı vermekten uzaktı.

\n

Pinter’ın \t\t\t‘Eve Dönüş’ü\t

\n

İşte dört dörtlük muhteşem bir oyun: Harold Pinterdan Eve Dönüş, Odeon Tiyatrosunda kapalı gişe oynuyordu.

\n

Uluslararası arenada sayısız başarıya imza atmış İsviçreli yönetmen Luc Bondy, Pinterin oyununu, bütün ironisi, diyalektik anlayışı ve de (oh nihayet!) feminist söylemini ortaya çıkararak yorumlamıştı. Pinterın en rahatsız edicidiye bilinen oyununu Luc Bondy hem çok dinamik hem de soru sorduran biçimde sahnelemişti. Muhteşem oyuncular, Bruno Ganz (Baba), Fransız tiyatrosunun iki genç yeteneği Micha Lescot (Lenny) ve rolünün tüm hakkını veren güzeller güzeli Emmanuelle Seigner (Ruth) eşsiz bir tiyatro tadı almamızı garantiliyordu.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları