Utanç duymak

27 Eylül 2020 Pazar

Utanç duygusunu bir yetersizlik ya da davranıştaki uygunsuzluğun bilincine varınca duyulan acı diye tanımlıyor kaynak kitaplar... Hicaptan eziklik duygusuna uzanan bir yelpazeye yayılıyor tanımlar. Tohumları taa çocuklukta atılan ve sonunda gelip mutlak vicdan, etik değerler ve ahlaka bağlanan bir duygu.

Yetersizlik ya da davranıştaki uygunsuzluğun bilincine varmak!

Hani son zamanlarda sık sık “Hiç mi utanmıyorlar!” diyoruz ya... İşte nedeni: Bilinç olmayınca vicdan da ahlak da hak getire!

Yaşadıklarımızdan utanmak

Çoğunuz gibi ben de utanç duyuyorum yaşadıklarımızdan:

Eğitimin tarikatlara devredilip uğratıldığı rezillikten... 18 milyon çocuk ve gençten! Eğitim Bakanı’nın açıklamalarından utanıyorum. Biri ona hatırlatmalı: En büyük eşitsizlik, eşit olmayan çocuklara eşit davranmaktır!

Bu dünya yaşamak için kötü bir yer” kararı alan ve ölümü seçen Furkan ve umudu yitirenlerden utanıyorum. Hiçbir gelecek sunamadığımız gençlerden...

Kobani operasyonuyla” 82 HDP’linin gözaltına alınmasından; Anayasa Mahkemesi’nin “tutuklama hukuki değil” kararını yok sayıp Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in yeniden hedefe oturtulmasından... 6 yılda ne değişti ki yeni delil mi buldular!

Sağlık emekçilerinin uğradığı şiddetten ve haksızlıktan... Aylardır gece gündüz, yaşamları, aileleri, canları pahasına verdikleri mücadelenin yok sayılmasından...

Siyasi iktidarın istemediği bir karar veren hâkimin, polisin, savcının sürülmesinden, cezalandırılmasından... Göz göre göre adaletin siyasi erke terk edilmesinden...

İnsanların, düşünceleri yüzünden hapiste “unutulmasından”... Ama Trump, Merkel, Macron, Erdoğan, Bahçeli isterse hapisten çıkılmasından...

Can Dündar’ın 4 dakikalık bir celsede alınan kararla mal varlığına el konulmasından... 12 Eylül’de 30 bin kişi Türkiye’yi terk etti, anımsadığım kadarıyla kimsenin malına el konmadı!

Bütün bunlar ve daha nicelerinin hiç yaşanmıyormuş gibi yapılmasından utanıyorum...

Edebiyatımız utancı dile getiren şairlerle, yazarlarla dolu. Sait Faik’ten Yaşar Kemal’e, Ülkü Tamer’den Aziz Nesin’e nice örnekler dilimin ucunda.

Ne diyordu “Utanç Kesiti”nde Dağlarca:Çağlar birbirini görse, / Ortaçağ yüzüne tükürürdü uzay çağının”...

Murathan Mungan ise her fırsatta vurguladı: “En çok unuttuğumuz şey utanmak. Vicdanı, ahlakı, adaleti unuttuk ama utanmayı, utanç duymayı da unuttuk.

Eril Nefretin Kınanması

Geçen hafta Yunanistan’da iki gazete, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin iğrenç birinci sayfalarla çıktı. Yıllardır barış kültürünü yerleştirmek için birlikte çalıştığımız “WINPEACE” (Kadın Barış Girişimi) ağındaki Yunan ve Kıbrıslı arkadaşlarımız anında bizleri arayıp üzüntülerini belirtti.

Eril Nefretin Kınanması” başlıklı ortak açıklamamızı sizlerle paylaşıyorum:

Biz, WINPEACE - Türkiye Yunanistan Kadın Barış Girişimi’nin Yunanlı üyeleri olarak, Türkiye’deki kız kardeşlerimizle birlikte Doğu Akdeniz’deki gelişmeler üzerine 2 Eylül’de ‘Şiddetsiz Çözüm Çağrısı’ başlığı altında her iki ülkenin sorumlularına ve kamuoyuna çağrıda bulunmuş, diyaloğa yer açılmasını talep etmiştik. O günden sonra barış ve diyalog çağrılarının çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından her iki ülkede de çoğaltma ve yaygınlaştırma çabalarını ve her iki hükümetin bu yolda adım atmalarını takdirle izledik.

Şu son hafta içinde marjinal de olsa Yunanistan’daki iki gazetenin, insanlığa yaraşmayacak, insanı, kadını, tüm insani değerleri aşağılayan, utanç verici, iğrenç başlıklar ve hakaretlerle çıkmasını kuvvetle kınıyoruz. Herhangi bir olumlu gelişmeyi sabote eden bu nefret dilini, eril dili kınıyoruz. Politikalar gelip geçer ama ahlak ve etik ölçüleri yok saymak, insanlık ayıbı olarak tarihe mal olur.

WINPEACE Türkiye Yunanistan Kadın Barış Girişimi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları