Bu çürümüşlüğü protesto ediyorum!

23 Mayıs 2021 Pazar

Sedat Peker video yayımlamaya başlayalı 20 gün oldu. Sokakta, sosyal medyada insanlar mafya, siyaset ve medya ilişkilerini konuşuyor.

Peker’in 6 videosunun toplam izlenme sayısı 25 milyonu bulunca YouTube, “Reis Sedat Peker” adlı kanala onay işareti de vermiş. Videoları saat kurup dizi gibi heyecanla beklediğini söyleyenler bile var.

Gazeteci olduğum için olayları takip etmek amacıyla videoları ben de izliyorum ama izlerken bir vatandaş olarak çok derin bir üzüntü duyuyorum.

Utanıyorum.

Organize suç örgütleri ile siyasetçilerin ilişkilerinden...

Mafya babaları ile gazeteci görünümlü işbirlikçilerin pazarlıklarından...

Siyasetçilerle satılık kalemlerin ortaklıklarından utanıyorum!

Öfkeleniyorum.

Dönen oyunlara ve kirli ilişkilere...

Halka ait olanın çıkar gruplarına peşkeş çekilmesine...

Böyle bir skandal karşısında hâlâ hiçbir savcının gerçekleri ortaya çıkarmak üzere harekete geçmemesine öfkeleniyorum!

Endişeleniyorum.

Devlet mekanizmasının içine yerleşen tarikatlar ve cemaatler ile birlikte mafyanın da yine çıkar kavgasının başaktörü haline gelmesinden...

Adalet sistemi başta olmak üzere her şeyin sadece tek bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak sözlere bağlanmış olmasından...

Şahsım Devleti’nin yarattığı kaostan ve baskıdan endişeleniyorum!

Sedat Peker, “Hürriyet’i bastıran bendim” diye kendisini ifşa etse de, üstelik bunu isteyenin iktidar partisinden bir milletvekili olduğunu söylese de Hürriyet’i yönetenler gibi biz de bunları duymazlıktan mı geleceğiz? 

İddialar doğru mu, değil mi araştırılmadan hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam mı edeceğiz? 

Ben bir vatandaş olarak bu çürümüşlüğü protesto ediyorum!

MEDYANIN KİRİ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Sedat Peker ile ilişkisi ortaya çıkan İnternet Haber’in kurucusu Hadi Özışık’ı üyelikten çıkarmış; Habertürk TV ve TV 100 kanalları, programlarındaki yorumculuğuna son vermiş. 

Kardeşi Süleyman Özışık ise Türkiye gazetesindeki yazılarına ara vermiş. “Adalet huzurunda ve sizin vicdanınızda aklanıncaya kadar kâğıdı kalemi bırakma kararı aldım” diyor son yazısında. 

Ben kendisini Gezi Direnişi sırasında infial yaratmak için yaptığı uydurma haber ile hatırlıyorum. O dönemde internethaber.com sitesinde, 75 yaşındaki Nedret Nine’nin Erdoğan’ı sevdiği için bir taksici tarafından korkunç şekilde dövüldüğünü yazmış, yerde yatan genç bir kadının kanlar içindeki bedenini gösteren fotoğrafı haber görseli olarak kullanmıştı. 

Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında ve Gezi olayları sırasında bolca örneğini gördüğümüz, “gazetecilik” adı altında tetikçilik yapanlarla dolu medya. FETÖ yalanlarını manşet yapanlar, hâlâ demokrasi kahramanı gibi karşılanıyor. 

Kabataş yalanını hararetle savunanlar, olmayan görüntüleri gördüğünü söyleyerek bütün halka yalan söyleyenler, bugün hâlâ utanç verici bir yüzsüzlükle yazı yazıyor, beyanat veriyor. Geçenlerde 140 Journos’un CHP belgeselinde Nagehan Alçı’yı gördüm mesela. Kimse kalmamış gibi ondan da görüş alınmış.

Bu durumda sormak gerekiyor:

Suçlu, sadece gazetecilik mesleğini kirli ilişkilere, operasyonel uydurma haberlere alet edenler mi? Onları programlarında yorumcu olarak ağırlayanlar, bu kişiler etik ilkelere bağlı bir gazeteciymiş gibi onları öne çıkaranlar, gazetelerinde köşe verenler de sorumlu değil mi? 

Habertürk TV ve TV100 yöneticileri, onca zamandır ekrana çıkardıkları kişinin nasıl biri olduğunu bilmiyor muydu? O programlara katılan diğer yorumcular, böyle bir kişiyle fikir alışverişinde bulunarak onu “gazeteci” gibi gösterdiklerinin farkında değiller miydi? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları