‘Hayvandan aşağı!’ ‘Erkeklik onurun varsa!’

08 Mayıs 2022 Pazar

Siyaset tarihimize geçecek en dip noktaya ulaştılar. Dibe vurdular!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ arasında göç sorunu nedeniyle başlayan tartışma, küfürlü bir kavgaya dönüştü.

Soylu’nun, TGRT Haber’de, Özdağ hakkında, “Ben bu adamı adam yerine ve insan yerine koymam. Bu hayvandan aşağı bir adamdır. Bu kadar basit. Soros çocuğudur ve operasyon çocuğudur. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir” demesi kabul edilebilecek bir durum değildir.

Bir İçişleri Bakanı, halkın izlediği bir yayında kimse hakkında bu şekilde konuşamaz, konuşmamalı! Çünkü bu, kutuplaşmanın had safhaya ulaştığı bir toplumda yangına körükle gitmektir. 

Hatırlarsanız Soylu, geçen yıl LGBT bireylerine yönelik nefret söylemi içeren paylaşımları yüzünden Twitter’da “taciz” uyarısı ile kısıtlanmıştı. Daha önce de gazeteciler Müyesser Yıldız ve Saygı Öztürk’e yine Twitter’da hakaretler yağdırmış; “namussuzlukla” suçladığı Öztürk canlı yayında gözyaşları içinde kalmıştı.

Bu kez, Türkiye’de yandaş bir TV ekranında olduğundan konuşmasına herhangi bir müdahale edilmedi ve hakaretlerini savurdu.

Ülkedeki iç huzurun ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu bir bakanın siyasetin seviyesini böylesine aşağıya çekmesi, görevini yapmadığını gösterir. Her şeyden önce görev bilinci yok demektir. 

TÜRCÜ VE CİNSİYETÇİ SÖYLEMLERİ KINIYORUM

Ümit Özdağ’ın ise karşılık olarak İçişleri Bakanlığı’nın önüne tek başına ve silahsız gideceğini söyleyerek “Zerre kadar erkeklik onurun varsa saat 11’de beni kapının önünde bekle” diyerek Soylu’ya seslenmesi...

Soylu’nun da kapıya gelmeyip Hayvan Durum İzleme (HAYDİ) polisinin aracını göndererek yanıt vermesi...

Türkiye’de siyasetin tümüyle tıkandığının kanıtıdır.

Soylu’nun “insandan aşağı hayvan” diyerek TÜRCÜ söylemde bulunması da, Özdağ’ın “erkeklik” üzerinden CİNSİYETÇİ söylemle karşılık vermesi de utanç vericidir. Her ikisi de toplumda en çok ezilen iki kesimi, hayvanları ve kadınları aşağılama yoluyla erkekliği üstün gören ataerkil dildir. Bu nedenle her ikisini de kınıyorum. 

Ne hayvan insandan daha aşağıdır ne de kadın erkekten! Aksine bu çirkin ifadelere başvuranlar, kendilerini etik açıdan aşağı çeker. 

Hukukun işlemediği toplumlarda, devreye kabadayılık yöntemleri girer, nefret söylemi yaygınlaşır, tehditler ve küfürler havada uçuşur, şiddet artar ve ülkenin üzerine çöken karanlık iyice koyulaşır. Türkiye’de olan da budur. 

Cuma günü İçişleri Bakanlığı’nın önündeki arbede sırasında bir şiddet olayı yaşanabilir ve ülkedeki kaos derinleşebilirdi. Siyasetçiler, seçim sürecine doğru gidilen bu dönemde, provokasyona fazlasıyla açık bu tür ortamlar yaratmamalıdır. 

DERHAL SEÇİM!

Herkes aklını başına toplasın! Ülkede hava çok ağır. 

Halk, bir yandan geçim derdi, diğer yandan siyasetteki tükenmişliğin yarattığı gerginlikle boğuşuyor. “Türk tipi başkanlık” denilen ucube sistem, totaliter yönetim tarzıyla halkı zapturapt altına almaya çalışsa da toplumun bünyesi bunu reddediyor. 

Yapılması gereken, bir an önce sandığı halkın önüne koymaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, duvarında yazdığı gibi, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesini uygulayacak bir parlamento olmalıdır. 

Göç sorununa kapsamlı bir çözüm getirecek olan da halkın iradesini temsil eden TBMM’dir; kuruluşunun 100. yılında “Beştepe’nin noteri” olmaktan çıkarılmalı, milli iradeyi temsili sağlanmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları