Takımlardan birinin kaptanı aynı zamanda hakem

29 Ocak 2023 Pazar

Geçen yıl henüz Sosyalist Güç Birliği’nin (SGB) kuruluşu resmi olarak açıklanmadan önce yazdığım bir yazıda, Türkiye’nin içine sokulduğu bataktan çıkarılması için emperyalizme, gericiliğe, sermayeye, ranta ödün vermeden işçinin ve emekçinin hakkını, alınterini savunan, Aydınlanmadan yana, Cumhuriyetin kazanımlarını ve laikliği sahiplenen, sınıf siyasetine odaklanan solun varlığı umudu diri tutuyor demiştim. 

Ne kadar isabetli bir tespitte bulunduğum kısa bir zaman geçse de ortaya çıktı. Sosyalistler, hem TBMM içinden hem de dışından ortaya koydukları net duruşlarla sistemi etkiliyor. 

SGB’nin “Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olamaz!” başlıklı bildirisi bu açıdan önemliydi. Bildiriden sonra toplanan altılı masanın bu konuda yaptığı açıklamada öncekilere göre belirgin bir ton farkı oluştu.

Kılıçdaroğlu, daha birkaç gün öncesinde, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına “sessiz kalması” eleştirileri hakkında konuşmuş ve tepki çeken şu yanıtı vermişti:

“Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK). O üyeleri atayan kim? Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok. Anayasa Mahkemesi bile bakmıyor bu karara. Dolayısıyla bizim Erdoğan’ın aday olup olmamasına kilitlenmek gibi bir düşüncemiz yok.” 

CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise aynı konudaki soruyu, “Seçime giderken biz milletin gündemini bu tartışmalarla işgal etmek istemiyoruz” diyerek yanıtlamıştı.

HUKUKSUZLUĞA ‘HODRİ MEYDAN!’ DENMEZ

Oysa anayasanın 101. maddesine göre Erdoğan’ın aday olmasının önü kapalı. Üçüncü kez aday olabilmesine ilişkin anayasanın 116/3 maddesinde tek bir istisna var; o da cumhurbaşkanının ikinci dönemi sürerken Meclis’in beşte üç çoğunlukla seçim kararı alması. Meclis böyle bir karar almadı ve muhalefetin desteği olmadan iktidarın 360 oya ulaşması da olanaksız!

Bu durumda son kararı YSK verecek. Millet İttifakı’nın son açıklamasından anlaşıldığına göre YSK’ye gidecekler, peki o adaylığa geçit verilirse ne olacak? “Hodri meydan!” diyeceklermiş. 

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, “Hakem taraf mı tutuyor; hakemi de yeneceğiz” diyen Ali Babacan’ın yaklaşımındaki tehlikeyi herkesin anlayabileceği şekilde ortaya koydu:

“Ortada bir hakem yok. Takımlardan birinin kaptanı aynı zamanda hakemlik yapıyor, oyunun kurallarını sürekli değiştiriyor. Dahası kaptanın lisansı yok. Aynı takımda yıllarca halka gol atan Babacan bunu bilmiyor mu?”

TESLİMİYET İÇİNE GİRİLMEMELİ

Bunun örnekleri geçmişte defalarca yaşandı. Erdoğan, anayasaya aykırı bir şekilde başbakanlıktan istifa etmeden cumhurbaşkanı adayı olduğunda da anayasa referandumunda oy sayımı sürerken alınan kararla mühürsüz oylar geçerli saydığında da gereken etkili mücadele verilemedi, verilmedi.

Sonunda Erdoğan çıktı ve “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” dedi.

Hukuk devleti vaat edenlerin hukuksuzluklara karşı teslimiyet içine girmesi, ülkeyi bugünlere getirdi. Demokrasiyi geri getireceğiz diyenler, hukuk mücadelesini vermek zorunda. İktidarın da muhalefetin de anayasayı uygulatmama yetkisi yok.

Muhalefet, anayasaya aykırı bir karar alındığında, boykot seçeneğini düşünmeli.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları