Amaç ne?

Amaç ne?

07.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

İdlib’de 2 Şubat’ı 3 Şubat’a bağlayan gece, yedisi asker, biri sivil, sekiz Türkün Esad güçleri tarafından şehit edilmeleri üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu saldırının Suriye’de yeni bir miladın başlangıcı olacağını söylemiş ve şubat sonuna kadar süre vermiştir. 

Bu arada Rus ve Esad güçlerinin sivil halk üzerine yönlendirdikleri yoğun bombardıman Moskova ile Şam’ın Türkiye’ye yönelik göç dalgasını kışkırtan bir etken olmaktadır. Rusya ve Esad güçleri göçü teşvik ederken, bölgedeki El Kaide etkisindeki radikal dinci terör unsurlarını tasfiye ederek kontrolü tümden ele geçirmeye kararlı görünmektedirler.

Böyle bir ortamda Türkiye’nin kendi ulusal çıkarlarına da barışa da daha çok hizmet edecek bir politikayı oluşturmak üzere yeni bir milada gerçekten ihtiyacı vardır.

Bu miladın hayırlara vesile olması için, her şeyden önce Türkiye’nin Suriye’deki amacının ne olduğunun, ne istediğinin açık ve net bir şekilde belirtilmesi gerekir.

Türkiye, şimdiye kadar resmi açıklamalarda hep, Suriye’nin toprak bütünlüğünü amaçladığını söylemiştir.

Böyle bir istek doğaldır, çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, birliğini de çok yakından ilgilendirmektedir.

***

Bu gerçeği böylece vurguladıktan sonra, Türkiye’nin Suriye konusundaki eylem ve söylemlerinin birbirleriyle uyuşmadıkları için, hiç de inandrıcı olmadığını söylemeliyiz.

Türkiye, Suriye olaylarının başlangıcında topraklarının Suriye’yi bölmek üzere yapılacak girişimlerin trampleni olarak kullanılmasına, silah, cephane ve isyancı güçlerin sınırlarından geçirilmesine göz yummuş, isyancıları silahlandırarak daha sonra da TSK’yi sokarak, Suriye batağına saplanmış, çatışmaların fiilen tarafı olmuştur.

Türkiye’nin, Suriye politikasına maalesef hâlâ sürmekte olan iki saplantı egemen olmuştur: İhvan tutkusu ve Esad alerjisi.

Bu iki saplantı, tümüyle yanlış değerlendirmelere ve kendi ayağına kurşun sıkmak kadar abes politikalara neden olmuştur.

Mustafa Balbay’ın da belirttiği gibi, Türkiye Suriye’ye girerken, Suriye sorunu tümüyle Türkiye’ye girmiştir. Evet, Suriye savaşı belki de yakında bitecek, ama neden olduğu sorunlar Türkiye’de misliyle sürmeye devam edecektir.

Durumun bu vahametini bir kez kavradıktan sonra şu soruyu sormalıyız:

- Ne için savaşıyoruz???

Eğer bu konuda yanıtımız her resmi açıklamada olduğu gibi, “bölgenin ve dolayısıyla Türkiye’nin de güvenliği açısından Suriye’nin toprak bütünlüğü” yanıtını vermeye kalkarsa AKP iktidarı şunu bilmeli ki, Suriye’nin toprak bütünlüğü amacına Ankara’nın bugüne kadar uyguladığı politikalarla ulaşmaya imkân yoktur.

Bu durumda yeni bir soru çıkıyor ortaya:

***

- Ne yapmalı?

Her şeyden önce gerçekçi bir durum değerlendirmesi yaparak Esad’a karşı ayaklanmış dinci güçleri Suriye Milli Ordusu adını vererek desteklemeyi sürdürmekten vazgeçmeliyiz. Unutmayalım ki Suriye’de neyin milli olup neyin gayri milli olduğuna karar vermek yetkisi Türklerin değil, Suriyelilerindir. Kendi milli çıkarları doğrultusunda en doğru kararı Suriyeliler ve onun temsilcileri verecektir.

Şu anda ortada görünenler içinde Suriye’yi temsil eden, İdlib’i El Kaide kalıntılarından ve Türkiye’nin de terör örgütü olduğunu sonunda kabul ettiği HTŞ’den temizlemeye çalışan Beşşar Esad’dır. Beğensek de beğenmesek de gerçek budur.

Türkiye de kontrol noktalarını oluştururken, bu temizliği yapmayı taahhüt etmiş, ama yapmamış veya yapamamıştır.

Bundan sonra yapılacak iş, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için Esad ile müzakereye başlamak ve Türkiye’nin denetimi altında olan güçlerin militanlarının da, ilan edilen aftan yararlanarak silah bırakmaya ikna edilmeleri olmalıdır.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023