Onlar ve Katırlar

24 Ocak 2015 Cumartesi

Onların şu ya da bu şekilde TBMM’deki oylama badiresini atlatacakları önceden belliydi. Nitekim de öyle oldu, o dört bakan milletvekili arkadaşlarının oylarıyla Yüce Divan önünde hesap vermekten kurtuldular. Sözün gelişi “kurtuldular” diyorum, tam tersine kurtulmadılar, yaşamlarının sonlarına kadar taşıyacakları ağır prangalar takıldı ayaklarına.
Oysa kendileri Yüce Divan’a yargılanmak için başvurabilirler, eğer suçlu değillerse başları açık, alınları ak olarak siyasal yaşamlarını sürdürürlerdi. Korktular, kaderlerini AKP’li arkadaşlarının himmetine teslim ettiler. 40’ın üzerinde AKP milletvekilinin yargılanmaları yönünde oy kullanmalarına karşın çoğunluğun oyları yargı yolunu kapattı.
Dediğimiz gibi beklenen bir sonuç olduğundan televizyon karşısına oturup TBMM’deki oylamayı izlemenin bir anlamı yoktu. Ayrıca aklım çok daha uzakta, Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinin Onbaşılar köyüne bağlı Çobanpınar mezrasında tutuklu bulunan idamlık katırlardaydı.

***

9 Kasım 2014 günü Çobanpınar mezrasında bir grup kaçakçının sınırı geçtiği saptanmış, bunun üzerine bölgeye asker sevk edilmişti. 97 katır ve 160 bidon mazot ele geçirilmiş, katırlar ve bidonlara el konulmuştu.
El konulan katırlar yediemin olarak atanan Çobanpınar Köyü Muhtarı Perviz Beşer tarafından bir çadıra kapatılmıştı. Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın sonuçlanması bekleniyordu. Dava nihayet sonuçlanmış, 97 katır ölüm cezasına çarptırılmıştı.
Kararı okuyalım: “Orijini belli olmayan, morfolojik özelliklerini taşımayan, insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturduğu, bu yolla egzotik karakterdeki hayvan hastalıklarının ülkemize girebildiği ve hayvanlar arasında yayılarak büyük kayıplara neden olabileceği, bu nedenle yakalanan tek tırnaklı hayvanların derhal imha ve itlaf edilmesi uygun görülmüştür.”
Katırlar açısından trajik, hayvanseverler açısından ise dramatik bir durumdu. Olay sosyal medyada da yankılanmış, imza kampanyaları için hazırlıklar başlamıştı. Vicdan sahibi insanlar insanoğlunun onca kahrını çekmiş katırların salt “orijinleri belli olmadığı”, “morfolojik özellikler taşımadıkları” için öldürülmelerini içlerine sindirememişlerdi.

***

Verilen ceza insanın tüylerini diken diken edecek ölçüde orantısızdı. Eğer sorun kaçakçılıksa, 50’şer litrelik 160 bidon mazotun perakende değeri 29.200 TL idi. Doğru dürüst bir kol saatinin değerinin 700.000,00 TL olduğu düşünülecek olursa bu rakama ulaşmak için idam mahkûmu 97 katırın İran’a 24 sefer yapması gerekiyordu.
Fakat yukarıda Allah var, kar ve tipi 7 Ocak 2015 günü katırların tutuklu bulundukları çadırı yerle bir etmiş, serbest kalan katırlar İran yönüne doğru firar ederek özgürlüklerine kavuşmuşlardı.
Katırların bir üst mahkemeye itiraz hakları olmadığı için tek özgürlük seçeneklerinin firar olması bu fiillerinin kamu vicdanında bir rahatsızlığa yol açmasına neden olmamıştı. İnsanlar, “hak yerini buldu” diye düşünüyorlardı.

***

Başa, “onlara” dönecek olursak… Katırlardan farklı olarak “onların” birden fazla seçenekleri vardı. Ya yargıya giderek aklanıp özgürleşecekler ya da yargıdan kaçarak prangaya vurulup tutsaklaşacaklardı. İkinci seçeneği yeğlediler…
Garip, değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları