Silivri’ye mektup

13 Mart 2017 Pazartesi

Sevgili Hakan, dış basında tartışılanları izleme şansınızın çok kısıtlı olduğunu düşünerek, özgür olsaydın yazılarına konu olabilecek kimi gelişmeleri çok kısaca aktarmaya çalışacağım.

‘İç dinamik-dış dinamik’
Şu ünlü “iç dinamik dış dinamik çakıştı” muhabbeti vardı ya... Şimdi, “Allah’ın lütfu” Başkanımız sayesinde, yerini Timur Selçuk’un ünlü şarkısındaki havaya bıraktı: “Yollarımız burada ayrılıyor / Artık birbirimize iki yabancıyız”...
Malum, siyasal İslam iktidarda kalabilmek için, ülkenin siyasi, kültürel yapısını ortaçağ karanlığına sürüklemeye, bugüne kadar en önemli başarısı rakiplerini susturmak olan bir şahıs ve ailesi üzerinden sultanlığı geri getirmeye çabalıyor. Biri Almanya’ya Nazi diyor. Bir başkası, ilkinde başına gelenleri unutup, “merak etmeyin Viyana’yı kuşatma planımız yok” hezeyanı içinde... Bu sırada sonu gelmez bir OHAL, onulmaz bir yıkıma uğratılan seküler - bilimsel eğitim, boş bir sarnıcı anımsatan kültür ve sanat, yaşamı giderek kurutuyor...
Dışardaysa, “Sultanlık geri geliyor”, “sanal Osmanlı İmparatorluğu’na sultan olmaya çalışıyor”; “Ülkeyi Batı’dan koparıyor”, “Türkiye Avrupa’yla tarihinin sonuna geldi”, “ ‘Türkiye sırça sarayda’, ‘El Presitente’ kaygan zemin üzerinde” bir tarafta. Diğer tarafta WikiLeaks’in açıkladığı yeni CIA belgeleri, “algoritmaların” artık insanların kavrama kapasitesini aşmaya başlayan etkinlikleri ve “insanlık kararsızlık içindeyken ‘yapay zekâ’ gelişmeye devam ediyor” ya da “ ‘büyük veri’, devletlerin, dev şirketlerin elinde demokrasiyi tehdit ediyor” kaygısı...
Gördüğün gibi, bir taraftan Avrupa çıpasını koparıp, bilimi ve aklı bir kenara bırakıp, büyük güçlerin vekâlet savaşlarının bataklığı Ortadoğu’ya, ekonomisi parası yerlerde sürünürken “tahtırevanla” giden bir yönetici sınıf; yazarları, sanatçıları (kültür şûrasında sunulan “tabloyu” gördün mü?), bilim insanları ya tutsak, ya açığa alınmış, medyası sirk maymununa dönüşmüş bir toplum... Diğer taraftan hızla yeniden şekillenmeye zorlanan dünya düzeni içinde teknolojik gelişmelerin hızına yetişmeye, getirdiği riskleri anlamaya çalışan bilim insanlarının tartışmaları.

‘7. Kasa’da ne var?’ diye sormuş bir ‘bot’ öbürüne...
Birileri, belki de bir “bot” (uzman algoritma) CIA’nın, akıllı telefonların, sosyal medyanın, televizyonların, bilgisayarların güvenlik sistemlerini aşarak bilgi çalan programlarını çalmış; WikiLeaks’e vermiş. O da bunu “7. Kasa” adı altında internete koydu. Böylece yalnızca CIA’nın hepimizi dinlediğini değil, ABD güvenlik sisteminin en gizli sırlarını koruyamayacak kadar döküldüğünü de öğrendik.
Diğer taraftan tüm bu dinleme-izlemenin, sosyal medyanın topladığı bilgiler insanın yorumlama kapasitesinin çok üstünde bir “büyük veri” kümesi oluşturuyor. O zaman, gelsin insan aklından kat kat hızlı “yapay zekâ”, algoritmalar (‘bot’lar).
Peki, bu “bot”lar aynı veri havuzu üzerinde birbirleriyle karşılaştıklarında ne oluyor? Bir anekdota göre, Wikipedia’da yanlışları düzeltmekle görevli iki “bot” (Xqbot ve Darknessbot) 3 bin 629 “konu” üzerinde anlaşamadıklarından bir süredir savaşıyorlarmış: Biri yazıyor, öbürü düzeltiyor, ilk yazan o düzeltmeyi bozup yeniden yazıyor...
İş yaparken öğrenen bu “bot”lar bu karşılaşmalardan öğreniyor, gelişiyorlar; bu öğrenilenler nasıl, ne yönde gelişiyorlar? Oxford Internet Institute ve Alan Turing Institute uzmanları, bu konuda çok dikkatli olmamız gerektiğini, Hawkings de “Yapay zekânın başkaldırmasını, diğer olası büyük felaketleri önleyebilmek için bir dünya hükümeti gerektiğini” söylüyorlar.
Sevgili Hakan, senin özellikle böyle karmaşık konulardaki yazılarının eksikliğini hissediyoruz. Bir an evvel yazılarına kavuşmak dileğiyle...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları