Sıfıra sıfır elde var sıfır

19 Mayıs 2017 Cuma

Aylardır beklenen Erdoğan-Trump buluşması 16 Mayıs günü Washington, Beyaz Saray’da gerçekleşti. ABD Başkanı’nın “zorlu ve uzun” geçeceğini söylediği görüşme yalnızca 22 dakika sürdü. Böylece işadamı kökenli bir Başkan için zamanın ne kadar değerli olduğunu anlamış olduk.
Daha sonra geçilen, her iki tarafın “sürü sepet” katıldığı öğle yemeğinde heyetler bu tür yemeklerde masada uygulanan, muhatapların karşılıklı oturmaları biçimindeki protokol düzenine aykırı oturduklarından kimse kimseyle doğru dürüst bir görüşme yapamadı.
İki saat süren bu hengâme sonrası Erdoğan ve Trump birbirlerine övgüler düzerek ayrıldılar.
Cumhurbaşkanı, dolayısıyla Türkiye bu görüşmede umduğunu bulamadı, istediklerini alamadı.
ABD başkanı zaten daha önce IŞİD’e karşı müttefik kabul ettiği YPG’yi ağır silahlarla donatacağını açıklamıştı. Buradan Türkiye lehine bir şey çıkmadı. FETÖ’nün elebaşı Fethullah Gülen’in iadesiyle de ilgili herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.
Bu arada ABD’nin desteklediği, YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin Rakka’yı ablukaya aldığını öğrendik. YPG’nin olduğu yerde biz yokuz diyen Türkiye orada yok! Sonuç: 0’a 0, elde var 0.

Eyy Almanya sorunu
Almanya Türkiye’nin başını ağrıtmaya devam ediyor. Son sıkıntı Almanya’ya iltica eden, aralarında generallerin de bulunduğu FETÖ şüphelileri. AKP yandaşı medyaya bakılacak olursa bunların iltica başvuruları kabul edilmiş.
Oysa kabul edilen yalnızca iltica başvuru dilekçeleri. Almanya’da iltica kabulü oldukça uzun bir süreç. İltica eden kişi önce bir dilekçeyle bulunduğu ya da en yakınındaki kentteki “Sığınmacı Dairesi”ne başvuruyor. Dosyası hazırlandıktan sonra bu, o dairedeki uzman bir memura teslim ediliyor. Memur, başvuru sahibinden gerek gördüğü belgeleri istiyor. Bu arada başvuru sahibiyle birkaç kez yüz yüze görüşme yapılıyor. İnceleme tamamlandıktan sonra uzman evet ya da hayır kararını veriyor.
Hayır kararı karşısında başvuru sahibinin İdare Mahkemesi’nde itiraz hakkı bulunuyor. Buradan olumsuz karar çıktığı takdirde bir üst mahkeme olan Yüksek İdare Mahkemesi’ne itiraz edilebiliyor. Bu, birkaç yılı bulan oldukça uzun bir süreç.
Buradan da olumlu bir karar çıkmadığında bu kez başvuru sahibinin ülkesine geri gönderildiğinde “kötü muameleye” maruz kalıp kalmayacağına bakılıyor.
Kötü muamele Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi’nde belirlenmiş. Bu konuda Türkiye’nin sicili parlak değil. Menfur 15 Temmuz darbe girişimi sonrası televizyon ekranlarına getirilen elleri kelepçeli, yüzleri gözleri patlamış şüphelilerin görüntüleri iade işleminin yapılmaması için yeterli neden.
Bir de tabii sonu gelmez idam tartışmaları var.
Dilendiği kadar “Eyy Almanya...” diye haykırılsın, bu koşullarda iade beklemek ham hayaldir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları