İktidar sıkıntısı

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın 28 Mayıs 2017 günü Ensar Vakfı’nda yaptığı konuşmadaki şu sözleri önemliydi: “…hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var.”
İslam ağırlıklı bir siyasal yapı olan AKP, 14 yıldır kesintisiz olarak iktidardadır. Bu yıllar içinde girdiği her seçimden birinci çıkmış, İslam ağırlıklı muhafazakâr bir örgütlenmedir. Bu temel niteliğini attığı her adımda ortaya koymuştur.
Dolayısıyla “sosyal” ve “kültürel” hedefleri de partinin İslami- Muhafazakâr temel niteliğine uygun niteliklerde olacaktır.
Konya ve Kayseri örnek alınacak olursa bu kentlerdeki sanayi ve ticaret odaları, işadamları derneklerinin neredeyse tümü, sivil toplum kuruluşlarının büyük çoğunluğu ve toplumsal yaşam İslami- Muhafazakâr akımın egemenliği altındadır. Bu örnekler özellikle çok sayıda Orta Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu kentleriyle çoğaltılabilir. Bu kentlerin ortak özelliği nüfuslarının çoğunluğunun kasaba kültüründen kent kültürüne henüz geçememiş olmasıdır.
Altyapı büyük ölçüde kapitalistleşmiş de olsa kapitalizm öncesi feodal üstyapı kapitalistleşen altyapının üzerine bir tencere kapağı gibi oturmuştur. Bu kentlerde klasik anlamda modernleşmeden söz etmek olası değildir.

***

Bu açıdan değerlendirildiğinde AKP’nin bu kentlerde sosyal ve kültürel iktidar konusunda bir “sıkıntı” çektiği söylenemez.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın sıkıntılı gördüğü yerler, Trakya, Ege ve Akdeniz kıyı kentleri, metropoller ile Zonguldak, Artvin, Eskişehir, Tunceli gibi kentlerdir. Özellikle İstanbul, İzmir, Ankara gibi metropollerde kırsaldan göç etmiş nüfus hızla kentlileştikçe, kent kültürünü benimsedikçe İslami-Muhafazakâr baskıdan kurtulmaktadır.
Kültür, genel anlamıyla bir yaşam biçemidir. Kent kültürü ise modern bir yaşam biçemidir. Bu yaşam biçeminin parçası olmuş bireylerin din ağırlıklı Muhafazakârlık tarafından denetim altına alınması kolay değildir.
Türkiye’de edebiyatta, plastik sanatlarda, tiyatroda, sinemada, müzikte ulusal ve uluslararası düzeyde öne çıkmış, ünlenmiş çok sayıda sanatçımız doğup büyüdükleri Anadolu kentlerinden metropollere göç etmiş, kent kültürüyle özdeşleşmiş bireylerdir.
Çağdaş sanatların her dalından büyük sanatçılar ancak metropollerde yaşayarak üretirler. Aksi halde evrensel düzeye erişmek bir dünya insanı olmadan olası değildir.

***

Ne var ki, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın “sosyal” ve “kültürel” sıkıntıyla kastettiği yukarıda sözünü ettiğimiz toplumsal ve kültürel süreç değil, bu alanlardaki egemenliğini ülke geneline yayarak iktidarını pekiştirme hedefinde kentlileşme dinamiklerini frenlemektir.
AKP, bu frenlemenin sosyal ve kültürel alanlarda uygulanacak Osmanlıcılık ile başarılacağı düşüncesindedir. Özellikle “kültür” denince Cumhuriyet dönemi es geçilmekte Osmanlı’ya dönülmektedir.
Oysa Osmanlı bir tarihtir; tarihe dönüş yapılarak çağcıl sorunlar çözülemez, “sıkıntılar” aşılamaz.
50+1 formülünün mucidi AKPMHP işbirliğidir. Bu formül anayasa hükmü olarak kabul edilmiştir. Görünen kadarıyla kendi icadı olan bu hüküm 2019’a doğru bir korku nedenine dönüşmüştür.
Fakat korkunun ecele faydası olmadığı bir halk inancıdır.
Bekleyeceğiz, göreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları