Trump’ı seyrederken...

24 Ağustos 2017 Perşembe

Trump’ın, devlet başkanı olduk­tan sonra yaşadıklarını izlerken, Türkiye’de sağlı sollu liberalle­rin, siyasal İslamın yükselişini kolaylaş­tırırken ağızlarına doladıkları “seçilmiş­ler ve atanmışlar” ikilemini anımsadım. Bunların kapitalist devletin liberal de­mokratik biçiminin işleyişini, liberal de­mokrasiyi anlamaktan uzak, popülist de­magoglardan farksız olduklarını bir kez daha düşündüm.

Trump ve öteki hükümet
Donald Trump seçim kampanyası bo­yunca, sürekli sağ popülist (faşist) du­yarlılıkları kaşıdı, “kurulu düzeni”, “Was­hington elitlerini” eleştirdi, Amerika’yı yeniden büyük yapmaya, ekonomik ko­rumacılıkla yeni iş yaratmaya söz verdi. Trump büyük kana ve hazineye mal olan savaşlardan çıkacaktı; “ABD artık dün­yanın polisi olamazdı”; “Önce Amerika” gelecekti.
Trump’ın seçilmesi şok yaratır­ken ben, Anayasa Profesörü Micha­el Glennon’ın Ulusal Güvenlik ve Çifte hükümet ve Andrew Kreig’in Başkan­ları oynatan kuklacılar başlıklı çalışma­larından da yararlanarak “ABD devleti­nin yapısını da göz önüne almak ge­rekir” diyordum.
Trump’a yönelik olarak başlayan en­gelleme, tasfiye çabaları, kongrenin, ABD güvenlik bürokrasisinin, yargının ve ana akım medyanın Trump’ın politikala­rını benimsemediklerini gösterdi. Trump, esas olarak siyahi yoksulları hedef alan sağlık politikasını, Müslümanları hedef alan göçmenlik politikalarını hayata ge­çiremiyordu. ABD kongresi, Trump’ın seçmene söz verdiği en önemli konular­da, yasa önerilerini onaylamadı.
Aynı anda ulusal güvenlik bürokra­sisi, yargı, Trump personeli ile Rusya arasındaki ilişkileri soruşturuyor, med­ya bu konuyu sürekli gündemde tutu­yordu. Bu süreçte, Trump’ı hüküme­te getiren çekirdek personel teker te­ker tasfiye edildi. Trump’ın FBI Baş­kanı James Comey’i, sadakat garan­tisi vermediği için görevinden alma­sı büyük yankı yarattı. Bu kaosun için­de, “güvenlik bürokrasisi”, “Home­land Security” (iç güvenlik) başkanı ol­ması Kongre’de onaylanan emekli ge­neral John Kelly’yi Beyaz Saray per­sonel şefliğine yerleştirdi. Şimdi sıra Bannon’a gelmişti. Virginia Charolttes­ville olaylarının ardından, Trump’ın, be­yaz üstünlüğünü savunan ırkçıları suç­lamakta gecikmesi ile patlak veren “fır­tına” Banon’un tasfiyesini kolaylaştırdı.
Daha da ilginci, Trump’ın Ekonomik Konseyi’ndeki Merck, J.P Morgan, Blackstone, 3M gibi dev şirketlerin CE­O’ları, Trump’ın açıklamalarını protesto ederek teker teker çekilmeye başladılar; konsey çöktü. Aynı günlerde Pentagon generalleri, orduda ırkçılığa yer olmadı­ğına ilişkin açıklamalar yapıyorlardı.

Atanmışlar - seçilmişler
Steve Bannon, tasfiye edildikten sonra yaptığı ilk açıklamada, “Uğruna müca­dele ettiğimiz ve kazandığımız Trump Başkanlığı bitmiştir” dedi. Trump’ın, Af­ganistan politikasında radikal bir “U” dö­nüşle, bu “yararsız ve masraflı savaştan” geri çekilmek bir yana ABD askerlerinin so­nu belirsiz bir süre daha orada kalacağı­nı açıklaması da Bannon’u doğruluyordu.
Trump deneyi, liberal demokratik dev­letin kendini, seçilmişlerin yön, hatta rejim değiştirme projelerine karşı, se­çilmişlerden bağımsız, sadakati düze­ne, egemen sermayeye olan atanmışlar­la (güçler ayrılığı filan) koruduğunu gös­teriyor. Bu refleks iki yönde işliyor: Kimi tarihsel koşullarda, faşist politikacılara karşı, haklar ve özgürlüklerin var olan düzeyini koruyor. Kimi tarihsel koşullar­da da seçimlerde aldığı oylara yaslana­rak siyasi rejimi, hatta sermayenin düze­nini değiştirmeye heveslenecek sol par­tileri etkisizleştiriyor.
Bizim liberaller bugün artık faşizan özellikleri iyice belirginleşmiş bir siyasal İslamın iktidara yürüyüşünün önündeki atanmışlar (güvenlik ve yargı bürokrasi­si-güçler ayrılığı) engelini kaldırma süre­cini, atanmışların karşısında seçilmiş­lerin birincilliğini (bu fanteziyi) savu­narak kolaylaştırdılar. Fantezi gerçek­leşmeye başlayınca, tüm fanteziler gibi müstehcen biçimler sergilemeye başladı ve geldik bugünlere... Bu kolaylaştırıcıla­rı ne kadar suçlasak azdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları