Silivri’de Harleyli bir avukat

01 Nisan 2018 Pazar

FETÖcü polis, savcı ve yargıçlar Türkiye’ye “Birinci Silivri Trajedisi” felaketini yaşattılar...
Şimdi “İkinci Silivri Trajedisi” sahnede.
Her iki trajediyi de ön sıralardan izleyen dalkavuk medya, yapılan haksızlık ve hukuksuzlukları alkışlamakta!

***

Birinci Silivri Trajedisi’nin yaraları henüz sarılamadı...
Bu trajedinin sivil ve askeri bürokraside, üniversitelerde, medyada açtığı yaralar onarılamadı.
Onarılmaları bir yana, bu yaraların üzerine, benzer siyasal/ ideolojik doğrultuda yeni yapılar inşa edildi, ediliyor.
Üstelik 28 Şubat gibi davalarda, aynı “Trajedi”, yargı alanında devam da ediyor.

***

Birinci Silivri Trajedisi” döneminde gerekçe “Darbecilik” suçlamasıydı.
İkinci Silivri Trajedisi” sırasında üç eksende “terör örgütü” suçlaması var:
Birinci eksen, eski müttefikleri, Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri dedikleri kişinin Cemaati; şimdi, 15 Temmuz Kalkışması bağlamında sorumlu olan “Fethullah Gülen Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması” denilen örgütlenme.
İkinci eksen, bir zamanlar Başkanlık pazarlıkları yaptıkları ve önce gizli gizli, sonra da açıkça müzakere masasına oturdukları PKK.
Üçüncü eksen, partinin üstündeki “metal yorgunluğunu” attığını iddia ettikleri, kendilerinin yanlış dış politikaları sonunda zorunlu hale gelen, Afrin harekâtını eleştirenler.
Bu her üç eksen de, gerçekten sorumlu (sanık/suçlu?) olanlarla birlikte, onlarla dolaylı olarak ilişkilendirilen ve bazen de muhalif olmaktan başka hiçbir suçu bulunmayanların tasfiye edilmeleri için kullanılıyor.

***

Bugünlerde Silivri’nin konukları da hızla yer değiştiriyor:
Silivri’de kim mahkemede görevli savcı, yargıç ya da avukattır, kim tutuklu ya da hükümlü savcı, yargıç ya da avukat, ayırt etmek iyice zorlaşmış.

Cumhuriyet Gazetesi ailesinden bir süre tutuklu olarak yargılanan filozof görünümlü Avukat Bülent Utku, Harley Davidson marka motosiklet kullanır; yani bilinen deyimle, bir “Harleycidir”.
Silivri’ye avukat olarak Harley’le gidip gelir, tutuklularla görüşürdü.
Öteki gazeteci-yazar ve yönetici arkadaşlarıyla birlikte tutuklu olduğu sırada, yine tutuklu olarak yargılananlardan Sevgili Önder Çelik, bir gün ziyaretçileriyle görüşmeciye giderken, onu götüren memur olanca safiyetiyle sorar:
“Yahu” der “Sizin bir avukatınız vardı, Harley’le gelirdi, hiç görünmüyor artık, nerelerde o?”
Önder gülsün mü ağlasın mı şaşırır!
“İçerde bizle birlikte yatıyor, benden sonra görüşmeye o gelecek, görür, konuşursun” der.
Bu öyküyü bana anlatırlarken ikisi de acı acı gülüyor, tahliye edilen öteki Cumhuriyet mensuplarına karşın, pek çok gazeteciyazarla birlikte avukat Akın Atalay’ın da hâlâ içerde olduğunu anımsatıyor ve İçerdekilerle dışardakileri, gardiyanların bile artık birbirine karıştırdığı bir hukuk ve adalet düzeni içinde yaşıyoruz” diyorlardı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları