Son Yaprak

Son Yaprak

05.05.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

William Sydney Porter, çiçeği burnunda bir âşık, aklı bir karış havada bir delikanlıyken, çalıştığı bankada zimmetine para geçirmekten eyalet hapishanesini boylayıp orada hepsi birbirinden ilginç kişileri tanımasa, O’Henry adıyla 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı Amerikan yazınının en önde gelen öykücülerinden biri olabilir miydi? Bu sorunun yanıtı olumlu olmadığına göre, O’Henry’nin varlığını ve yapıtlarını acaba W. Sydney Porter’ın aklını çelen şeytana mı borçluyuz?, diye sormak abes olmasa gerek.

İki kitabı dilimize çevrilmiş, kısa öykülerinden oluşan bir eserinin filmi de ülkemizde gösterilmiş olan O’Henry’e kısa öykü dalında tartışılmaz bir yer sağlayan özelliklerinin başında, tiplerinin canlılığı kadar “coup”larının yerli yerine cuk oturmasıyla sürpriz öğesinin yanı sıra, içerdiği “humour” (ince mizah) ile geç fark edilen biçem yalınlığı ve lirizmi gelir. Örneğin, kitaplarının birine ve öykülerinden derlenen filme adını veren “Son Yaprak”ı alalım ele.

***

Bir gönül yarası ile ağır hastalığı bir arada yaşayan, hastane koğuşunda yatan bir genç kızın öyküsüdür “Son Yaprak”.

Yaşam sevinci solmuş, isteği kalmamış, bir türlü iyileşemeyen genç kız, pencereden görünen duvardaki sarmaşığın güz yellerinin teker teker kopardığı yapraklarına bakmakta ve son yaprağın da düşmesiyle birlikte yaşama veda edeceğine inanmaktadır.

Genç kızı sürekli ziyarete gelen ablası, kardeşinin bu takıntısını kendisini hasta yatağında görüp sevdalanan yine hasta olarak aynı koğuşta yatan ressama anlatmıştır.

Günler geçer, güz gider, kış gelir, yapraklar teker teker düşer. Ama o son yaprak, yerinde durmakta, bir türlü düşmemekte, direnmektedir.

Ve o yaprak, o tek, o son yaprak ayak diredikçe, genç kızın ölüm karşısındaki boyun eğmişliği yerini yaşam isteğine bırakmaktadır.

Sonunda bahar gelir, düşmeyen son yaprağın yanında yenileri tomurcuklanmaya başlar. Ölüm de gerileyip alanı yaşam sevincine bırakmaya başlamıştır.

Ve genç kız iyileşir.

Ama o hiçbir zaman, son yaprağın düşmesini önleyen mucizenin yoksul komşu ressamın fırçasından fışkırdığını, bu iyi yürekli umutsuz sevdalının fırtınalı gecede duvara son yaprağı resmederken üşüttüğünden öldüğünü öğrenemeyecektir.

Böylesine basittir öykü ve çoğunluk ondaki son yaprağın gerçekte yaşam pahasına boyanmış bir resim olmasındaki buruk sürprizi sever.

Benim ilgimi çeken ise hep çürümemekte, düşmemekte direnen tek bir yaprağın insanda yarattığı yaşama tutkusu ve direnç olmuştur.

***

Gerçekten güç anlarda nice değerin kendilerini besleyen özsudan yoksun kalıp durduğu yerde çürüdüğü, nice yüksektekilerin ayakları altında çiğnendiği, ne pahasına heba olup çamura bulandığı dönemlerde rüzgâra kapılıp sürüklenmemekte direnen, nice güçlüklere karşı yerini koruyan bir son yaprak, nice pırıltılı umudun muştusu olur değil mi?

Nice genç orman böyle bir son yapraktan fışkırmıştır.

Basın Konseyi’nin bu yıl “Basın Özgürlüğü Ödülü”nü Cumhuriyet gazetesi ve “hapisteki gazeteciler”e verdiği haberini okuyunca, yaşam sevinci aşılayan o son yaprak geldi aklıma.

Ödülün gerekçesinde de belirtildiği gibi, “gazetecilik mesleğinin onuru, halkın haber alma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü uğruna sadece kendilerine değil, mağdur edilen eşleri, çocukları ve yakınlarına bedel ödetilen hapisteki gazeteciler”, nice değerin yerlerde süründüğü bir dönemde bu toplumun son yapraklarıdırlar.

Cumhuriyet gazetesine gelince: İki gün sonra 7 Mayıs, 2 gün sonra Cumhuriyet 96. yılını kutlayacak.

Ne zaman 7 Mayıs olsa aklıma hep o son yaprak gelir.

Var olduğu 96 yıl boyunca Cumhuriyet, hep o değerli son yaprak olma özelliğini sürdürmüştür.

Unutmayalım nice genç orman böylesi bir tek son yapraktan fışkırmıştır!

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023