Türk’ün COV-19 ile imtihanı

17 Mart 2020 Salı

Hemen vurgulayayım. Başlıktaki Türk sözcüğü herhangi bir etnik içerik taşımamakta, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümünü kapsamaktadır.

İşte bu Türk, bir süredir çok büyük COV-19 tehdidine karşı imtihan veriyor.

Bu kez sınav sonuçları, öncekilerden farklı olacak mı? Birlikte bakalım.

Kamuoyu, COV- 19 gündeme girdiğinden beri düzenli basın toplantılarındaki açık ve dürüst izlenimi veren tavrı ile Sağlık Bakanı’nın iyi bir sınav verdiği kanısında. Bu husus İYİ Parti ve CHP sözcüleri tarafından da dile getirildi. 

Demek ki desteklenecek bir şeyler yapınca muhalefetten bile destek gelebiliyormuş.

***

Hep “Bişşiy olmaz abi!” sloganıyla sebep - sonuç ilişkisini reddeden, olacak olan olunca da, Allah Allah neden oldu acaba, diye şaşıran bir toplumda okulların tatili, uzaktan eğitim, kalabalık etkinliklerin ertelenmesi veya iptali, spor karşılaşmalarının seyircisiz oynanması gibi radikal tedbirlerin alınabilmiş olması olumludur.

Ancak radikal tedbirler alınırken, bunların maliyetlerinin de düşünülmesi ve bunları paylaşmada en eşitlikçi olanların tercih edilmesi, örneğin lig maçlarının seyircisiz oynatılması yerine, ligin tümden ertelenmesi daha doğru olurdu.

Salgın süresince, daha yeni önlemlerin de alınması beklenebilir. COV-19’un ekonomide birçok sektörü vuracak yeni kısıtlamaları zorunlu kılması da söz konusu olabilir. Bu durumda da bunların bütün yükünün belirli kesimlerin sırtına bindirilmemesine özen gösterilmelidir.

Yaşadığımız çapta bir salgında, yönetme konumunda olanların özenli, cesur, bilime saygılı, aldığı kararların önünü ardını iyi düşünen, sorumlu ve gerçekleri kamuoyu ile paylaşan bir tutum içinde olmaları tabii ki çok önemli olmakla birlikte tek başına yeterli değildir.

***

Salgın karşısında, vatandaşın bireysel sorumluluk bilinci alınan önlemlerin vereceği sonuçlar açısından birinci derecede önemlidir. Doğrusu umreden dönenler olayı, bu konuda iyimser olmayı engelleyici bir etken.

Umreden dönen vatandaşlarımızın karantinaya alınması ve bu husustaki kısıtlamalara istisnasız uyulması konusunda karar almakta yeterince açık ve cesur davranamayan yönetimin benimsediği gevşek tutumu fırsat bilen vatandaşlar, kalabalık heyetler halinde ziyaretler yaparak karantinayı delmişlerdir.

Bu, vatandaşın sivil sorumluluğu açısından çok üzücü bir durumdur.

Biz bütün bunları tartışırken, Saygı Öztürk’ün “Korunma Yolu Bu Dualarmış!” başlıklı yazısı düştü önüme. Saygı Öztürk, virüsün korkup yanaşamadığı dualı maskeden de söz eden yazısında, Cübbeli Ahmet Hoca ile yaptığı telefon görüşmesinin akabinde, kendisine bazı dualar gönderdiğini, bunların başında sabah akşam günde 132 defa okunması gereken, “bulaşıcı mikroplardan korunma duası”nın geldiğini anlattıktan sonra, Menzil tarikatının sayfasında yayımladığı öne sürülüp sosyal medyada da paylaşılan bir nottan şöyle söz ediliyor:

...Gavs mana âleminde virüsle görüşür. Virüs dile gelip, ‘Ey Gavs, bana Covid-19 derler, vazifem yeryüzünü sarıp, Âdemoğlu’nu cezalandırmaktır. Müsaade edersen Türkiye’ye de musallat olacağım’ der. Gavs müsaade etmiyorum. Ben sağ olduğum müddetçe sana Türkiye’de selamet yoktur’ der ve bunun üzerine virüs gider.” “Menzil-Bir Tarikatın İki Yüzü” adlı kitabıyla yıllarca Sağlık Bakanlığı’nı yöneten Menzil tarikatını yazmış olan Saygı Öztürk işte bunları anlatıyor Sözcü’deki yazısında.

Bilmem bütün bunların üstüne, Türk’ün COV- 19 ile imtihanı hakkında daha da konuşmaya gerek var mı?..                                                                            



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları