Sıcak gündem ve mecburi tarih dersi

Sıcak gündem ve mecburi tarih dersi

16.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

AKP iktidarının kendisinden olmayan belediyelere yönelik yaptığı kayyum çıkartmaları DEM Parti’yi aştı, CHP’ye taştı. Aynen bugünlerin karanlık, yağmurlu havası gibi, siyasi ortam da kasvetli ve ağır. Bugünü anlatabilmem için demokrasi tarihimizin sancılı başlangıcına değinmem gerekecek. Çünkü, 35 yaş altı insanların neler olup bittiğini anlamaları pek mümkün değil; 40 yaş üstü ise ancak doğru kaynaklara eriştilerse bugünün Türkiyesi’ni anlayabilme ihtimalleri var.

Cumhuriyeti kuran ve ülkeye demokrasiyi getiren Parti, CHP. Atatürk her ne kadar yaşarken çok partili rejime geçmeyi denemiş olsa da yobaz isyanlar nedeniyle bunu başaramadı. Ancak 2. Dünya Savaşı’nın ardından İnönü hem çok partili rejime geçti hem de büyük bir olgunluk ve devlet adamı iradesiyle 1950’de seçimi kaybedince iktidarı Demokrat Parti’ye teslim etti. 1950-1960 arasında DP demokrasiyi çökertmek için elinden geleni yaptı. En son 18 Nisan 1960’ta kendi milletvekillerinden seçtiği Tahkikat Komisyonu’yla CHP’yi kapatmak için soruşturma açtı. Ankara’da üç kişinin yan yana yürümesi bile yasaklanmıştı, parlamentoda yaşanan bu korkunç olaylar hakkında haber almak ve yazmak da aynı şekilde yasaklanmıştı. Sokak, gazeteler, parlamento ve ana muhalefet partisi abluka altındaydı. Sonra kaçınılmaz şekilde 1960 ihtilali yaşandı. Bu ihtilal bir büyük hata yaptı ve bir de büyük eser bıraktı. Hata, bir başbakan ve iki bakanın asılmalarıydı. Bıraktıkları eser ise o muhteşem 1961 Anayasası. Türkiye onunla demokrasiyi, özgürlükleri, farklı düşüncelerin üzerinde gelişebileceği altyapıyı yakaladı.

Ülkede daha sonra 1971 ve 1980’de yaşanan askeri müdahaleler, 1960 ihtilali ile beraber anılmaya başlandı ve sol cenahta bile “bütün darbelerin yolunu açan 27 Mayıs”, en ağır sözlerle eleştirildi, demokrasimize kara leke çaldığı söylendi. Bu işin uzman analiz tarihçileri dışında maalesef ne medya ne CHP’li siyasetçiler esas darbenin tersine 18 Nisan Tahkikat Komisyonu olduğunu bilemediler ya da göremediler. 28 Şubat “sözde” postmodern darbe yorumlarında ise CHP’li siyasetçiler zamanla AKP dilini kullanmaya başladılar.

2000’lerde, AKP iktidara geldikten sonra daha önce de varlığını bildiğimiz FETÖ sızmaları Ordu içinde hızlı bir yapılanmaya gitmeye başladı. Her ne kadar yüksek askeri şuralarda, Genel Kurmay Başkanları ve Kuvvet Komutanları bu sızmaları temizlemek için ellerinden geleni yaptılarsa da yeni başbakan Ordu’nun içinde de güçlenmek için elinden geleni yaptı, silahlı kuvvetlerden uzaklaştırılan ve dinci olduğu söylenen subayların karşısında yer almadı.

Ordu’nun içine doğru adım adım ilerleyen kuşatma sonunda Ergenekon ve Balyoz Operasyonu ile TSK’nın Atatürkçü subayları, generalleri zindanlara atıldılar ve orada yıllarca çürümeye terk edildiler. Ta ki, 15 Temmuz 2016 günü rezil FETÖ darbesi yüzünü gösterene kadar. Ondan sonra özgürlüklerine kavuştular ama arada geçen 7-8 yılda Türk Ordusu, Cumhuriyet’in kurucusu olma vasfını taşıyan kişiliğini de bağımsızlığını da kaybetmişti. Özellikle 90’lı yıllar boyunca “2. Cumhuriyetçiler” denilen medya kalemşörleri adım adım bu gidişatı ve acı sonu hazırlamıştı. Sürekli olarak tamamen yanlı ve yüzeysel yorumlarla Atatürk dönemi ve TSK, CHP ile beraber sürekli kötülenmiş, laik demokrasi vurgusu yapanlar antidemokrat olmakla suçlanmış ve Ilımlı İslam, Siyasal İslam’la beraber adım adım kutsanmıştı. Bu algı operasyonları hafta sonuna yayılan Abant kamplarında FETÖ çetesinin medya uzantıları tarafından senaryolaştırılıyordu

BELEDİYE BASKINLARI NASIL YAŞANABİLİYOR?

Bugüne dönersek, insanlar tek adam rejiminden şikayetçiler, anayasa ve hukuka uyulmadığını söylüyorlar, yargı bağımsızlığının olmadığını ve yarınlarımızın meçhule doğru gittiğini görerek depresyona giriyorlar. Hâlbuki şaşırmak için bir gerekçeleri yok. Güçler ayrılığı bu ülkede adım adım yok edildi. Birbirini denetleyen kurumlar kalmadı. 1990’larda bu ülkede bütün hukuk kurumları bağımsız güçleri ile ayaktaydı, medya ayrı bağımsız güçlerden oluşuyordu, Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi içinde bağımsız görev yapan hiçbir parti ile alakası olmayan, anayasayı koruyan bir kurumdu, TBMM, Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu ayrı ayrı güçlü odaklarıydı ve Başbakan’ın güçleri de limitliydi. 

CHP Genel Başkanlığı’nı 14 yıl yapan ve yakın tarihimizi çok iyi takip etmediğini fark ettiğim Kemal Kılıçdaroğlu göreve gelir gelmez, ilk özel röportaj hakkını Radikal Gazetesi’nde 27 Mayıs’ı suçlayarak yaptı, gündeminde DP yoktu. Yakın çalışma arkadaşları arasına Atatürkçü kimlikleri ile tanınan hiç kimseyi almadı. Cumhurbaşkanı adayı olarak bir Ilımlı İslamcıyı, “Ekmek için Ekmeleddin” sloganının mucidini seçti. “Türkiye’de laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum” dedi. Aynen Erdoğan’ın eski Türkiye’si gibi “eski CHP”den söz etti. Ordu, “vesayet” demekti onlara göre, CHP’de tek parti döneminin “Ceberrut Partisi”nden başka bir şey değildi anlaşılan!! Kendisinden önce zaten benzer hatalar yapan Ecevit, Erdal İnönü ve Baykal, solun Türkiye’de paramparça olmasının ve AKP iktidarının 2002’de başlamasının ana nedenleriydi.

Şimdi medyanın hasbelkader muhalif kalabilmiş kanadı elinden gelen itirazı yapıyor. Kalemini kiralamış eski 2. Cumhuriyetçiler, çoktan dönemlerini kapadılar! “Bağımsız merkez medya” diye bir şey kalmadı. 1950’leri, 60’ları, 70’leri, hatta belki 80’leri, yani geçtiğimiz bütün kritik virajları kulaktan dolma bilgilerle anladığını düşündüğüm genç ve oldukça tecrübesiz bir siyasi ekip mücadele vermeye çalışıyor. Karşılarındaki lider ise, belki bizim tarif ettiğimiz demokrasiye inanmıyor, ama elindeki gücü korumak için sayısız manevra kullanan çok kurnaz bir siyasi kabiliyete sahip.

İktidar, dün Beşiktaş Belediyesi’ne operasyon yaptı, belki yarın hedefler CHP’nin kalbi olan başka ilçe belediyeleri olacak... Yakında, yolsuzluk konusunda hiçbir delile sahip olmadan “kuvvetli şüphe” adı altında başka hamlelerin yapılabileceği, esas hedefin de Cumhurbaşkanlığı adaylığında önünü kesmek istedikleri Ekrem İmamoğlu olduğu da açık açık artık televizyonlarda konuşuluyor. Çok iyi bildiğiniz gibi günümüzde adaletin üstünlüğü yok, üstünlerin ve imtiyazlıların adaleti var. Hedefler yolunda her şey mübah…

AKPli belediyelere böyle baskınlar tabii ki yapılmıyor! Çünkü herhalde onların dokunulmazlığı var! Şimdi Beşiktaş Belediyesi’nde öğreniyoruz ki ihaleye fesat karıştırdığı iddia edilen kişi İçişleri Bakan Yardımcısı’nın kardeşi! Üstelik söylendiğine göre daha yeni çeşitli AKP belediyeleri ile de büyük anlaşmalar yapmış!

İBB seçiminde çok ilginç bir şekilde bir seçim tekrarı olmuştu ya... Sandıklara atılan dört oy arasından üçünde yolsuzluk ve hata yapılmadığı ama İmamoğlu’na atılan İBB başkanı adayı pusulasında “şaibe olduğu” iddia edilmiş, yalnız o seçim tekrarlanmıştı… Kim bilir zekaları ile bu formülü üretenler bakan yardımcısının kardeşini temize çıkarmak için de hangi benzer hamleleri yaratırlar!

Yaşayan görür, biz de bekleyerek öğreneceğiz! Ama sakın şaşırmak yok! Medyamız ve siyaset dünyamıza konuşuyorum: Son 30 yılda bu tezgahın devreye sokuluşunu adım adım birbirinizi yiyerek, tarihten anlamadığınızı kanıtlayarak, Türkiye’de siyaset yapmayı Hollanda veya Danimarka ile karıştırarak, tehlikeyi görenleri de “çok demode ve sıkıcı” olarak niteleyerek kadro dışı bıraktınız. Umuyorum şimdi şapkadan tavşan çıkarabileceksiniz… Hep beraber deneyeceğiz!

 

Yazarın Son Yazıları

Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

İnsanlarımız şaşkın.

Devamını Oku
11.12.2025
CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025