‘Allah’ın Gölgesi’nden ‘Allah’ın Elçisi’ne mi?
Meriç Velidedeoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Allah’ın Gölgesi’nden ‘Allah’ın Elçisi’ne mi?

20.03.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bilindiği gibi “Osmanlı Devleti” yönetiminin başındaki “Sultan”lar, “Yavuz Sultan Selim”den sonra da, “Peygamber’in vekili ve bütün Müslümanların başkanı” olan “Halife” sanını da taşımaya başladılar, dolaysiyle yer yer kendilerinden “Allah’ın Gölgesi” olarak da söz edilir oldu.
Her ne denli Osmanlı yönetiminde, “sadrazam” ve “vezir”lerin varlığı dile getirilirse de, “Sultan”ın “emri demiri keserdi”; çünkü o bir “Halife Sultan”dı, “Allah’ın yeryüzündeki gölgesiydi!”
Ne ki, bu “gölge” durumu, günümüz Türkiye’sinin “Sultan”ı için de geçerli olarak algılanmaktadır. Özellikle “Sultan”ın “kullaşmış” tutkunlarınca.
Oysa bu “Sultan” artık “Halife” değildir, “3 Mart Devrim Yasası” gereğince olamaz da; ayrıca günümüzde “halifeliğin”, “halife”nin ipliği de pazara çıktı; “IŞİD”ın halifesi var, “El Kaide”nin halifesi var, “El Nusra”nın da var; bizim “Sultan”ın gençliğinde, ayaklarının dibinde oturarak “feyz” aldığı “Gûlbeddin Hikmetyar” da bir tür halife...
Kısacası yıllardır “Sultan”lara özgü bir tutum içinde olan dolaysiyle de böyle anılan “R.T. Erdoğan” için artık halife olmak söz konusu edilemeyince bir adım daha atıldı ve “Erdoğan”, “Peygamber” ilan edildi...
Müminlerinin kimisi “R.T. Erdoğan”a, “Allah’ın Elçisi” dedi; çoğunluk “İkinci Peygamber” ya da “Allah’ın Temsilcisi” dedi ve gerek basın, gerek internet aracılığıyla Erdoğan’ın peygamberliği dalga dalga yayıldı.
Eh, böyle olunca da, “Sn. Erdoğan” yerine “Hz. Erdoğan” demek “caiz” olacaktı; kuşkusuz “Hz. Emine”, “Hz. Sümeyye”, “Hz. Bilal” demek de gerekecekti...
Ayrıca bilindiği gibi, “İslam”ın temel ilkelerinden biri de “Hz. Muhammed”in “son peygamber” olduğudur; kuşkusuz bunu, dinsel eğitim alıp “imam” olan “R.T. Erdoğan” çok iyi bilir.
Bu durumda, “peygamber” söylemi ortaya dökülür dökülmez, “Erdoğan”ın kuvvetli, yaygın bir “tepki” vermesi gerekmez miydi?
Bırakın dört dörtlük bir tepkiyi, kendisinden “tık” çıkmadı; demek ki, dinimizin temel yapısıyla ilgili ve bu boyutta ters bir görüşün ortaya konması onu tedirgin etmemişti; evet öyle, çünkü kendisini “yücelten” bir söylemdi bu...
Böyle bir “övgü”yü kabul eden birine -bu övülme boyutuna oranla- oldukça hafif kalan bir “eleştiri” karşısında, örneğin “diktatör” denilince tutumunun ne olacağını da bize gösterdi “Erdoğan”.
Erciyes Üniversitesi öğrencisi ve “Türkiye Gençlik Birliği” (TGB) yöneticisi olan “Aykutalp Avşar”, bir eylemde “Diktatör Tayyip hesap verecek!” dediği için “bir yıl iki ay” hapis yatacak.
Değerli dostlar, bu son tümceyi noktalayınca, “17 ve 25 Aralık”taki “rüşvet ve yolsuzlukları” aklayan savcıları eleştirdiği için yargılanan “Yargıç Sevgi Övüç” hakkında “beraat” kararı veren mahkemenin gerekçesindeki “ifade özgürlüğü huzursuz eden fikirler için de geçerlidir” vurgulamasını anımsadım.
Bu evrensel uyarıştan hareketle “diktatör”e, kıyısından köşesinden olsa da şöyle bir bakarak küçük bir karşılaştırma yapsak diyorum.
Genelde “diktatör” için kısaca, “tüm yürütme gücüyetkisini elinde toplayan kişi” deniyor; “Erdoğan”ın “güçler ayrımı”nı ne denli çiğnediği ortada; diktatörlerin çoğunlukla bir “parti lideri” olduğu ileri sürülür; “Erdoğan”, parti liderliğini “Cumhurbaşkanı” olarak da sürdürmüyor mu?
Öte yanda, “diktatör” dendiğinde de, ilk anımsanan hep “Hitler” olmuştur, dolaysiye “Hitler”i diktatör örneği yapan “bir-iki” görüşüne değinecek olursak, kadınları “kuluçka makinesi” gibi algılaması önde gelen görüşlerinden biridir, ayrıca “Erdoğan”ın “en az üç çocuk” çağrısına da denk düşer; hele “Erdoğan”ın “dindar ve kindar gençlik” isteğinin, Alman diktatörün “Hitler Jugend”ini (Hitler Gençliği) anımsatması da doğaldır; “Erdoğan”ın sık sık “M. Akif Ersoy”u okuyun seslenişi de, Hitler’in, Alman halkının okumasını istediği yazarları saymasını çağrıştırmakta...
Ne ki, yine de “M. Akif”in: “Edepten yok payesi, bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz...” deyişinin, günümüz Türkiye’sinde kimi yöneticiler için geçerli olduğunu düşünmekten de insan kendini alamıyor...
Yarın “Beşiktaş”ta olalım!  

Yazarın Son Yazıları

Erasmus

Erasmus

Devamını Oku
19.03.2021
‘12 Mart 1921’

“Değerli dostlar bugün, ‘12 Mart günü’, Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecinin önemli tarihlerinden birini oluşturur.

Devamını Oku
12.03.2021
‘Manifesto!’

‘Manifesto!’

Devamını Oku
05.03.2021
‘Elli Yıl’

‘Elli Yıl’

Devamını Oku
26.02.2021
Haddini Bil!

Haddini Bil!

Devamını Oku
19.02.2021
Bölme mi? Parçalama mı?..

Bölme mi? Parçalama mı?..

Devamını Oku
12.02.2021
‘Kıht-ı rical!’

‘Kıht-ı rical!’

Devamını Oku
05.02.2021
‘Aşı’ ve ‘mumlar’

‘Aşı’ ve ‘mumlar’

Devamını Oku
29.01.2021
Siyasal terör!

Siyasal terör!

Devamını Oku
22.01.2021
‘Geleceksizlik!’

‘Geleceksizlik!’

Devamını Oku
15.01.2021
Yeni bir kavram dolayısıyla...

Yeni bir kavram dolayısıyla...

Devamını Oku
08.01.2021
İlk gün

İlk gün

Devamını Oku
01.01.2021
İsmet İNÖNÜ

İsmet İNÖNÜ

Devamını Oku
25.12.2020
‘Şikâyetname’

‘Şikâyetname’

Devamını Oku
18.12.2020
‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

Devamını Oku
11.12.2020
‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

Devamını Oku
04.12.2020
‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

Devamını Oku
20.11.2020
Depremle birlikte yaşamak

Depremle birlikte yaşamak

Devamını Oku
06.11.2020
‘Kıht-ı Rical’

‘Kıht-ı Rical’

Devamını Oku
23.10.2020
‘Quo vadis?’

‘Quo vadis?’

Devamını Oku
16.10.2020
Dünya Kız Çocukları Günü

Dünya Kız Çocukları Günü

Devamını Oku
09.10.2020
‘26 Eylül’ dolaysiyle!

‘26 Eylül’ dolaysiyle!

Devamını Oku
02.10.2020
Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Devamını Oku
25.09.2020
‘Torpil’

‘Torpil’

Devamını Oku
18.09.2020
İlahiyatçı ne diyor?

İlahiyatçı ne diyor?

Devamını Oku
11.09.2020
Yine mi?

Yine mi?

Devamını Oku
04.09.2020
‘Ağustos’ ayı

‘Ağustos’ ayı

Devamını Oku
28.08.2020
‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

Devamını Oku
21.08.2020
‘Mecelle’

‘Mecelle’

Devamını Oku
14.08.2020
Lozan’dan Lozan’a!

Lozan’dan Lozan’a!

Devamını Oku
07.08.2020
‘24 Temmuz Lozan Günü’

‘24 Temmuz Lozan Günü’

Devamını Oku
24.07.2020
86 yıllık...

86 yıllık...

Devamını Oku
17.07.2020
Düğme

Düğme

Devamını Oku
10.07.2020
Bir zamanlar...

Bir zamanlar...

Devamını Oku
26.06.2020
‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

Devamını Oku
19.06.2020
Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Devamını Oku
12.06.2020
‘65 yaş üstü’

‘65 yaş üstü’

Devamını Oku
05.06.2020
‘Ben ben ben demokrasisi!’

‘Ben ben ben demokrasisi!

Devamını Oku
29.05.2020
İkileşti mi?

İkileşti mi?

Devamını Oku
22.05.2020
“Çekildik...

“Çekildik...

Devamını Oku
15.05.2020