Adnan Binyazar

Kütükten kafalar...

22 Temmuz 2022 Cuma

Ataol Behramoğlu’nun Mayakovski’den çevirdiği “Şair İşçidir” şiirini, 40 yıl önce, Berlin’de Türk çocuklarına yönelik anadili kitaplarını yazarken görmüştüm. Hiç duraksamadan Alman ekonomisinin kalkınmasına emeği geçen işçi çocuklarının konu, içerik, dil yönünden kavramalarına elverişli şiiri, kitaba yerleştirdim.

Çeviriyi de Türkçemizi şiirsel söylemiyle doruklara erdiren bir şair yapmıştı...

HER ŞEYİN BAŞI EĞİTİM

Şiir, kavram zenginliğiyle öğrencinin gerçeğe varmasını sağlayan karşılaştırmalı yöntemle yazılmış. Daha ilk dizeleriyle bu yöntemi uygulamaya elverişli. Önemli olan, öğretmenin öğrenciye bu uygulamayı kavratmış olması:

Bağırırlar şaire/ 

- Bir de torna tezgâhı başında göreydik seni. /Şiir de ne? /Boş iş./ Çalışmak harcınız değil demek ki... 

- Doğrusu/ bizler için de/ en yüce değerdir çalışmak./ Ve kendimi /fabrika saymaktayım ben de. /Ve eğer /bacam yoksa /İşim daha da zor demektir bu./ Bilirim /hoşlanmazsınız boş laftan. /kütük yontarsınız kan ter içinde 

- Fakat/ bizim işimiz farklı mı sanırsınız bundan: /Kütükten kafaları yontarız biz de. 

Şiirin anlamsal çözümünü 88 yıllık ömrümün yarısını geçirdiğim anadili öğretmenliğimle yapmaya çalışacağım.

Anne-babasının işçi olduğu yaşam ortamında bu konuşma, çocuğu toplumda herkesin bir işi olduğunu düşünmeye yöneltir. 

Amaç çalışan insanlar arasında ayrımcılığa yol açacak bir durum yaratmamaktır. 

Dil açısından somut olan “kütük yontmak” ile soyut olan “kütükten kafa yontmak” kavramlarını öğrencinin açıklamasını sağlamaktır. Bunu başaran öğrencide güven duygusu yaratır. Dil eğitiminin amacı anlayarak okumak, anladığını dilin kurallarına göre anlatmak değil midir? 

ORHAN VELİ KANIK

Örneğin onlarca çevirmen La Fontaine’in “Karga ile Tilki” gibi kahramanı hayvan olan küçük öykülerini çevirmiştir. Ama hiçbiri öyküdeki ironiyi şair Orhan Veli Kanık gibi incelikle anlatamamıştır:   

“Bir dala konmuştu karga cenapları; /Ağzında bir parça peynir vardı. /Sayın tilki kokuyu almış olmalı, /Ona nağme yapmaya başladı: /-Ooo! Karga cenapları, merhaba!/ Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz! /Gözüm kör olsun yalanım varsa. /Tüyleriniz gibiyse sesiniz, /Sultanı sayılırsınız bütün ormanın.” /Keyfinden aklı başından gitti bay karganın./ Göstermek için güzel sesini/ Açınca ağzını, düşürdü nevalesini./ Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim, /Size güzel bir ders vereceğim:/ Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir,/ Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.”

/Karga şaşkın, mahcup, biraz da geç ama, /Yemin etti gayrı faka basmayacağına.     

Fabl denen bir solukta okunuveren bu öykücükte olduğu gibi amaç, okuyana yaşam dersi vermektir. Nitekim sonunda tilki verdiği dersi, karga aldığı öğüdü dile getiriyor. 

YÖNTEM YANLIŞLIKLARI 

Kimi öğretmenler öğrenciye şiiri düzyazıya, düzyazıyı şiire çevirme ödevi veriyor. Bu yöntemin, öğrencinin yaratıcılığını geliştirici bir yanı yoktur. Şiirin de öykülemeye dayanan anlatılar olduğu gibi konusu vardır. Bu, dil kullanımında aynı değildir, şiirin kendine özgü üslubu vardır. Nice yazarlar Sait Faik Abasıyanık gibi yazmaya özenmiş ama hiçbiri o düzeyi tutturamamıştır. 

Her yazar, kendi üslubunun yaratıcısıdır. 

Anadili öğretmenleri çocuğa dilin kullanımına yönelik çalışmalar yaptırırlarsa ona anlayarak okuma, okuduğunu iyi değerlendirip anlatma alışkanlığı kazandırır. 

Ancak bu alışkanlığı edinen öğrenci, düzyazıyı şiir, şiiri düzyazı gibi okumakla değil, üslubunu iyi kavrarsa okuduğunun özüne iner. 

Yazınsal türlerde konu yerine çakılı kalır, devingenlik üsluptadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları