Avrupa’da Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde, Beşiktaş ile Fenerbahçe de UEFA Konferans Ligi’nde gruplara kaldı. 3 takımımızın teknik direktörü de yerli isimler. Biraz Avrupa maçlarını yorumlamak istedim. Beşiktaş’la başlarsak; Şenol Güneş deriz. 6 Avrupa maçı arkada kaldı, Beşiktaş önemli bir seri yakaladı. Aboubakar olağanüstü bir hırs ve beceriyle oynadı. Muhteşem ve kendi yarattığı bir gol attı. Dinamo Kiev maçında teknik direktör Lucescu’ya tepkisine gerek yoktu. Onu gol ve oyundaki başarısıyla gördük. Evet eğer Muleka, onun yarısı kadar becerili olsa oyundaki etkisini görecektik, golcülüğünü konuşturamadı. Direkten dönen topla kısmetini kapattı. Ama tur geçildi ve Beşiktaş artık gruplarda. Yine de sol kanatta sıkıntı olabilir diyorum.

Galatasaray’ın Şampiyonar Ligi’nde varoluş ve yerine dönüşü ayrı bir çıkıştır. Oyun olarak, stratejik olarak evet ama tribün açısından bizi doyurmadı!

Dönüşümde asıl konuşulan Cengiz’li ve İsmail Kartal’lı Fenerbahçe’dir. Twente’yi ikinci karşılamada evinde mağlup etmek büyük başarıdır. Bunda, sol kanattan aldığı topu 70 metre taşıyan King’in kazandırdığı penaltı önemlidir. Adana Demirspor’un üstün bir oyun sergilediği maçta penaltılarla elenmesi şansla düşünülmelidir. Belhanda anlık geç kalan vuruşunu yapsa belki de bu serzenişte olmayacak kadar olumlu bir gecemiz olacaktı. Sağlık olsun! Geçen haftaki Avrupa gecesinde bana göre endüstriyel futbolda ilk kez uyumlu hamlemiz gerçekleşti. Bu arada unutmayalım her zaman kurtarışlarıyla değil, yenilen gollerde suçlanan başarılı genç kalecimiz Altay’ın Manchester United’a transferi futbolumuz adına çok önemlidir. Genç İrfan Can Eğribayat’ı bize kazandıran hocalara da teşekkürler. Bu algı döneminde bize bu başarıları kazandıran genç teknik adamlara teşekkür ederim kendi adıma.