İşin doğrusu; Beşiktaş’ın eksik kadro ve tam bir takım olamayışında yatıyor. İki kanat Holosko ve Quaresma orta alanda yetersiz kalınca ilk 15 dakika dışında Galatasaray’ın teknik-taktik yönden üstün futbolcuları maçı kazanmayı başardı. Tabii bunda en büyük etken gol atmayı bilmek oldu. Oysa ki; 90 dakikada oyunun en müsait pozisyonlarını Beşiktaş, Mustafa, Fernandes ve Holosko ile yakalamıştı. Engin’in, İsmail’i geriye taşıyıp, o bölgeyi Eboue ile kullanması doğru bir düşünceydi. Özellikle ikinci golün sahibi Aydın’ın Engin gibi takıma kazandırılmasında rol oynayan Fatih Terim’in kariyeri maça yansıdı. Ancak Holosko ve Quaresma’nın acemice futbolu Beşiktaş’ın yenilgisinde başroldeydi. Ayrıca İsmail ve Hilbert de atak ile savunmada yetersiz kalınca; ikinci yarıdaki ‘kuru baskı’ sonuç sağlamadı.

Galatasaray, kendisi için zor görülen bu karşılaşmadan avantajla ayrılırken Beşiktaş, yeni yönetimle birlikte makus talihini bir kez daha değiştiremeyeceğini ortaya koydu. Siyah - Beyazlıların futbol tarihinde belki de seri halinde bu kadar başarısız olduğu bir dönem yok. Korkarım; bu gidiş felaketlerin en kötüsü olurken Galatasaray ve Fenerbahçe, Süper Final’de de şampiyonluk mücadelesinde yalnız kalacaklar.

Özetlersek; ertelenen derbi, umutlanan Beşiktaşlılar için hüsran, tedirgin G.Saray için de mutluluk oldu. Kanatları kırık Kartal’ın gol atmasını bilmeyen futbolcuları da yenilginin ana nedeni olarak dikkat çekti. Ve uzatmalarda yaşanan olaylarla, bunalıma giren Beşiktaş taraftarlarının, hakemin kararlarına karşı gösterdiği tepki, aslında üst üste alınan yenilgilerin ve yukarıda belirttiğim sıkıntıların sonucudur.