Aylardır kötü giden 11’de ısrar eden Bilic bu kez zorunlu nedenlerle kulübede bekleyenlere formayı verince sahada 90 dakika koşan ve takım oyunu oynamak isteyen değişik bir 11 gördü. Hani eksik kadro, eksik futbol ya da az seyirci desek de bu kadronun 90 dakika içinde amansız bir baskı anlayışı ve kazanma hırsı çok ümit verdi.
İlkyarı yenilen hatalı golden sonra tempoyu yükselten Siyah - Beyazlılar, 2. yarı başından itibaren bütün oyuncuların kazanma arzusu, özellikle Olcay’ın yönettiği orta alan, Holosko’nun kalitesini ortaya koyması, Mustafa’nın hırsı ve korner makinesi Uğur’un ortaları Beşiktaş’a hiçbir oyuncuya bağlı olmayan özgür bir futbol anlayışı getirdi. Birkaç kez rakibin üstüne gitmek isteyen Elazığspor karşısında çabuk oynayan Beşiktaş, hızlı ataklarla rakip savunmuyı kolay aştı. Necip ve Veli’nin orta alandaki basit futbolları ve mücadele güçleri arkadaşlarına da olumlu yansıdı. İsmail hazır olmasa da yavaş yavaş formayı alabileceğini gösterdi. Holosko golcülüğünün yanı sıra bu sezon çok az görev aldığı yerinde oynatılınca asistini de yaparak pozitif bir oyun sergiledi.
Beşiktaş defansı çok zorlanmadı ancak yine de Ersan’ın basit hatasıyla yenilen gol ve kontrolsüz müdahaleleri dikkat çekti. Hatırlatmak istediğim Bilic’in anlamsız yere Holosko’yu sağ bek oynatma inadının ne kadar hatalı olduğunun kanıtlanmasıdır. Beşiktaş, daha çok koşan ve bu 11’e girebilmek için moral ve fizik kondisyonuyla mücadele veren oyunculardan kurulu takımla sahaya çıktığı sürece en azından üzerindeki kara bulutları dağıtarak küskün ve mutsuz taraftarını yeniden tribünlere çekecektir. Elazığspor’da ise Okan Buruk ve futbolcularının iyi niyeti ‘yeni’ Beşiktaş karşısında yetersiz kaldı. Böyle olunca da Anadolu ekibi rakibinin kazanma motivasyonuna yanıt veremedi.