Adnan Dinçer

Pas, diziliş, sistem!

09 Ekim 2019 Çarşamba

Geçmişte çalıştırdığım takımların belgelenmesi için üniversitelerden genç arkadaşlara görev verirdim. Artık teknoloji kimin ne yaptığını sorgulama netliğini veriyor. Son haftada aklımda şu kaldı: 39 sezon sonra geldiğimiz 7. haftada üç büyükler puan cetvelinde ilk dört takım arasında yoklar! Bu sezon sonu da böyle olabilir mi? Düdüklerin özgür çalması ve psikolojilerinin gururla rahat olması da lazım. Sosyal halimiz, kariyer ile bilgi, beceri ve adil olma konusundaki seçimlerimiz karışık. Saha dışı, futbolu çok etkiliyor. Artık birçok futbol görevlisi manşette olmak adına “Her yolu Roma’ya” çıkartmaya çalışıyor. VAR ile hakem bütünleşmesi yok. Bazı hakemler düdüklerinin sorumluluk sınırlarını kullanmadan oraya sığınarak yanlış kararları maça damga vuracak hale getirdi. Ama ben başka bir konuyu bir kez daha hatırlatıyorum!
Takımların pas sayısının yüksek oluşu oyunun kazanılmasında etkin değildir. Keza sayısal ifadelerle ortaya konulan dizilişte önem taşımaz. Önemli olan oyunun gereğine inanan futbolcuların verdikleri mücadeledir. Bu hafta Fenerbahçe yenilirken çok az yanlış yaptı ve iyi oynadı. Eksik olan goldü. Hatta değişik bir düşünce ile kendini bilen bir oyun anlayışı sergileyen Antalyaspor da çok başarılıydı. Belki de unutulmayacak iki pozisyonu kurtaran kaleci Altay, tuhaf olacak bir tarihi skoru gerçekleştirme izni vermedi. Geçen haftaki yorumumda futbolun gol oyunu olduğunu belirtmiştim. Bunu gerçekleştirmek de oyuncunun becerisine ve pozisyon bulmasına bağlı. Ayrıca gol atmak çok önemli bir sanat olup futbolcunun farklılığına dayanır. Bülent Korkmaz gerçekten ders alınacak bir savunma futbolu oynattı Antalyaspor’a. Mayası sert, sağlam ve kararlı müdahale ile kazanılan topların etkili atak yapma kalitesi ile gerçekleşen motivasyona dayalı üstün mücadele azmiydi.
Galatasaray her türlü destek, transfer başarısına karşın yavaş oynuyor. Takımın en iyisi Muslera olunca “Avrupa ve lig ölçeğinde bize bekleneni veremiyor” diyeceğimiz seviyede. Terim her futbolcuyu hazır tutmak istiyor ama baskısız, ayağa oynama yavaşlığı ve çok sayıdaki yabancı futbolcu gerçeği bekleneni vermiyor. Gençlerbirliği, Antalyaspor örneği oynadığı futbolda, önemli ataklar yapsa ve hatta oyunda etkili olsa da, usta ayak yokluğunun golü aramasına neden oldu.
Yaralı Beşiktaş karşısında Alanyaspor puan cetvelinde bulunduğu yerin takımı gibi değildi. Ürkekti ve özgüven yokluğu, alacağı tek puan ona yetecekti hesabında. Ne var ki olması gereken oldu ve Beşiktaş daha hareketli oynadığı ilk maçında net kazanmasını bildi. Atiba, Oğuzhan ve özelikle Caner oyunun kazanılmasında öndeydiler. Abdullah Avcı şimdilik kendini eleştirilerden kurtarma şansını yakaladı. Ama daima çabuk düşünen ve karar veren, etkili oynayan, pozisyonu zengin takımların hırsı önemlidir unutmamalıdır.
Futbolcuyu sahada kendi isteğimizle sıkmadan kişiliklerine uymayan ve beklentimiz düzeyinde oynatmaya kalkarsak doğru oyuncuyla doğru işi yapmamış oluruz. Tam tersi eldeki malzemeye göre yapı oluşturmak gereklidir. Bu yapıda teknik adam futbolcu uyuşması ve kimlikler çok önemli yer alır.
Haftanın dikkat çekeni ise Aykut Kocaman’ın sabırlı oynayan Konyasporu’ydu. Bu yapıda bir teknik adam gerçeği yatıyor. Bunu yıllardır kabul etmeyen olsa da, Kocaman bizlere sunuyor. Başarılı ve goller de gelince eğlenceli oluyor. Benim yazı başlığıma biraz uyan farklı bir görüntü var. Bu da onun eseri ve kimliğinle ilgili. Şapka çıkarmak lazım. Özetlersek bu kadar farklı bir anlayışla kurulan kadroların ligini yaşıyoruz ve futbol ekolümüz olmuyor. Farklı enstrümanlarla çalınan klasik müziğimizin örneği gibi kabulleniyoruz. Gerçek bu ve adı asla Türk futbolu olamaz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İşimiz oldukça zor 15 Aralık 2024
Rol çalıyorlar! 10 Aralık 2024
İddiasız derbi! 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları