Ahmet Güvener

Dost Acı Söyler (2)

13 Mayıs 2014 Salı

Bugünkü yazımızda 2013-14 sezonunda hakemlerimizin teknik bir eleştirisini yapacağız. Öncelikle yardımcı hakemlerden başlayalım. Ofsayt konusunda yardımcı hakemlerimiz neredeyse mükemmel bir sezon geçirdiler. Üstad Piyero’nun santimler ile ölçtüğü ofsayt kararlarında hakemlerimizin 5-10 santimlik yanlış kararlarını doğru sayarsak, hiza ile ilgili verilmiş yanlış kararlar yok denecek kadar azdır. FIFA’nın son yıllardaki aktifpasif yorumundaki özgürlükçü yorumuna yardımcı hakemlerimiz çok çabuk adapte olmuşlardır. Geçmiş yıllarda gördüğümüz faul ve fena hareketlerdeki hakem ile uyuşmazlıklar bu sene asgari seviyeye çekilmiştir. Dolu bardaktaki tek boş taraf ise, topun oyun alanını terk etmesinde gol için gösterilen hassasiyetin diğer kararlarda gösterilmemesidir. Yani zaman zaman topun tamamı çizgiyi terk etmeden taç/korner/aut kararları verilmektedir. Yan hakemlerimizi eğiten tüm ekibe başta Giovanni Stevanato olmak üzere tebrikler.
İlave yardımcı hakemler ile ilgili kaygımı geçen hafta yazmıştım. Sisteme de bazı itirazlarım var. Bence ilave yardımcı hakemler hakemlerin diyagonalinde durmalılar, hakemler de normal diyagonal koşullarını sürdürmeliler. Ayrıca hakem, yardımcı hakem ve ilave yardımcı hakem arasındaki teknoloji kullanılarak yapılan iletişim, yeniden yapılandırılarak kimin ne karar verdiği anlaşılmalıdır. Yani bir penaltı kararını yardımcı veriyorsa ve hakem göremediği bu pozisyonu onaylayarak çalıyorsa, bunun temel sorumluluğu yardımcıda olmalıdır. Bugün devlet sırrı gibi bu kararı kimin verdiği meçhuldür. Yani yardımcılar klasik işaretleri ve araçları kullanarak kararları vermeli, elektronik iletişimi ikaz için kullanmalıdırlar.
Hakemlerimiz ne yazık ki başarısız bir sezon geçirmişlerdir. Sarı kartlarda belirli bir standarda ulaşılmışken kırmızı kartlar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Çok sert ve zaman zaman gaddarca oynanan Süper Ligimizde bazı haftalar hakemlerin ciddi faullü oyundan atmaları gerekirken, atmadıkları oyuncu sayısı 5-6’ya kadar yükselmiştir. Hakemlerimiz doğrudan kırmızı kart göstermekte zorlanmaktadırlar. UEFA’nın birkaç yıl önce yeniden yorumladığı elle oynama kriterleri yalnız Türkiye’de değil tüm Avrupa’da bir kaosa yol açmıştır. Bu sene en az bir düzine yanlış verilmiş elle oynama ile ilgili penaltı kararı sayabilirim. Bu konuda gerek ülkemizde, gerek UEFA’da acil eğitim tedbirlerinin alınması gerekiyor. Hakemlerimizin avantaj ve oyun kontrolü sorunsalını da yeniden düşünerek çözmeleri gerekecek. Bu konuda ve de özellikle hangi sözlerin küfür kabul edilmesi konusunda hakemlerin kendi aralarında bir ortak görüşe varmaları yararlı olacaktır. Bazı şeyleri hakemlerin kendilerinin çözmesinde çok yarar vardır. Bugün Avrupa’nın en büyük beş liginde topun oyunda kalma süresi 60 dakikaya yakınken, ülkemizde bu süre ortalama 52 dakikadır. Yani futbolseverler ülkemizde ortalama 8 dakika az maç seyretmektedirler. Bunu düzeltebilecek tek kurum hakemlik kurumudur.
Bugün
Süper Lig maçlarında sakatlık, itiraz ve serbest vuruşta baraj açma sıralarında çok fazla zaman kaybedilmektedir. Hakemlerimiz ne yazık ki bu konuda hassas davranmamaktadırlar. Özellikle ikinci yarılara çoğu zaman 7-8 dakika ilave edilmesi gerekirken bu süre standart 2-3 dakika ile geçiştirilmektedir.
Son sözüm de moralleri bozulmasın diye üst düzey hakemleri koruyanlara. Aynen çocuklarına iyilik edeceğim diye her konuda onları koruyan, başarısızlıklarını ailenin diğer fertlerinden saklayan ebeveynler gibisiniz. Nasıl çocuklar ileride gerçek hayatta başarısız olduklarında esas sorumlu bu tip ebeveynler ise, üst düzey hakemlerin gerçek hayattaki başarısızlıklarından da siz sorumlu olacaksınız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları