Ahmet Güvener

Rakamlar Doğruyu Söyler

23 Nisan 2014 Çarşamba

Ben rakamları severim. Belki de mesleğimden dolayı. Rakamlar yalan söylemez. Sporda rakamların ve istatistiklerin kullanımı yeni değil, ama son zamanlarda çok yaygın kullanılıyor. Belki bazılarınız Moneyball adlı filmi seyretmişinizdir. Film gerçek bir hikâyeye dayanmaktadır. Orada vasat gelirli Oakland A’s adlı beysbol takımının Genel Müdürü Billy Beane’nin Billy Frank’in geliştirdiği sabermetrik istatistiki verileri kullanarak başarıya ulaşması anlatılır. Boston Red Sox’un sahibi John Henry 2003’te Billy Frank’i kadrosuna almış ve onun istatistiki yöntemlerini kullanarak 2004, 07 ve 13’te şampiyon olmuştur. Amerikan beysbol tarihini bilenler on senede 3 şampiyonluğun ne anlama geldiğini ve ne kadar güç olduğunu anlarlar. Halbuki bizde büyüklerden birisinin on senede 3 defa şampiyon olması vakai adiyedendir. John Henry son olarak 2010’da Liverpool’u satın almıştır. Bu sene Liverpool’un başarısında benzer istatistiki yöntemlerin kullanıldığı söylenmektedir. Biz söylentileri bir kenara koyarak başka sayısal gerçeklere bakalım.
UEFA 6. kulüp lisanslama “benchmarking” raporunu yeni yayımladı. Bu raporda Türkiye açısından ilginç rakamlar var. Rapora göre, Avrupa kulüplerinin toplam geliri 42 milyar TL, kulüpler bunun 28 milyarını oyunculara ve teknik adamlara veriyorlar. 200’den fazla kulüp her 10 Avro gelirden 12 Avro’sunu harcıyor, yani eksideler. Gelirin sadece yüzde 10’u yetenek gelişiminin transferi sonucu elde ediliyor. Türkiye’ye gelince: Süper Lig (SL) stadyuma gelen ortalama seyirci sayısında 12’inci.
Türkiye
oyuncu transferi için 765 milyon TL harcayarak 10. sırada yer alıyor. Yani iddia edildiği gibi izlenen ve müthiş transferlerin yapıldığı bir ligimiz yok. En önemlisi Türkiye SL kulüpleri gelirlerini son 5 yılda ortalama yüzde 118 artırarak 93 milyon TL’ye çıkmışlar bu da onları Avrupa’da 7. yapıyor. Ama transfer harcamalarında ise gelirlerinin yüzde 74’ünü harcayarak 13.’ler. Unutmayalım oran ne kadar yüksek ise o kadar kötü.
Bu SL kulüplerinin iyi para kazandıklarını, paranın önemli bir kısmını (yüzde 74) transfere harcadıklarını gösteriyor. Özellikle üç büyüklere baktığımızda hepsi eksideler. Peki, Avrupa’nın yedinci bu büyük futbol ekonomisi ne üretiyor. Sonuç ne? Milli takımımız Avrupa’da 22. sırada. Kulüp takımlarımızdan en iyisi Galatasaray 36’ıncı. Üstünde 11 ülkeden 35 takım var. Ülkemizin ürettiği Arda Turan ve Gökdeniz Karadeniz’den başka tek bir futbolcumuz dahi yok bizi toplam gelirde geçen 6 ülkenin liglerinde. Teknik direktör mü? Şaka yapıyorsunuz herhalde. Tayfun Korkut’u ben ülkemin ürettiği bir teknik adam olarak saymıyorum
Olaya bir iş olarak bakarsak, yukarıdaki duruma göre Süper Ligimiz bir yerlerden para buluyor. Ama ürettiği malın pazar payı son derece kötü durumda. Yukarıdaki sıralamalar onu gösteriyor. İşimizin ürettiği insanlar ihraç edilemiyor. İşi devam ettirebilmek için sürekli ve artan biçimde ithal ediyoruz. Kalite mi dediniz? Vallahi işimizin en iyi ürünü olduğu iddia edilen Galatasaray-Fenerbahçe derbisini bizden başka kimse yayımlamıyor. Ve de biz SL’in marka değerinden bahis edebiliyoruz. Petrol zengini Arap zenginlerinden ne farkımız var. En azından onların insan kaynağı kısıtlı. Bizde yaş ortalaması 30 olan bir nüfus ve başka rakip işlerin (Almanya vb.) elinde parlayan yetenekli genler var. Ülkemiz futbolu çok kötü yönetiliyor. En zengin 20 kulüp arasında G.Saray ve F.Bahçe var diye övünüyoruz. Rakamsal sonuçlara bakarak aslında hepimiz utanmalıyız. Rakamlar doğruyu söyler.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları