‘Sana yapılmasını istemediğin şeyi alkışlamayacaksın!’ İşte aynen böyle düşündüm Galatasaray-Hertha Berlin maçını, yarım yamalak izlerken. Evet! Televizyondan ‘yarım yamalak’ izleyebildim Türkiye için büyük önem taşıyan bu maçı, çünkü aynı anda Efes Pilsen’in Partizan maçına da bakmaya çalışıyordum... Hımm! Doğrusunu isterseniz, yanlış yapmışım. Ne birinden tat alabildim ne de diğerinden. Ne Galatasaray’ın penaltı pozisyonunu görebildim, ne de Efes maçının kırılma anlarını...

Neyse! Konumuz bu değil. Ben, Berlin’de oynanan futbol maçının bazı bölümlerini izlerken, tribün görüntüleri geldi ekrana. Kendimi bir Almanın yerine koydum. Ve.. bozuldum... Benim ülkemde yaşayan, benim ekmeğimi yiyen birileri, benim şehrimde tribünleri doldurup karşı takıma tezahürat yapsa ne düşüneceksem onu düşündüm o anda. Dedim ki içimden: “Tamam beyler! Türk asıllısınız. Ülkenizi seviyorsunuz ama bu işler bu kadar da açıkça yapılmaz ki. Sevinin ama Alman takımını ıslıklamayın. Coşun ama içinizden coşun...”

Kimse kızmasın! Doğrusu budur... Gelin empati kuralım Almanlarla. Yani kendimizi karşı tarafın yerine koyalım. Bir an için Berlin Stadı’nda bir Alman olalım. Ya da tabloyu tersine çevirip bakalım. Örneğin, İstanbul’da Galatasaray ile Panathinaikos oynuyor olsun ve 45 bin İstanbul’da yaşayan Rum tribünleri doldurmuş olsun. (Korkmayın sayın Bakan! Yalnızca 3 bin yerleşik Rum kalmış Türkiye’de.) Bizim Rum vatandaşlarımızı, ellerinde Yunan bayrakları, maç boyunca ‘Ellas, Ellas’ (Yunanistan, Yunanistan) diye bağırırken düşleyin. Bozulmaz mıydınız onlara? Tribünlerde Panathinaikos’u destekleyen ezeli rakibi Olimpiakos taraftarı İstanbullu vatandaşları görseniz (ve bunların bazılarının Galatasaraylı olduklarını bilseniz) “vay keratalar, sizi yalnızca Türk karşıtlığı mı birleştirebiliyor” diye için için söylenmez miydiniz? Bizimkilerin Almanya’da yaptıkları ‘tribün şov’ u bu tablodan farklı mı sizce? Türk bayrakları, ‘Türkiye, Türkiye’ sesleri, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon formalarıyla Galatasaray’ı destekleyen Berlinli Türkler... Bizimkisi mide de Almanınki işkembe mi? Bozulmuşlardır elbette...

Yine maçlara dönelim. Efes - Partizan karşılaşmasında durum belli olduktan sonra, futbol maçının son anlarını izleyebildim. Ve cinayetleri gördüm: Hakem (bence) Hertha Berlin’in iki penaltısını yedi... Yine bence, iyi oldu ama en azından bunu kabullenme ‘delikanlılığını’ göstermeliydik. Haklarımızı bağıra çağıra savunmayı iş edinen maç anlatıcıları bu pozisyonlar konusunda iki kelime etseler ‘şık’ olurdu...

Yineliyorum: Sana yapılmasını istemediğin şeyi ‘başkasına yapma’ diyemiyorum ama en azından bu kadar açıkça yapma. Ve alkışlama!.

e-posta:info6basketdergisi.com