Reyiz ve rövaşata

21 Ocak 2024 Pazar

Reyiz’in danışmanları uyudu bu sefer.

68 gün sonraki seçimi unutmaları affedilir bir şey değil.

Astronotumuzun eline bir kâğıt yazıp tutuşturmayı akıl edemediler.

Onu Atatürk’ün yüz yıllık sözüne muhtaç etmekle kalmadılar, kâinatta sonsuza dek yankılanacak “Türkiye Yüzyılı” müjdesini heba ettiler.

Peki ya “emekliler yılı” nasıl unutulur?

Astronotumuzun kendisi bizzat bir emekli. Hem de kumpas iftirasından hapis yatmış albay emeklisi...

“Dünya lideri”miz de muvazzaf olsa da bizzat “bir emekli”... Onun selamıyla dünya emeklilerini uzaydan selamlasa, muhabbet ve hürmetini iletse fena mı olurdu?

Yazık oldu... Yerli ve milli emeklilerimiz, açlık sınırı altındaki maaşlarının son tesellisini de kaçırmış oldular.

***

Her şerde bir hayır denir. Bu kez bin hayır.

Reyiz’in Atatürk lafzını ıskalama versiyonlu ifadesiyle (Atatürk’ün) “banisi olduğu Cumhuriyet”in ordusundan emekli albay Alper Gezeravcı, uzayda danışmanları gafil avladı:

“Yüce Ata’mızın dahiyâne sözüyle, istikbalin göklerde” olduğununu dünya âleme ilan etti!

Evet Atatürk, kitaplarda durduğu gibi durmuyor.

Suudi Arabistan’da engellenmek istendi; “Yurtta sulh cihanda sulh” özdeyişi, yedi düvele ilan edildi!

***

Atatürk’e ve kurduğu Cumhuriyete adliye koridorlarında bile lanet okunduğu ve Cumhuriyet savcılarının gık çıkarmadığı bir dönemde, onun ordusunda yetişmiş bir emekli albay çıkıyor, en beklenmedik zamanda, uzayda Atatürk’ü tarihe yeniden yazıyor.

***

Danışman deyip geçemeyiz. Liderler gibi ülkelerin yazgısını da onlar belirliyor.

Yıl 2018. Haziran ve ayının 18’i.

Reyiz ardında koruma mangalarıyla, Samsun’a çıkıyor. Sahne ve kürsü kurulmuş, yanlarda her zamanki gibi nutuk okuma ekranları.

Hedefi de isteği de açık ve net. Oy vereceksiniz.

Niçin?

“Eski Türkiye’nin tabutuna son çiviyi çakmak için”.

Tabuta son çiviyi çakmak!..

Çarmıh kadar, çarmıha gerilmiş Hz. İsa kadar dehşetengiz bir hedef.

Çar, Farsça “char” yani “dört”ün bozulmuş hali.

Mıh ise bildiğimiz “mıh”, yani “çivi”.

Tabutuna son çivi deyimi de öyle.

Sözcükler Türkçe ama o deyim yerli ve milli değil. Hatta dini de değil. Çünkü İslam dini tabutsuz veya tabutun kapağı açık gömülmeyi emrediyor.

Naaş bir an önce toprakla buluşsun, topraktan geldik toprağa gideceğiz buyruğu gerçekleşsin diye.

İmam hatipli AKP Reyiz’i bunu elbette bilir. Ama danışmanlar öyle yazmış, Çaresiz ekrana yazılan sözleri tekrarlayacak. Yoksa akış bozulacak.

***

En son önceki gün aynı sahne yine tekrarlandı.

“Özgür efendi, iradesini ve ipini terör örgütlerinin temsilcilerine teslim ettiği için” dedi...

“Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu partinin tabutuna son çiviyi çakacak!” dedi.

Bu kez, yaptığı çağrı veya uyarı falan değil, bir tür temenni.

Futbol deyimi ile rövaşata!..

Geçenlerde futbol yaşamının yirmi yıl kadar sürdüğünü söylemişti. Yirmi yıl futbol hayatı. Yirmi yılı aşkın iktidarda siyaset yaşamı.

Evet, ömür dediğiniz nedir ki göz açıp payıncaya kadar bakmışsın 70 olmuşsun.

Ben oldum da biliyorum.

Tayyip Bey de önümüzdeki ayın 26’sında 70. yaşını kutlayacak. Allah uzun ömürler versin.

Çok şükür, “Keşke doğmasaydın!” demek veya “İyiki doğdun Tayyiiip!!” dememek suç değil. Yargıtay kararlarına göre değil. O kadar da hukuksuz bir ülke değiliz.

Nitekim geçen mayısta halkımızın yüzde 48’i sandıkta öyle dedi. Hiç kimsenin başına bir şey gelmedi. Yani inşallah gelmedi.

***

Yirmi yıllık futbol kariyerinden söz edip de “tabuta son çivi” derken ister istemez, klavyeye “Tabutta Son Rövaşata” filmi gelip takılıyor.

Rövaşata bir futbolcuyu yıldız yapan vuruş tekniği. Dünyanın en iyisi Arjantinli Messi olarak biliniyor. Erdoğan’ın futboldaki rövaşata sicilini bilmiyoruz.

Ama havada ters perende atma tekniğini siyasette çok iyi kullandığını iyi biliyoruz.

Siyasetteki tekniğini de iktidardaki 22 yıllık, siyasetteki benzersiz başarısını da rövaşata tekniğine borçlu olduğunu söyleyebiliriz.

***

Okul yaşamını, futbolu, ekmek parası kazanmayı ve siyaseti birlikte yürütmüş.

Bunun kendi anlatımlarından biliyoruz.

Erbakan Hoca’nın izinden yürüme kararı ile siyasete girdi. Hoca 12 Eylül 1980 darbe yönetimince hapse atılmıştı.

Tayyip Bey’in büyük oğlu da o dönemde doğdu. (23 Nisan 1981). Oğluna Necmettin Bilal adını verdi. Bu sadakat ve vefa ifadesi idi. İstanbul Belediye Başkanlığı’nın yolunu açtı. Ülke koşulları 2001’de değişince siyaseten rövaşata yapma zamanı geldiğine hükmedip Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu. Ertesi yıl iktidar oldu. Partiyi birlikte kurdukları tüm arkadaşlarını rövaşata tekniği ile oyun dışı bıraktı.

Ve artık kendi oyununu çeşitli rövaşatalarla sürdürüyor.

Dileyelim, 31 Mart bir “vaka”ya konu olmaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları