Herkesin maksadı bir, maksudu muhtelif. Demeçlere bakarak neyin kimden sadır olduğuna şaşırmamak elde değil. Bir gün bakıyorsunuz bir haşmetlu, “Yüzde 50+1 katiyen olmaz” diyor. Aynı devletlu, daha önce “Yüzde 50+1 olmazsa olmaz” buyuruyordu. Buyurun buradan yakın!...
Tartışmalar bu minval üzere devam ederken laf düştükçe “AKP anayasa yapamaz. AKP elindeki bu yasadışı imkânları zorlasa da bu sorunların üstesinden gelemez!...” diyorduk. Gerekçe basitti: AKP anayasa kavramının ne olduğundan bile haberdar değildi. Bir yazılı metne anayasa niteliğini kazandıran özellikler nelerdi? AKP karşı karşıya bulunduğu sorunların nedenini bilmiyor, faiz konusunda yaptığı gibi neden ile sonucu birbirine karıştırıyordu. Bu karmaşa içinde yeni anayasa yapamıyordu. Bu defa da öyle olacak. Yaptıkları metin temel hak ve özgürlükleri genişletici ve güven altına alıcı niteliklerden yoksun, dolayısıyla anayasa vasfından ari bir şaşkınlık bildirgesi olarak kalacaktı. Sorunların hiçbiri de çözülmeyecekti. Çözülemezdi de. 2023 genel seçimleri iktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partileri allak bullak etti. Şimdi hepsi biz ne oluyoruz dönemini atlatarak bir an önce ayağa durmaya çalışıyorlar. Bunu da yapamayacaklar. AKP, MHP, İYİ Parti, Saadet, Gelecek, DEVA ve diğer partilerin hiçbiri bugün aradıkları yöntemlerle derde deva olamazlar. Olamazlar, çünkü sorun olarak düzeltmeyi hedefledikleri koşulların nedenleri o üstüne saldırdıkları nedenler değil.
Bir tek CHP gerçek sorunların nedenlerini ve çözümlerini arayarak, gerçek bir değişimi öngörüp, yeni bir yapılanma modeli saptayarak, değişmek için yola çıkmaya kararlı göründüğünden değişim yolunu açabilecek gibi görünüyor. Öyle olur mu, olmaz mı bunu göreceğiz. Yalnız şimdiden yolun açık olduğunu görmek ve gerçek değişim yönünde ilerlemek gerek.
Şimdilik yol açık, yeni başkan kararlı görünüyor.
CHP’de yeni kurultay sürecinde olanlara bir anlam veremedik. Eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Gemiyi güvenli limana götüreceğim” saplantısıyla ne yaptığını ve ne istediğini kimseye doğru dürüst anlatmış değil. Kemal Kılıçdaroğlu olağandışı güçlüklerle dolu bir dönemde hep tartışmalı oylamalardan yenik çıkmıştır. İçinde bulunulan koşullar göz önünde bulundurulduğunda onun başarılı yönlerinin de vurgulanarak tarihe öyle uğurlanması doğru olurdu. Kendisi de bu sonucu kolaylaştırıcı bir tavır alsaydı çok iyi olurdu. Bununla birlikte henüz çok geç değildir. Türkiye’deki iktidar bölgenin ve ülkenin içinde bulunduğu koşullar karşısında iflas etmiştir. Gerçekten değişimin, güvencenin, demokrasinin, sürdürülebilir kalkınmanın önünü açacak bir değişimi topluma önerebilecek olanların olumlu yanıt bulmaları güçlü bir olasılıktır.
Tabii bu yeni dönemin geçmişin doğurduğu soru işaretleriyle dolu olduğunu görmezden gelemeyiz. Acaba değişim politikasının gerekli kıldığı yapılanma modelini layığıyla yerine getirebilecek midir CHP? Yeni modelin ayrılmaz parçası olması gereken liyakat ve gerekli ehliyet yeterince olacak mıdır? Bütün bu hususlar CHP’nin değişim yoluna giderken örnekleriyle yeterince cevaplandırdığı sorular olmalıdır. Bu sorulara getirilecek yanıtlar, yeni model yapılanmanın koşullarının yerine getirilip getirilemeyeceğinin yanıtlarını oluşturacaktır.
2023 seçimlerinde CHP’yi içinden bilenlerin çoğunluğunun, listelerin oluşturulmasında meydana gelen hoşnutsuzluğun örgütü kötü etkileyeceğinden endişe duyduklarına şahit olduk.
“Bu listelerle bu örgüt çalışmaz” diyenler haklı çıktılar. Bu defa aynı duruma düşmemenin çareleri aranmalıdır.
CHP’nin bundan önceki yönetiminin, kabul etmek gerekir ki kafası biraz karışıktı. Mevcut koşullarda biraz da kaçınılmaz görünen bu kafa karışıklığının, üzerine doyurucu ve geniş kapsamlı sorularla bir an önce gidilmesi şartıyla, pek faydadan uzak olmadığı söylenebilirdi.
Oysa öyle yapılamamış, Kemal Bey bunu başaramamıştır. Şimdi yeni yönetimin aynı hataya düşmeyeceğinin güvenceleri bizzat yeni başkan tarafından vurgulanmıştır.
Bu umut verici bir başlangıçtır.
