‘Fiyatlar Allah’tan’

29 Temmuz 2022 Cuma

Arkadaşımız Sefa Uyar’ın fiyatlar konusunda sorduğu soruya Diyanet’in verdiği özensiz yanıtın,“fiyatlar Allah’tan” diye algılanması; fiyatların oluşmasının piyasa şartlarına bırakıldığı yönündeki özensiz yanıtın, İslamın da fiyat mekanizmasının kapitalizme uygun olarak oluştuğu, piyasada dışarıdan müdahale olmaksızın fiyatların oluşmasını sağlayan, gizli elin hocalar tarafından Tanrı’nın eli olarak kabul edildiği, İslamın değerleri ile kapitalizmin değerleri arasında bir koşutluk bulunduğu şeklinde yorumlanmasını, acele verilmiş bir hüküm olarak kabul edip yadırgayamazsınız. 

Olay 21. yüzyılda sorunların çözümünde, fetva kurumuna başvurmak gibi bir davranışın yol açtığı  çarpıklıktan başka bir şey değildir.

Her şeyi ile iflas etmiş, umarsız bir iktidarı, din zırhı arkasında korumak çabasının ürünü olarak sorumlusu olduğu Allahlık fiyatlar karşısında, “Fiyatlar Allah’tandır” yanıtıyla sorumsuzluk kalkanı oluşturma çabasındaki üstünkörü acemiliğin böyle anlaşılmalara yol açmış olmasında şaşacak bir yön yoktur.

***

Diyanet’in bu mezbuhane çabası üzerine sokaktaki vatandaşın, “Meğer din de kapitalizmin zırhından başka bir şey değilmiş” yargısına kapılmış olmasının vebali kimde olacaktır?

Dini, siyasi ve ekonomik çıkarlarına alet edenler genellikle, siyasetçinin siyasi sorumluluğunu ortadan kaldırmak için sorumluluğu Tanrı’nın üstüne yıkma yolunu tutmaktadırlar.

“Fiyatları Allah belirler” fetvası içinde bulunduğumuz büyük ekonomik fiyaskonun A’dan Z’ye sorumlusu olan AKP’yi eyleminin hesabını verme zorunluluğundan kurtarmakla yetinmeyip, fiyatlardan ve ekonomik koşullardan şikâyet eden vatandaşı günahkâr ve hain ilan ederek cezalandırmaya kadar varmasından ve hoşnutsuzların seslerinin yükselmesinin önlenmesini amaçlayan yeni baskı mekanizmalarının devreye girmesinden korkulur.

Öyle ya, fiyatları Allah belirliyorsa, onları eleştirmek onlardan yakınmak Allah’a karşı çıkmak olmuyor mu?

Siyasal İslamın genel tavrı budur. O hep, politikacının eyleminin sorumluluğunu Allah’ın üstüne yıkarak, siyasal sorumluluktan kurtulma yolunu ararken garip bir görüntü de çıkarır ortaya. Böylelikle dünyevi işlerin işine gelenin başarısı kendi üstündeyken işine gelmeyenin başarısızlığı da Allah’ın hesabına kaydedilmektedir. 

Böylelikle iyilik bizim partiden, kötülük Allah’tan diye bir mantık egemen olmaktadır. Bu abes mantığı yani bütün iyiliklerin bizim partiden, bütün kötülüklerin ise Allah’tan geldiğini kabul ettiniz mi, kimseye hesap vermez; her kötülüğe Allah’tan diye boyun eğilmesini sağlarsınız.

Bütün kötülüklerin Allah’tan geldiği, bütün haksızlıkların O’ndan sadır olduğu bir toplum, hukukun gücünün değil, gücün hukukunun egemen olduğu nefret toplumu olmasından daha doğal ne olabilir ki?

***

Böyle bir düzenin din adına sokuşturulmaya çalışılmasına ise kolayca boyun eğilmeyecek, din adına zorla kabul ettirilmek istenen düzene din adına, doğal olarak karşı çıkılacak, iki tarafın da birbirini dinsizlikle suçlayacağı bir kaos ortamı egemen olacaktır.

Kişisel, ailevi, kurumsal, sınıfsal çıkarı için, kendi sorumluluğunu Allah’a yüklemeye çalışan dinbazın dini değil, nefreti egemen kıldığını, o yüzden bu gibilerin sahte din gösterilerinin ardına gizlenmiş, çıkar manevralarını ıskalamamak gerektiğini söyleyenler haklıdırlar.

Verdiği üstünkörü cevap ile fiyatları Allah belirler algısını oluşturan Diyanet’e sormak isteriz:

- Fiyatları Allah belirliyorsa, onları veya onların oluşma koşullarını eleştirmek, onlara karşı çıkmak da, Allah’a karşı çıkmak olarak günah olmuyor mu?

İşte işin bamteli de burada.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları