Sahi ne oldu Kanal İstanbul?

26 Ağustos 2022 Cuma

Bektaşi’ye iki şişe şarap uzatmışlar ve rica etmişler:

- Erenler şunları bir tat da hangisi iyi söyleyiver.

Olur demiş Baba Erenler, şişelerden birini kafaya diker dikmez, ağzına aldığı, yudumu ikrah ile tükürmüş ve öbür şişeyi işaret etmiş:

- O daha iyi...

- Ama onu tatmadın, diyecek olmuşlar, kısa kesmiş:

- Gerek yok... Bundan beteri olmaz!

Son günlerdeki birbirini izleyen kamuoyu yoklamaları da buna benzer oldu. Hepsi bir konuda birleşiyor: AKP’den beteri olmaz. Adaylar arasında “Bir daha kesinlikle oy vermem” sıralamasında Tayyip Erdoğan uzak ara ile birinci oluyor. Nitekim, son yoklamada Erdoğan, yüzde 58 ile “Bir daha kesinlikle oy vermem” sıralamasının en başındaydı. AKP ile liderinin sandık algısının bozulması, demeçlerine de yansır oldu. Kamuoyu yoklamalarında Millet İttifakı’nın üç cumhurbaşkanı adayının da daha ilk turda Erdoğan’ın önüne geçecekleri bir döneme girilmekte olduğu görülüyor.

***

Sandıktaki bu değişim iktidarın söylemlerini de etkilemeye başladı. Artık eskisi gibi yüksekten uçuşlar yok, üzerinde inatla durulan konular ağza alınmaz oldu. Örneğin, “İsteseniz de istemeseniz de mutlaka yapılacak” denen Kanal İstanbul’dan artık kimse söz etmiyor.

Oysa bir zamanlar her akşam Kanal İstanbul’la yatıyor, her sabah Kanal İstanbul’la kalkıyorduk. Bu çılgın projeye karşı çıkan, bilimadamlarının uyarıları, uzmanların görüşleri hiç dikkate alınmıyordu. AKP’nin çılgın projesi, ütopyasıydı Kanal İstanbul.

Aslında çılgın görünen ütopyalar faydalıdır. Toplumsal bütünlüğü, birlik beraberliği, dayanışmayı artırır.

Ütopyaları toplumların niteliklerini belirler. Hani “Bana ütopyanı anlat, sana kim olduğunu söyleyeyim” dense yeridir.

Kanal İstanbul’da öyle bir projeydi.

Talan ve yağma ekonomisinin uygulayıcısı AKP İstanbul’da, artık yağmalanıp talan edilecek yer kalmadığından çıkmaza saplanmış bulunmaktaydı.

Talan ve yağmanın şahlandığı bir dönemde AKP böyle bir umarsızlığa boyun eğemezdi. Sistemin sloganı “Talan ve yağma devam etmeli” idi.

Talan ve yağma devam etmeliydi ama bunları yapacak yer kalmamıştı. AKP bu çıkmazı, talan edilecek ve yağmalanacak yeni alanlar oluşturmak üzere, yeni bir İstanbul yaratarak aşacaktı.

Neresiydi talan ve yağmanın en gözde yeri? Boğaziçi.

O zaman yeni bir Boğaziçi, yani yeni bir talan ve yağma alanı yaratıp oradaki yağmanın oluşturacağı etkinlikler ile ekonomi canlandırılabilirdi.

Hem Kanal İstanbul ile Boğaz’a paralel yeni bir Boğaz yaratılarak, yeni yağma talan alanları oluşturmanın yanı sıra Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin kimilerinin hoşuna gitmeyen hükümleri de ortadan kaldırılmış olurdu.

Bunların geçersiz savlar olduğu, Kanal İstanbul’un Montrö’yü etkileyemeyeceği, yapay Boğaz’ın İstanbul ve çevresi için son derece olumsuz sonuçlar doğuracağı yetkililer tarafından çok söylendi, projenin yapılamazlığı vurgulandı ama dinlenilmedi.

Kanal İstanbul konusunda AKP’nin tutumu kesindi:

- İsteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul yapılacaktır!

***

Tartışmanın kızgın olduğu dönemlerde, Kanada’da uzun yıllar öğretim üyesi olan, artık ülkeye dönmüş bulunan dostum, okul arkadaşım, bilim insanı, Prof. Sander Çalışal bu kanalın olamayacağını kesinlikle söyledi:

- Hesapladık, hafriyat için gerekli olan kaynağı bile bulamazlar. Merak etme bu iş olamaz.

Yıllarca, Kanal İstanbul’u, abesle iştigali bir haslet haline getirmiş olan toplumumuz tartıştı durdu. AKP bir adım bile geri adım atmadı. Kanal İstanbul yapılacaktı.

Son günlerde, abesle iştigal konusunda erbap toplumda, Kanal İstanbul’dan hiç söz edilmemesi üzerine merakımı mucip oldu:

- Sahi ne oldu Kanal İstanbul? 

Birçok konuda özgün görüşleriyle dikkati çeken Bakan Nureddin Nebati o kendine has tatlı üslubuyla açıklasa da öğreniversek. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları