Tek Zekeriya Öz yeter mi?

14 Ağustos 2015 Cuma

Dün değindik. Meslekten ihraç edilmiş, savcılar Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve de ünlü Zekeriya Öz hakkında darbe teşebbüsü suçlamasıyla fezleke düzenlenmiş. Söz konusu olan TCK’nin 312. maddesinde düzenlenmiş olan “Hükümete karşı suç” fiilidir.
Madde şöyledir:
“Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir...”
Dikkatinizi çekmiştir, kanunda “cebir ve şiddet kullanarak” deniyor.
Bu durumda denebilir ki, “her ne kadar sözü geçen kişiler adaleti zulme tebdil eylemişlerse de, olayda cebir şiddet, olmadığına göre, müsnet suç oluşmamıştır.”
Olaya biraz daha yakından bakınca pek de öyle olmadığı görülecektir. Her şeyden önce, bu cebir şiddetin herhangi bir cebir şiddet olması yetmez. Yani üç kişinin ekmek bıçaklarını alarak, bir araya gelip T.C. Hükümeti’ni veya TBMM’yi kısmen veya tamamen engellemesi veya anayasayı ihlal etmesi, mümkün değildir.

***

Üçünü de bir arada ele aldığımız TCK. 309-311 ve 312. maddelerdeki (zaten eski TCK’de tek 146. maddede toplanmıştı) suçun oluşması için, “elverişli vasıtalar”ın, yani bir iktidarı devirmeye elverişli araçların olması gerekir.
Konuyu olayımıza indirgediğimiz zaman da, bu cebir şiddetin illa toptüfek, tank-uçak, zırhlı birlik, kolordu ordu olması da gerekmez. Devletin erki’ni, bir şekilde eline geçiren bir kişi ya da güç, bunu kullanarak da yasamayı ya da hükümeti engellemek ya da anayasayı ihlal etmek fiilini gerçekleştirebilir. Doktrinde buna “manevi cebir unsuru” deniyor.
Sevgili okurlarım, bu sütunda çokça sözünü ettiğim sivil darbe gerçeğini anlatırken, manevi cebir kavramını da birçok defa dile getirdim.
Ne var ki, sivil darbeciler ve yandaşları bu kavramları işlerine gelmediğinden kabul etmemekte direndiler ve kestirip attılar:
- Olmaz öyle şey!
Oysa şimdi Zekeriya Öz, bu olgunun canlı örneği olarak duruyor karşımızda ve böyle bir olayın gerçekleşebileceği de belli oluyor.

***

Yalnız burada şöyle bir soru çıkıyor ortaya:
- TCK’nin 309-311 ve 312. maddelerindeki suçların herhangi birini veya tümünü işlemeye, yalnızca bir tek veya birkaç savcının gücü yeter mi?
Yoksa bunun için çok daha kök salmış bir örgütlenmenin oluşması mı gereklidir?
Yani Zekeriyla Öz ve diğerlerini, suça azmettiren, onları yetkilerle donatan, hukuku çiğnediklerinde sırtlarını sıvazlayan, başka bir deyişle, devletin güçlerini kullanma olanağını sağlayan, başka suç ortakları da gerekmez mi?
Şimdi onları ortaya çıkarmadan bu savcılara yoğunlaşmak, olayın tümünün ortaya çıkmasını engellemeyecek midir?
Dün, Zekeriya Öz’ün suç ortakları ve azmettiricilerinin nerede olduğunu soruyorduk.
Bunları ortaya çıkarmak, yalnız etik bir yükümlülük değil, ama aynı zamanda hukuki bir zorunluluktur. Yoksa 312. maddedeki suçun oluşması için tek başına Zekeriya Öz’ün gücü yetmez.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları