Futbol Federasyonu’nun mali genel kuruluna ‘beyefendi’ krizi damgasını vurdu.
Beyfendi kim mi?
Sanıyorum Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Futbol dünyası, 2007 yılındaki seçimden bu yana Başbakan üzerinden topa girmeyi seviyor.
“Beyfendi şöyle istedi, beyfendi böyle istedi” diyen herkes bir köşe başını tutmuş. Kimi TV’lere çöreklenmiş,kimi federasyon yönetimlerine bağdaş kurmuş. İlk zamanlar iyiydi, tüm olumlu gelişmeler Başbakan’a mal ediliyor, bu gelişmeler ballandıra ballandıra hikâye ediliyordu. Ne var ki artık başarısızlıklar ve krizler de Erdoğan’ın hanesine yazılıyor .
Örnek mi?
İşte şike krizi. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Yani iki taraftan biri mutlaka üzülüyor, küsüyor.
Neyse! Gündemimiz bu değil. “Vefasızlığı” konu edeceğiz.
Anımsarsınız, geçenlerde Riva Hasan Doğan Tesisleri Başbakan tarafından hizmete açıldı. Gerçekten müthiş bir yatırım ulusal takımlar için.
Törene de futbolun aşağı yukarı tüm bileşenleri çağrıldı. Eski futbolcular, antrenörler, yöneticiler, ‘akraba-i taallukat’ kimi ararsanız vardı.
İki kişi hariç. Biri Kemal Ulusu, öteki Haluk Ulusoy. Galiba soyadlarındaki “Ulu” ifadesi nedeni ile çağrılmadılar!
İşin esprisi bir yana; Kemal Ulusu, 3. ligi kuran efsane TFF başkanlarından. Yine Haluk Ulusoy, ulusal takımı dünya 3’üncüsü yapan unutulmaz başkan. İkisinin de futbola hizmetleri yadsınamaz. Ama bu ikili yoktu Riva’da. Kemal Abi ile konuştum: “Arifçiğim cuma günkü açılış için davetiyemi aynı gün öğle saatlerinde postaya vermişler, telefonum da yok herhalde kendilerinde” dedi. Oysa Kemal Ulusu’nun telefonu herkeste vardır.
Ardından Haluk Ulusoy’la konuştum. Gergindi, ona gecikmeli davetiye bile gitmemiş. “Allah’a havale ediyorum” dedi. Unutulmuş mudur bu ikili?
Sanmam. Ama büyük bir vefasızlık örneğidir bu durum. Ve buradan sayın Yıldırım Demirören’e bir not: O koltuklar geçici, keza makamlar da, unutmayın ki siz başkanlığı bıraktığınızda, bir sonraki başkan sizi unutursa içiniz cız eder...
O yüzden en iyisi gelin, Ulusu ve Ulusoy’u telefonla arayıp bu vefasızlığı silin...