Arif Kızılyalın

Dönüşlerin takımı

22 Ekim 2015 Perşembe

Gönünen o ki Galatasaray, golü yemeden maça başlamıyor. Son dönemdeki tüm önemli yengiler, bu senaryo üzerine kurulu. Golü kalelerinde görüyorlar, sonra işi onur meselesi yapıp maçı çeviriyorlar.
Gerçi Benfica önünde işi biraz abarttılar. Teknik direktör Yılmaz Vural’ın deyişiyle, “Taburedeki tozu almadan golü yediler...” Ama hemen kontrolü ele alıp önce maçı, sonra skoru dengeleyip belki de yeniden umutları yeşerten galibiyete isimlerini yazdırdılar.
Dünün kuşkusuz ki krtik ismi Lucas Podolski’ydi. G.Saray’a ilk geldiği günlerde, “Topun kulağına vurur golü atar” demiştik. Öyle de yaptı; Chedjou’nun müthiş pasına sadece tek vuruş yapabilirdi, yaptı, meşin yuvarlağı Cesar’ın bacakları arasından ağlara bıraktı.
Maçı 1-1’e getiren golde de Alman yıldızın payı vardı. Savunmanın dengesini bozmasa penaltıya dönüşen top Bilal’in önünde kalmazdı. Üstelik Podolski, takımın diğer ve ‘asıl’ yıldızı Sneijder’le de müthiş bir ikili olmuş durumda. Birbirlerinin dilinden anlıyorlar, ilk yarıda Hollandalının Almana, Almanın da Hollandalıya ‘buyur at’ dediği 2 pozisyon var; gol olmadı ama gol kadar görsel keyif verdi.
Skorun 2-1 olduğuna bakmayın... Eğe biraz şanslı olsalardı 3-1 ya da 4-1 de bitebilirdi. Sneijder’in direkte patlayan şutu, yine Hollandalının kaleci taraından çelinen vuruşu, Podolski’nin füze denemeleri farkı açabilirdi.
Evet, son düdük belki de son dönemlerde G.Saray için çalan en kıymetli sirendi. Çünkü Sarı - Kırmızılılar, 9-10 maç sonra ilk kez kazanıyordu Şampiyonlar Ligi’nde. Elbette Astana deplasmanındaki son dakika golü olmasa şu an çok farklı hesapların içinde olacaklardı ama yine de ilk 3 maç 4 puan, hiç de fena değil.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları