\n\n\n

İskoç yazar Stevenson’un filmlere de konu olan ünlü bir romanı vardır; ‘Dr. Jekyll - Mr. Hyde’ diye. Kişilik bölünmesi üzerine bir roman olan eserde, Victoria devri İngilteresi’nde, Londralı bir avukatın eski dostu, nazik bir insan saygın hekim Dr. Henry Jekyll’in zaman zaman şehvet düşkünü bir canavara yani Mr. Edward Hyde’a dönüşmesi olayının gözlemlemesi anlatılmaktadır.

G.Saray-Sivas maçında Engin Baytar’ı izlerken bu klasiği anımsadım. Engin, dünkü maçın tartışmasız ‘kahramanı’ydı. Melo’suz Sarı - Kırmızılı takımın orta alanını derleyip toplamakla kalmayıp, arkadaşlarına gol pozisyonları üretiyor, toplu ve topsuz koşuları ile Sivas defansının dengesini bozuyordu. Devre biterken de hafif faul kokan bir pozisyonda fırsatçılığının ödülünü attığı golle aldı.

Maçın 2. bölümünde de tek kişilik ordu gibiydi Engin; Spor Yazarları tribünündeki çoğunluk ‘methiyeler’ düzmeye başlarken olmayan pozisyonda gitti rakip kaleci Borjan’la takıştı, itilip kakıldı, karşılık verip ‘kafa atma’ girişiminde bulundu ve kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Yani, 81 dakika boyunca ‘Dr.Jekyll’ı oynarken, 1 dakikada Mr. Hyde’a dönüştü. G.Birliği, E.Şehir ve Trabzon’dan sonra Fatih Terim’le birlikte kötü huylarından vazgeçer diyorduk ama ‘Eski Tas, eski Engin’miş.

Umarım bu karttan ders alır; çünkü Terim’in ona bir şans daha vereceğini düşünüyorum. Ama Engin o şanstan kendine ders çıkarır mı onu bilemem! Maça gelirsek; Melo’suz G.Saray’da yazar Stevenson’un dediği gibi ‘bölünmüş kişilik’ Engin başroldeydi, oynadı, oynattı takımını. Biraz Elmander, biraz da Hakan Balta ön plana çıktı.

Selçuk, Ujfalusi, Eboue idare etti, Baros eski günlerine dönme çabası içinde olduğunu kanıtlarcasına koştu, Kazım sınıfta kaldı; ama G.Saray’ın adı Sivas’a yetiyor, Engin’den sonra Baros’un yaptırdığı penaltıyı atması galibiyeti perçinliyordu ki, son 2 haftanın en iyilerinden Semih’in acemice hatası Erman’la 2-1’i getirdi ve maç yeniden başladı.

Hele bir de Engin atıldıktan sonra Sivas yüklendi de yüklendi, Elmander’in de kontrolsüz hareket sonucu devre dışı kalması, uzatmalarda Sarı - Kırmızılılar’a soğuk terler döktürdüyse de deneyim farkı ile 3 puan Aslantepe’de kaldı.

Sonuçta kazanan haklıdır; hele 9 kişiysen...

Hakem Bülent Yıldırım’a değinecek olursak; Baros’un penaltısı doğru karar. O pozisyondan önce Çek futbolcuya yapılan bir hareket daha var, temas yapılmışsa, beyaz nokta kaçınılmaz, ama yoksa Yıldırım haklı. Keza Semih-Pedriel kapışmasında G.Saraylı genç stoperin rakibinin ayağına basar gibi yapması da penaltıya dönüşebilirdi, hakem ‘devam’ dedi. Kırmızıların ilki Yıldırım’ın kararı değil, 3 yıl önceki Sivas-G.Saray maçında başrol oynayıp Ümit’i attıran Erdinç Sezertam’ın bayrağı kartı getirdi. O pozisyonda aldığı darbe ile yere düşse penaltı kazanacak olan Engin toparlanıp kaleciye kafa atıyor mu göremedim. Kafa girişimi var, zaten kafa atsa Borjan hastanelik olurdu. Ama o hareket bile kırmızılık. Yine Elmander’in rakibin topuğuna basışı tartışılır ne var ki hakem pozisyona yakın. Anlaşılan o ki profesyoneller kontrolsüz işler yapmayacak.