Stresin, itişin, kakışın, kaosun, bolca da itirazın ön plana çıktığı bir derbi izledik. Daha çok isteyen, günün koşullarını da avantaja çeviren ve en önemlisi bu tip finallere alışkın olan taraf Galatasaray, kazanıp şampiyonluk yarışında direksiyona otururken Beşiktaş zirveden uzaklaştı... Gerçekten ilginç bir derbiydi. Örneğin maçın yazgısını belirleyen iki golün ‘taç atışı’ başlangıçlı olması ve bu taçlardan birinin de çözülemeyişi sanırım sezona damgasını vuracak. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, koca bir yılın bir 90 dakikaya sıkışması sonucu belirleyen faktördü. Maçın ağırlığı teknik direktörlerin ilk 11 ve oyun anlayışını etkileyince Galatasaray daha maç başlamadan bir adım öne çıktı. Çünkü Beşiktaş, oyuncu tercihleri ile kendisini potaya sokan son 6-7 haftaki baskılı futbolunu bırakmış, bunu da Necip tercihi ile rakibine hissettirmişti. Gerçi Galatasaray da öyle ahım şahım baskılı bir oyun oynamadı ama akıllıca mücadele ettiler; rakibin Ljajic-Burak planını çözdüler ve ayrıntılarda çabuk düşünüp maçı kazanan taraf oldular. Sözün özü futbol değil; akıl, konsantrasyon ve mücadele belirledi dünkü maçın sonucunu. Bir de 50 bini aşkın seyirci kayda geçmeli dünkü derbide. Sanki otomatik şanzıman gibiydiler, takım durmaya niyetlendiğinde oyuncuları hızlandırdılar. Goller de bu hızlı oyun sonucu geldi zaten. Tartışmalı bir taçla gelen ilk golde Diagne, Feghouli, Fernando ve son vuruşunu yapan Onyekuru’nun çabuk oynama arzusu ön plana çıktı. İkinci gol de ne gariptir yine taçtan ve yine hızlı oynama düşüncesinden gelecekti. Bu kez topu elle oyuna sokan Mariano, aktarma görevini üstlenen Diagne, Beşiktaş defansını ustaca bir bel hareketi ile geçip golü atan da Fernando oldu. 2-0 Galatasaray’a “ben bu maçı kazandım” özgüveni getirecek, Beşiktaş’ı da ilk bölümdeki oyun disiplininden koparacaktı. Eğer skor dengede gitse, Ljajic’in rakip savunmanın arkasına atacağı paslara Burak hareketlenebilse maç böyle bitmeyebilirdi, ama bir gerçek var ki Beşiktaş kafaca iyi hazırlanmamıştı! İki golün ardından Galatasaray tamamen orta alanı kalabalık tutup ani ataklarla “olursa olur” türü 3. golü aradı, Beşiktaş ise risk içeren oyuncu değişiklikleriyle maça tutunmak istedi. Ancak Siyah-Beyazlıların tempo artırdığı bu bölümde Muslera ve Marcao-Luyindama devleşecekti. Hakeme gelince, Bülent Yıldırım, futbol dilindeki ‘takdir’ haklarını Galatasaray’dan yana kullandı. Özellikle kartlar konusunda dengeyi bulamadı. Maçın kilidini çözen ilk taç atışı ise sanırım sezon sonuna kadar konuşulur. Ama hem bu taçta, hem 2. goldeki taçta olası hakem hatası kadar Beşiktaşlı oyuncuların oyundan kopması da unutulmamalı.