Arif Kızılyalın

Yaşasın Cumhuriyet!

31 Ekim 2022 Pazartesi

“Mütarekenin kara günlerinde silahlarımız ellerimizden alınmış, memleketimizin en can alacak noktaları düşmanların işgal pençeleri altında kalmıştı.

Bu modern Ergenekon’dan nasıl çıkacağımızı üzüntü ve endişeyle düşünürken memleketin bağrından fışkıran kuvvetli bir ses duyuldu:

- Kalk kurtulacaksın!

Bu munis (cana yakın) ses Türkün kendi sesi idi, çünkü onu haykıran Türkün bir büyük oğlu idi:

Mustafa Kemal...”

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının 10. yılında (29 Ekim 1933), Atatürk’ün fikir ve eylem arkadaşı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi, Cumhuriyet’teki başmakale köşesinde böyle yazmış.

Evet, Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün en büyük mucizesidir, tarihe atılan imzadır, Aydınlanma devrimidir, baskıcı rejime karşı direniştir, emperyalizmin acımasız çarklarına sokulan keskin kılıçtır.

Kadınların, çocukların, kimsesizlerin onurlu başkaldırışıdır aynı zamanda. Çünkü Cumhuriyet, ulu önderin ifadesiyle, “kimsesizlerin kimsesidir...”

99. yılını geride bıraktı görkemli Cumhuriyetimiz geçen cumartesi, 100. yaşına ilk adımlarını attı.

Ve Cumhuriyet gazetesi, hem 29 Ekim hem 30 Ekim sayıları ile Türk basın tarihine not düştü; “Bayram böyle ölümsüzleştirilir ancak” diyordu eski devlet bakanlarımızdan biri, gazeteyi okuyup duygularını bizlerle paylaşırken...

Gerçekten de cuma ve cumartesi günleri gazete genelinde, “seferberlik” vardı. 36 sayfalık bayram gazetesinin, 29 Ekim’e yaraşır biçimde çıkması için tüm servisler, tüm temsilcilikler ve elbette yazıişleri gecesini gündüzüne kattı. Her yazı birbirinden değerliydi. Gazetemizin imtiyaz sahibi Alev Coşkun’un “Yakın Tarihten Yansımalar” köşesindeki, Cumhuriyetin ilan ediliş öyküsü ise 26-27-28-29 Ekim’de yaşanan olayları su yüzüne çıkaran nitelikte bir inceleme olarak kayıtlara geçti.

***

29 Ekim haftasının üzücü noktası ise iktidarın ısrarla Atatürkçü, Cumhuriyetçi kesimin sinir uçlarına dokunma hamleleriydi.

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın, Türkçe üzerinden hem de 29 Ekim sürecinde Atatürk Devrimleri’ni hedef alışı, daha doğrusu partisinden bu skandala ses seda çıkmayışı dikkatlerden kaçmadı. Eskiler der ki, “sükût ikrardan gelir”. Demek ki AKP’nin ana kademesi aslında Ünal gibi düşünüyor. Durum böyle olunca konu diğer siyasi partilerin gruplarında masaya yatırıldı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener, Ünal’ı, “SADAT kafası ve tarihi saptırmak” ifadeleriyle eleştirdi. Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli ise Ünal’ı grup toplantısında, “Cumhuriyet antitez değildir” diyerek eleştirdi ama Cumhuriyet rejimi ile mesafeli olan iktidar partisi AKP’ye verdiği desteği sürdürdü. Bahçeli’nin bu tavrını en iyi yorumlayan gazeteci ise Ege Temsilcimiz Tuncay Mollaveisoğlu’ydu. “Bu ne yaman çelişki” manşetiyle okurlarımızın karşısına çıkan Mollaveisoğlu, Bahçeli’nin AKP’yi iktidarda tutma çabasının perde arkasını yazdı.

***

Gerçekten de konu üzücü. 29 Ekim günü, “vasat” bir demeçle Cumhuriyetle meselesi olmadığını söyleyip geri adım atsa da Ünal gibi “kıdemli” bir siyasetçi, “bilmeden” konuşmamalı. Örneğin, Arapça alfabeyle Türk toplumunun, Uygur Devleti döneminde “Satır altı Kuran tercümesi” ile tanıştığını, edebiyat fakültelerinin kantinindeki öğrenciler dahi bilir. Ama gelgelelim, Ünal ve danışman ekibi bilmiyor, bilmeden “Arapça” güzellemesi yapınca da çamura batıyor!

29 Ekim haftasındaki Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı Ünal’la da sınırlı değil. Örneğin, dışişleri bakanından daha fazla yurtdışı seyahate çıkan Prof.Dr. Ali Erbaş yönetimindeki Diyanet İşleri, 28 Ekim Cuma günkü hutbede, Atatürk’ü yine anmadı. Cumhuriyet sözcüğü ise hutbenin yanından geçmedi. Sefa Uyar’ın dikkatinden kaçmayan iki ayrıntı, Türkiye’nin nasıl yönetilmek istendiğinin kanıtı aslında. Geride kalan haftanın iki önemli gelişmesi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurduğu, sosyal konut-arsa-işyeri projesi ile elektrikli otomobil TOGG’un tam da Cumhuriyet Bayramı günü tanıtım töreniydi. Aslında ikisinin de arkasında “seçim hesabı” olmasa değişik projeler. Ne var ki, siz şimdi 8 milyon kişiden kayıt ücreti alıp, sadece 250, bilemediniz 300 bin kişinin bu haktan yararlanacağını düşünüyorsanız konu “seçim kokan” hareketler sınıfına girer. Yine elektrikli araç TOGG tanıtımını, siyasi partinin kongresine çevirmek de tam bir AKP taktiği! Ayrıca TOGG’un 5’li konsorsiyumca açıklanan tahmini 50 bin dolarlık satış fiyatını da söylememek bazı gerçekleri saklamaktır. 

Bu arada, 50 bin dolar yani 1 milyona yakın paraya bu arabaları kim alacak diye de merak ettim; Erdoğan ve AKP kurmayları sıradaymış!

Yeniden görüşmek dileğiyle...


ÜZÜNTÜMÜZ ÇOK BÜYÜK

Cumhuriyet çınarıydı, yılmaz bir Atatürkçüydü, bilim insanıydı. Bu değerler için sonuna kadar mücadele edip bedel ödedi. Hatta kanser denen illet Ergenekon kumpası sonucu girdiği tutukevinde ilerledi. Prof. Dr. Erol Manisalı’yı kaybedişimizin tarifi yok. Gerçi, sadece bedeni aramızdan ayrıldı, görüşleri hep yaşayacak... Ama ülkemiz ve gazetemiz için yeri dolmayacak bir kayıp. Işıklar içinde uyu Erol Ağabey.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları