Arif Kızılyalın

Zoru seviyoruz

07 Eylül 2015 Pazartesi

Şair,
“Ya tamam ya devam de
Ben gerçeği bileyim
Eğer hiç ümit yoksa
Ben yoluma gideyim!”
dörtlüğünü kaleme alırken, 2016 Avrupa Şampiyonası grup elemelerinde ‘ite kaka’ yoluna devam eden A Milli Futbol Takımımızı mı kast etti bilinmez, gerçekten dünkü Hollanda sınavı, 80 milyonluk koca bir ülke için, ‘son trenin, son vagonu’ydu.. Ve biz o vagona attık kendimizi...
Gerçekten Fatih Hoca’nın dediği gibi, “Zoru” seviyoruz. Yumurta kapıya dayanınca aklımız başımıza geliyor, kolayca kalifiye olmak varken, dar kapıdan çıkıyoruz final koridoruna. Düşünün, grupta ne kadar garip takım varsa puan ver, sonra dünya devi Hollanda’yı devir, umudunu kalan maçlara taşı. Batılıların “Türk işi” dedikleri bu olsa gerek. İşin şakası bir yana keyifli bir 90 dakikaydı. Ve Milli Takım uzun bir aradan sonra ilk kez kapalı gişe oynuyordu. Formalar kırmızı, bayraklar kırmızı, gözler heyecandan kıpkırmızı...
Galiba Anadolu daha çok sahipleniyor milli takıma... Eh, 12. adam böyle olunca sahadakiler de işin ciddiyetinin farkına varıyorlar. Öyle bir başladılar ki maça top göstermediler ilk bölümde Portakallara. Zaten, Hollanda ilk doğru dürüst hücuma çıktığında topu kalesinde gördü. Dünyanın en iyi kontra oynayan takımına karşı atakla da gol atmak futbolun cilvesi olsa gerek.
Akıllı oynadık dün. Gelmedik, maç öncesi Mehter Marşı’nın gazı ile milliyetçi söylemlere. Öyle olsa zaten bu kötü Hollanda bile keserdi faturayı, artık dünya futbolunda ‘paldır küldür oyun’ yok...
Gollere gelince; her ne kadar Cillessen’in üzerinden ağlara giden topta Oğuzhan’ın imzası varsa da, ara pası atan Arda da golün yaratıcısıydı. Aynı Arda, Hollanda’nın ‘toparlanır mıyım’ dediği dakikalarda acemi Blind’den kaptığı topu ağlara bırakarak maçı koparan isim oldu. Maç eksiği bulunan bir futbolcunun büyük ölçekli bir maçı neredeyse tek başına çevirmesi ilginç, galiba Barcelona boşuna basmamış 41 milyon Avro’yu...
2-0 sonrası doğal olarak alanı savunan biz, hücumda gözüken onlardı. Bu arada bildik savunma hataları başladıysa da kaleci Volkan Babacan Letonya maçndaki hataları yapmadı.
İkinci bölümde artık süreye oynuyorduk, elbet böyle olunca yürekler ağızlara gelmedi değil. Özellikle iki tanıdık isimden Sneijder’in kornerleri ile van Persie’nin dönüp tek ayakta çıkardığı şutlar ömürlerden ömür götürdü. Ancak Caner’in ısrarıyla gelen Burak’ın golü 90 dakikanın sonucunu ilan ediyordu. Maçın sonu geldiğinde 3-0 milli takımı sadece umuda taşımıyor, baraj hakkının tanındığı grup üçüncülüğüne de çıkarıyordu.
Elbette bu galibiyette başrol Arda’nın, Mevlana’nın dediği gibi “Başkalarının kusurunu örtmede gece gibiydi. Cömertlik ve yardım etmede de akarsu gibi.” Bir de Konya seyircisine hakkını vermek lazım, verdiler coşkuyu, Mehter Marşı, ardından Gençlik Marşı, Benim Memleketim şarkısı akıllarda kalan tribün çeşitlemeleri. Bir de stat içindeki mescitte akşam namazı kılma uğruna maçın bir bölümünü kaçıran Konya Valisi Muammer Erol dünkü maçın ilginç enstantaneleriydi.
• KONYA  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları