Musul kavgasının asıl nedeni
Aslı Aydıntaşbaş
Son Köşe Yazıları

Musul kavgasının asıl nedeni

16.10.2016 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Suriye ve Irak, aynı ‘başkanlık sistemi’ ya da eğitim meselesi gibi artık gündemimizin değişmeyen maddelerinden. Türkiye Avrupa Birliği hedefinden uzaklaştıkça, Suriye ve Irak’la hemhal olmak zorunda kalacak, bunu yaptıkça da mezhep gerilimleri ve terörü içselleştirmiş olacak.
Peki Ankara’nın Suriye ve Irak’ta istediği nedir? Ben şahsen Lozan tartışmalarını anlamlı bulmuyorum. Mevcut iktidarda ne Lozan Antlaşması’nı değiştirecek güç, ne de yerine yeni bir paradigma oturtabilecek vizyon görüyorum. 1923’te kurulan ulus-devleti beğenmeyip yerine yeniden imparatorluk kurma hayali, bedava. Herkes hayal kurabilir. Ben de ileride Hollywood’da aktris olmayı düşünüyorum!
Ancak bir de hayatın (ve bu coğrafyanın) gerçekleri var. O gerçekler bize ideolojik olarak liyakat esaslı bir yapıya sahip olmayan, iç barışını sağlayamamış, eğitim ve askeri kapasitesi hayli sınırlı bir Türkiye tablosu sunuyor. Bırakın ulus-devlet paradigmasını aşmayı, mevcut iktidarın geçmişten devraldığı ‘ceberut devlet’ geleneğini bile değiştirme niyeti kalmamış gözüküyor.
Haliyle, hayaller Osmanlı, gerçekler Keçiören realitesiyle sınırlı gözüküyor.
Bu tabii Türkiye’nin kendi sınırlarının ötesinde hiçbir güç ya da etki alanı olmadığı (ya da olmaması gerektiği) anlamına gelmiyor. Kuşkusuz ki Türkiye, Suriye ve Irak coğrafyasında söz sahibi olmalıdır. Hele de oralarda kaos varken. Ama doğru olan, bunu yaparken Ankara’nın sadece askeri güç ya da müteahhitlik ağını değil, eskiden ‘softpower’ (yumuşak güç) diye övündüğümüz ekonomik kapasitesini ve demokratik çekim gücünü ortaya koymasıdır.
Bugün ise Ankara, Suriye ve Irak vizyonunu üç temel ayak üzerinden kurguluyor. Birincisi askeri güç olarak alanda olmak; ikincisi, bölgedeki Sünnilerin hamisi olmak; üçüncüsü de PYD/PKK karşıtlığı. Bütün bunlar, yani Türkiye’nin ‘genişlemek’ için kendine şiar edindiği bu 3 temel ayak bana sorarsanız ideolojik olarak zayıf. Ve Türkiye’nin iç dengeleri açısından yanlış. Bunlar ne IŞİD’in ideolojik çekim gücünü zayıflatmaya, ne de emperyal bir vizyonu yürürlüğe koymaya yeter.
Musul meselesine gelince... Türkiye Musul operasyonunda olmalıdır. Buna itirazım yok. Ancak geçen hafta yazdığım gibi, Ankara’nın bu operasyonda yer almak için Bağdat’la kavga etmesi, sadece Sünni çıkarları için hareket ettiği ya da Kürt karşıtlığı yaptığı algısını yaratması, yanlıştır. (İbrahim Kalın son basın toplantısında Bağdat’la gerilimi bir nebze düşürmeye çalıştı.)
Ayrıca nihayetinde bölgedeki tek Sünni güç Türkiye de değil. Ankara’nın Irak politikasının temel unsuru, Musul’un eski valisi Esil Nuceyfi ve erkek kardeşi. Türkiye, Irak siyasetini bu isimler üzerinden yürütüyor ve Barzani kontrolündeki Başika’da Haşd el-Vatani diye anılan bir Sünni milis gücünü eğitiyor. Ankara istiyor ki, bu güç Musul operasyonu ve daha sonra Musul’un yönetiminde yer alsın. Ancak Bağdat bu gücü (Türkiye’nin yanlış söylemleri yüzünden) kendisine karşıt ve Şii düşmanı bir yapı olarak görüyor. Ayrıca Bağdat, (Amerikalıların bilgisiyle) Musul’un IŞİD’den temizlenmesi ve yönetimi için 12 bin kişilik bir Sünni milis gücü eğitiyor. Hürriyet’ten Tolga Tanış’ın bu hafta ABD’li kaynaklara dayandırdığı habere göre, bunların 6 bini hali hazır eğitimde, 6 bininin de güvenlik yoklaması tamamlandı. Irak topraklarında ve Irak ordusunun yapacağı bir operasyonda Musul’un yönetimi, muhtemelen bu unsurlara kalacaktır.
Atlantik Konseyi’nden Aaron Stein, Musul işinde Ankara ve Bağdat arasındaki daha da önemli bir açmaza işaret ediyor. Stein’a göre Ankara artık Irak’ın toprak bütünlüğünden yana değil. Zaten Türkiye’nin Barzani’nin özerkliği bağımsızlığa çevirmesinden rahatsız olmadığını biliyoruz. Ancak Stein, Ankara’nın aynı zamanda Irak’ta özerk bir Sünni bölgesi fikrine de sıcak baktığını hatırlatıyor. Kürt bağımsızlığı da Sünni özerkliği de Ankara’nın Irak vizyonunun unsurları.
Doğrusu Stein’ın bu saptaması, geçmişte bazı üst düzey yetkililerle Irak konusunda yaptığım sohbetlerle örtüşüyor. Irak’ın dağılması, gelecekte bir zorunluluk haline gelebilir. Komik olan, yıllarca özerklik ve federasyonu destekleyen ABD’nin bugün bu fikre karşı olması, yıllarca her söze ‘Irak’ın toprak bütünlüğü’ diye başlayan Ankara’nın ise Irak’ta bir Sünni devleti çıkması fikrine sıcak bakması...  

Yazarın Son Yazıları

Yaklaşan facia

Yaklaşan facia

Devamını Oku
06.09.2018
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Devamını Oku
30.08.2018
Bu mu devlet aklı?

Bu mu devlet aklı?

Devamını Oku
26.08.2018
Lale Devri bitti!

Lale Devri bitti!

Devamını Oku
23.08.2018
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Devamını Oku
19.08.2018
Avrupa ile yakınlaşmak için

Avrupa ile yakınlaşmak için

Devamını Oku
17.08.2018
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Devamını Oku
12.08.2018
Alis harikalar diyarında

Alis harikalar diyarında

Devamını Oku
09.08.2018
Takas formülü: Önce Rahip Brunson sonra Hakan Atilla

Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.

Devamını Oku
05.08.2018
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Devamını Oku
02.08.2018
Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Devamını Oku
29.07.2018
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Devamını Oku
26.07.2018
Sessizlik

Sessizlik

Devamını Oku
22.07.2018
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Devamını Oku
19.07.2018
Batı’yla pazarlık

Batı’yla pazarlık

Devamını Oku
15.07.2018
Osmanlı bu değildi

Osmanlı bu değildi

Devamını Oku
12.07.2018
Yeni dönem ne olur?

Yeni dönem ne olur?

Devamını Oku
08.07.2018
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Devamını Oku
05.07.2018
Hüzün

Hüzün

Devamını Oku
01.07.2018
Sonuçlara bir de böyle bakın

Sonuçlara bir de böyle bakın

Devamını Oku
28.06.2018
Kazanacağız

Kazanacağız

Devamını Oku
24.06.2018
25 Haziran Türkiye’si

25 Haziran Türkiye’si

Devamını Oku
21.06.2018
Emanetim sende saklı

Emanetim sende saklı

Devamını Oku
17.06.2018
İki seçim arası

İki seçim arası

Devamını Oku
14.06.2018
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

Devamını Oku
11.06.2018
"Akşener'in İnce'yi desteklemesinin önünü kesmeye çalışacaklar"

Oyun büyük

Devamını Oku
10.06.2018
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Devamını Oku
07.06.2018
Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Devamını Oku
03.06.2018
Sessiz çoğunluk

Sessiz çoğunluk

Devamını Oku
31.05.2018
Burası Rusya değil kardeşim

Burası Rusya değil kardeşim

Devamını Oku
27.05.2018
Ne yapmalı? (24.05.2018)

Ne yapmalı?

Devamını Oku
24.05.2018
Dip dalga ne gösteriyor?

Dip dalga ne gösteriyor?

Devamını Oku
20.05.2018
Baskıda kaosa geçiş süreci

Baskıda kaosa geçiş süreci

Devamını Oku
17.05.2018
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Devamını Oku
13.05.2018
Attım bunu cebe

Attım bunu cebe

Devamını Oku
11.05.2018
Bilinenler, bilinmeyenler

Bilinenler, bilinmeyenler

Devamını Oku
06.05.2018
Piyesin son sahnesi

Piyesin son sahnesi

Devamını Oku
03.05.2018
Diktatörlüğün sıradanlaşması

Diktatörlüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.04.2018
CHP’nin zor kararı

CHP’nin zor kararı

Devamını Oku
26.04.2018
İki çift lafım var...

İki çift lafım var...

Devamını Oku
22.04.2018