Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Namık Kemal’in mezarı

25 Ekim 2023 Çarşamba

Mezar sevimsiz bir sözcük.

Ölüm sözcüğü ya da ölümün kendisi gibi.

 Fakat ne yapalım ki hepsi yaşamın bir gerçeği.

Batı ülkelerindeki, filmlerde ya da kendilerini gördüğümüz mezarlara gıpta etmemek elde değil!

Diyeceksiniz ki mezara gıpta edilir mi? Ediliyor!

Kabirlerin birbirinin içine girmediği, mezarlara düzgün yollardan ulaşılan mezarlıklar, bir huzur duygusu, ölüme ve ölene bir saygı uyandırıyor!

İstanbul’da Zincirlikuyu ve Aşiyan mezarlıklarının bir bölümleri böyledir. Öteki mezarlıklar hakkında fazla fikrim yok. Ünlü Karacaahmet Mezarlığı’nda yol kıyısında olmayan mezarlara ulaşmak ne mümkün!

Ebedi istirahatgâh” diye bir söz vardır. Sonsuz dinlence yeri demek. Sevgili annemin sevgili babamın sonsuz dinlence yerleri Karacaahmet’te yan yanadır. Her seferinde daha çok kaybolduğum için oraya gitmeye korkarım. Karacahmet’e bir mezarlar cangılı diyebiliriz..

Konu Namık Kemal’in mezarıydı. Oraya dönelim.

Birkaç gün önce “Cumhuriyet”te “Namık Kemal’in mezarı sahipsiz kaldı” başlıklı bir haber vardı. İlişikteki fotoğraf, mezardan çok bir inşaat artığına benziyordu. Haberde mezarın ve bulunduğu yerin adeta çöplüğe dönüştüğünü öğreniyoruz.

Bakû’da ülkenin kültürüne, sanatına, bilimime emek vermiş yaratıcı insanların sonsuz dinlence yerlerinin topluca bulunduğu bir mezarlık vardır. Orayı ziyaret ettiğinizde ülkenin kültür tarihinde bir gezi yapıyor gibi olursunuz.

Moskova’da Nâzım Hikmet’imizin konuk olarak sonsuz dinlencede olduğu “Novodeviçi” Mezarlığı öyledir. Rus kültürünün nice yaratıcı kişiliğinin adları oradaki kitabelerde yazılıdır. Örneğin Mayakovski’nin, mezar taşına şiir okurkenki bir görüntüsünün kazılı olduğu, Çehov’un bir genç kız mezarı olabilecek sadelikte ve zariflikteki mezarları şu anda da gözlerimin önündedir... Özel bir mezarlıkta olsunlar ya da olmasınlar Rusya’da bu gibi kimselerin sonsuz dinlence yerlerinin nerede olduğu bilinir. Rusça bir Rus edebiyatı ansiklopedisine baktığınızda, araştırdığınız kişinin ölüm tarihi ve öldüğü yer bilgisinin hemen ardından sonsuz dinlence yerinin neresi olduğunun bilgisi verilir...

Paris’teki Père Lachaise böyledir. Aynı şehirde, Fransa’nın başka yerlerinde başkaca böyle mezarlıklar olduğuna ilişkin bir bilgim var. Kaldı ki yine Paris’in merkezinde, Roma’daki aslına uygun olarak inşa edilmiş anıtsal “Panthéon”da, (onların Namık Kemal’leri olan) Voltaire, Rousseau, Hugo, Zola gibi yaratıcılar sonsuz dinlencedeler...

Böyle bir yaklaşım, ölüye, ölüme, kişiye saygının ötesinde, ulusal kültüre saygı, ulusallık bilincine sahip olma demektir. 

Birkaç hafta önce Paris’te bulunuşumuz ölüm yıldönümüne tesadüf eden Yılmaz Güney’in Père Lachaise’deki kabrini (Suavi ve Orhan Aydın’la) ziyaret ettikten sonra tıpkı onun gibi yaşama çok erken veda eden Ahmet Kaya’ya gittiğimizde, bu güzel arkadaşımızın mezar taşının üzerindeki kabartma büstün tahrip edilmeye çalışılmış olduğunu üzüntüyle gördük.

Çünkü biz henüz kültürel değerlerimizi koruma değil tahrip etme düzeyindeyiz.

Vedat Türkali’yle bir toplantı dönüşünde Namık Kemal’in mezarının yakınından geçerken arabayı durdurmuş, bu mezarın önünde saygı duruşunda bulunmuştuk.

Birlikte yaptığınız saygı duruşunun görüntüsü gözlerimi önündeki büyük romancımızın mezarının nerede olduğunu ise yakınları dışında kaç kişi biliyor?

Dağlarca bir gün ikili bir sohbetimizde, büyük sevgi duyduğu ülkesinin duyarsızlığı için duyduğu üzüntüyle bütün şiirlerini alarak çekip gitmek istediğini söylemişti. Ve bakışlarını gökyüzüne çevirerek eklemişi: “Ama nereye, bilmiyorum...

Onun sonsuz dinlencesinin Karacaahmet’te olduğunu kaç kişi biliyor? Büyük şairimizle veda töreninde konuşma yapmış olmama rağmen, gidecek olsam bulunduğu yeri ben bile bulamam.

Kültür Bakanlığı, ülke, devlet, belediyeler, başkaca kuruluşlar, değerlerimizi yaratanların anılarına sahip çıkmalıdır.

Söz Namık Kemal’den açılmışken Bolayır’da belden aşağısı yukarısından birkaç kat uzun, üstelik (kendi ifadesine göre bitişikteki kahvenin garsonunun) badana boyasıyla beyaza boyadığı bir sözüm ona heykeli vardı. Hâlâ oradaysa eğer bu saçmalık kaldırılarak yerine konulmak üzere doğru dürüst bir Namık Kemal heykeli yapılmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları