Ayşe Emel Mesci

Tuhaf bir yasak

19 Ekim 2020 Pazartesi

Amin Maalouf,Uygarlıkların Batışı” adlı kitabında İtalyan Başbakanı Aldo Moro’nun kaçırılıp öldürülmesini 1978 yılının ve insanlık tarihinde 1978-1980 arasına yerleştirdiği kırılma kesitinin önemli olayları arasında sayar. Moro cinayetinin kimin emriyle işlendiğinin bugün bile bilinemediğinin altını çizen yazar, şunu da ekler: “Bugün bir şey bana kesin gözüküyor: Bir insanın öldürülmesinin ötesinde, gelecek vaat eden bir ütopya tarihin çöplüğüne atılmıştı.

Kastedilen ütopya, Hıristiyan Demokratlar ile İtalyan Komünist Partisi arasında varılması amaçlanan “tarihsel uzlaşma” idi. Maalouf, bu uzlaşmanın sosyalist sistem açısından “köprüden önceki son çıkış” olduğunu ama o günün koşulları içinde bunun farkına varılmadığını vurguluyor.

Nobel’li tiyatro yazarı ve 20. yüzyılın ikinci yarısının tiyatrosunda kendi özgün izini bırakmış Dario Fo, 1981’de kaleme aldığı “Klakson, Borazanlar ve Bırtlar” adlı oyunda, işte bu cinayetten yola çıkarak siyaset-ekonomi-terör ilişkisini kendi üslubuyla ele almıştı. Dario Fo ve Franca Rame’nin peşini hiç bırakmadıkları konulardı bunlar ve ağır bedeller ödemeyi göze alarak, oyunlarıyla devletin ve güvenlik kuvvetlerinin işledikleri suçların üzerine gitmişlerdi. Şunu da eklemekte yarar var: 1990’larda “Temiz Eller Operasyonu” ile Gladio’nun İtalyan devleti içine nasıl çöreklendiği, işlenen suçlar bütün belgeleri ve tanıklarıyla ortaya çıktı, pek çok sorumlu yargılandı, mahkûm edildi.

Kürtçe tiyatroya yasak

Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı, “Klakson, Borazanlar ve Bırtlar”ın Kürtçe versiyonu olan “Beru/Yüzsüz” adlı oyunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın özel tiyatrolara destek kapsamında oluşturduğu program çerçevesinde sahnelenmesini yasakladı. Oysa aynı oyunun Türkçesi daha önce hem Devlet Tiyatroları’nda hem de Bakırköy Şehir Tiyatrosu ve çeşitli tiyatrolarda oynanmıştı. Zaten Dario Fo’nun oyunları dünyanın birçok dilinde oynanmaktadır. Kürtçe oynanınca mı sorun oluyor? Ama bu oyun üç yıldır oynandığına göre, niye daha önce sorun olmadı meselesi izahsız kalıyor. Valiliğin açıklaması da bana yine aynı kapsamda inandırıcı gelmedi. Dolayısıyla bu oyunu tam İBBŞT sahnesine çıkacağı zaman yasaklamak, akla başka sorular, siyasi hesaplar getiriyor. 

Her ne olursa olsun, bir oyunu bu şekilde hedef almak, Türkiye’de demokrasinin olmadığı kanaatini güçlendirmekten başka bir işe yaramaz. Nitekim uluslararası basında çıkan haberlerin hepsinde, “Nobel’li oyun yazarı Dario Fo’nun ‘Klakson, Borazanlar ve Bırtlar' adlı oyununun Kürtçesi ‘Beru’nun oynanması Türkiye’de yasaklandı” deniyor. Sanat ve tiyatro, ne kadar yasaklamak isterseniz isteyin, söyleyeceğini yine söyler; yasakçı zihniyetlerin tarihte olumlu bir iz, hatta kötü hatırlanmak dışında herhangi bir iz bıraktıkları pek görülmemiştir.

Nurhan Karadağ

YouTube üzerinden yayın yapan bir sorumsuz, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nün efsane hocalarından, ne yazık ki erken yitirdiğimiz sevgili Nurhan Karadağ için hiç utanmadan “faşist” demiş. Anadolu’nun halk tiyatrosu geleneklerini, köy seyirlik birikimimizi, kültürel köklerimizi anlamak, derlemek ve öğretmek, aktarmak için bir ömür adamış, ayrıca da hep insandan, emekten, aydınlıktan yana olmuş Karadağ gibi birine “faşist” demek için insanın ya faşizmin ne olduğunu bilmemesi ya da ağzından çıkanı kulağının duymaması gerekiyor. Gerçek değerlerin kıymetinin bilinmemesi ne kadar acı; içinde yüzdüğümüz cehalet batağı durmadan koyulaşıyor.

Bir dostun ardından

Mustafa Pamukoğlu kelimenin tam anlamıyla zor gün dostumdu, arkadaşımdı. İlhan Selçuk’un hep yanında durmuş, en güç koşullarda bile sarsılmamıştı. Gerçek bir cumhuriyetçiydi, gerçek bir değerdi, güzel insandı Pamukoğlu. Çok vakitsiz gittin, ışıklar içinde yat arkadaşım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları