Ayşegül Yüksel

Ne trajik ne de komik

30 Ekim 2018 Salı

Ankara Devlet Tiyatrosu 2018- 19 tiyatro dönemini yeni bir Shakespeare yapımıyla açtı. Turan Oflazoğlu’nun Türkçesi ve Hakan Çimenser’in rejisiyle sunulan ‘Kış Masalı’nın dekor tasarımı Şirin Dağtekin Yenen, giysi tasarımı İnci Kangal Özgür, ışık tasarımı Şükrü Kırımoğlu imzasını taşıyor. Müzik düzenlemesi Fırat Akarcalı’nın, koreografi de Deniz Alp’in.
‘Kış Masalı’ Shakespeare’in geç dönem yapıtlarından biridir. Ozan, ‘Pericles’, ‘Cymbeline’, ‘Fırtına’ ve ‘Kış Masalı’ oyunlarıyla ‘romans’ ya da ‘trajikomedi’ olarak nitelenen farklı bir tiyatro türüne geçmiştir. Kahramanların serüvenini yolculuklarla hareketlendiren, kişilerin birbirinden ayrı düştüğü, uzun yıllara yayılmış, ‘masalsı’ atmosferin egemen olduğu, trajik biçimde başlayıp, komedi örüntüleriyle ‘mutlu son’a ulaşan metinlerdir bunlar. İlk bölüme ‘ölüm’ün gölgesi vurmuştur; ikinci bölüm ise ‘diriliş’in, ‘yaşam’ın, aşkın ve doğurganlığın anlatımıdır.
Ne ki, öykülerin sonunda ‘hüzün’ vardır: çünkü ayrılıklarla yitirilen yıllar geri gelmeyecektir. Zaman, çekilen acılara ilaç olmuştur, ama yaşam da geçip gitmiştir.
Trajedilerinde, yanlışlarının bedelini karakterlerini cezalandırarak ödeten Shakespeare romanslarında onlara karşı anlayışlıdır. ‘İnsan’ın trajik yücelikte olmadığını anlamış gibidir. Sanki hümanist Shakespeare, bu oyunlarında, artık insanları gözünde büyütmediğini, onları ‘sıradan’ yaratıklar arasında saydığını anlatır gibidir. Bu nedenle, romanslardaki oyun kişileri, derinlemesine işlediği trajik kahramanların tersine, iki boyutlu, karton karakterler gibidir. (Yönetmen Çimenser, oyunun bir noktasında, sahnesinde oyundaki karakterlerin kartondan yapılmış figürlerinin yer aldığı bir ‘gezginci tiyatro arabası’ kullanmaktadır).
‘Kıskançlık’ izleğinin ‘light’ biçimde işlendiği ‘Kış Masalı’nın, ‘Othello’ trajedisiyle yan yana konduğunda, ‘melodramatik’ bir dokuya sahip olduğu görülür. Kraliçesinin, kendi can arkadaşı Bohemya kralıyla oynaştığı kanısına kapılan Sicilya kralı Leontes, onları cezalandırma yolunda eyleme geçerken, çocuklarının babası olmadığı sonucuna da varmıştır. Othello’nun ‘kıskanç koca’ konumuna gelme aşamasının ünlü trajedinin yarısını kaplamasına karşın, bu oyunda Leontes yaklaşık 5 dakika içinde müthiş bir kıskançlık krizine kapılır ve yanlış üstüne yanlış yapar. Kısa süre sonra da yaptıklarına pişman olacak, mutsuz bir kişi olarak 16 yıl yaşayacaktır.
Mutsuzluk yaşamın kış mevsimiyse, mutluluk da ilkbaharıdır. Geçen 16 yıl sonra izlediğimiz ikinci bölüm, İngiliz Rönesans’ının ‘ideal’ yaşam biçimi olarak tanımladığı ‘pastoral’ ortama açılır. Çobanların yaşamının doğanın onarıcı gücüyle beslendiği bu ortamda, ‘yitirilenler’ bulunacaktır.
İlk bölüm melodram, ikinci bölüm de komedi oyunculuğu gerektirmektedir. Oyunun son sahnesinde ise yıllar sonra kavuşmanın hüznü yaşanmalıdır. Ne yazık ki ilk bölüm melodram biçeminde oynanmamakta, oyuncular, sanki ikinci bölüme hazırlık yaparcasına, kendi rollerine uzaktan bakarak oynamaktadırlar. Bu durumda, bir kralın ve bir kraliçenin haksızlığa uğradığı, çocuklarının öldüğü ya da ölü sanıldığı bölüm seyircide beklenen etkiyi yaratmamaktadır. Yönetmen Çimenser olmayacak olayları ‘kabul edilebilir’ kılan ‘masalsı’ atmosferi kotarmamıştır.
İkinci bölüm ise baştan sona ‘müsamere’ görüntüsü vermekte, üstelik iç bayıltacak düzeyde uzamaktadır. Güzel çoban kızının sevgilisi prensten 10 cm. daha uzun oluşu, prensin aşkına karşı çıkan Bohemya kralının ve arkadaşının tanınmamak için kafalarına iki gülünç peruk geçirmeleri, prensin doğal olması gereken saçlarının da peruk olması, başka karakterlerin de son derece çirkin peruklar kullanması, dansların beceriksizce sunulması, ‘soytarı’ niteliği taşıyan karakterler başta, komik oyunculuğun ‘maskaralık’ düzeyinde sürmesiyle, doğanın şiirselliği anlatım bulamamakta, son sahnedeki ‘yıllar sonra kavuşma’nın getirdiği sevinç ve hüzün ise bütünüyle güme gitmektedir.
Artık güldürmeyen komikliklerin ve oyunu gereksizce uzatan konuşmaların kesilmesiyle ve dozunda melodram/komedi oyunculuklarıyla iki buçuk saatten bir buçuk saate kolayca indirilebilecek olan ‘Kış Masalı’na ve Shakespeare’e yazık olmuştur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özdemir Nutku anlatıyor 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları