Ayşegül Yüksel

Ortaoyuncular 40 yaşında

24 Kasım 2020 Salı

14 Mart 1980’de İstanbul’da Ortaoyuncular diye bir topluluk çıktı ortaya. Ferhan Şensoy adlı 29 yaşındaki Karadenizli (Çarşamba doğumlu, Galatasaray’da okumuş, Kanada’da tiyatro sanatına ilişkin incelikleri pekiştirmiş) cin gibi delikanlı, “Şahları da Vururlar” adlı oyunla İstanbul’u sallıyordu. Oyunun yazarı, yönetmeni, oyuncusuydu. Türkçeye yedi takla attıran yaman bir dil ustası, kıvrak bir yönetmen, seyirci karşısındaki soğuk ve küstah yaklaşımını -nasıl beceriyorsa- karizmatik kılabilen bir oyuncu olarak ün yaptı.

İlk başlarda Şensoy’un başarısının uzun soluklu olmayacağını düşünenlerdendim. Ne ki seyircisine verdiği “her yıl yeni bir oyun yazma” sözünü tutarak topluluğunu canlı kıldığı gibi, turnelerle tüm kentlere ulaştırdığı tek kişilik “Ferhangi Şeyler” oyunuyla hepimizin “memleketlisi” olmayı başararak yanıldığımızı gösterdi bize. Tiyatromuzun en “özel” kişilerinden biri olup çıktı.

Topluma Ses Tiyatrosu’nu kazandırdı

Oyunlar ve yapımlar birbirini izlerken, 1989’da Şensoy’un satın alarak onarımını yaptırdığı tarihsel Ses Tiyatrosu’na geçildi. “Ses 1885”, Ortaoyuncular’ın tiyatromuzun önde koşanları arasına girdiği aşamayı belirler. Topluluğa, Ferhan’a ünlü kavuğu devreden Münir Özkul’dan Erol Günaydın’a, Zeliha Berksoy’dan Demet Akbağ’a, Derya Baykal’dan Rasim Öztekin’e uzanan çizgide daha nice sanatçı emek vermiştir.

Oyunların temelinde “kabare” anlayışı vardır. Oyunculuk biçimi ise geleneksel tiyatromuzun “göstermeci” biçemdeki hünerleriyle Batı’nın “absürd” tiyatrosunun soyut esintilerini buluşturur.

Şensoy, gerici/yasaklayıcı/ baskıcı yönetimler karşısındaki “muhalif” tutumunu “toplumsal taşlama” sanatıyla sürdürürken, arı gülmeceyi insan yaradılışının derinliklerinde yakalar. Dahası, güldürürken yer yer hüzünlendiren bir doku yaratır oyunlarında.

Bir yandan da şiir, roman, öykü, deneme türlerinde üretmektedir. Oyunlar 40’ı bulduysa öteki metinler de 20’ye tırmanmakta, kazanılan ödüller katlanarak artmaktadır.

Şensoy ve Ortaoyuncular için yaptığım “Seçtiklerim” köşesi aşağıdadır: En İyi Özgün Oyun “İstanbul’u Satıyorum”, En İyi Reji “Yorgun Matador”, En İyi Uyarlama (Karadeniz’in güneyinden çaktığı selamı Karadeniz’in kuzeyine, Çehov Usta’nın topraklarına yolladığı) “Fişne Pahçesu”, En İyi Tek Kişilik Gösteri “Ferhangi Şeyler”, “Felek Bir Gün Salakken”, “Fername”, En Güzel Oyun Adı “İçinden Tramvay Geçen Şarkı”, En İyi Oyunculuk Brecht uyarlaması olan “Üç Kurşunluk Opera” da Beyoğlu başkabadayısı Atatürkçü Mahmut kompozisyonu, En İyi Dekor “Fername”. En İyi Oyun-Dışı Metin “Tabancamın Sapını Gülle Donattım”, “Hacı Komünist”…

‘Yazar tiyatrosu’nun en başarılı temsilcisi

Ortaoyuncular için sürekli üreten Şensoy, tıpkı Moliere, Shakespeare ve Dario Fo’nun kendi topraklarında yaptığı gibi, “yazar tiyatro”sunu ülkemizde kurumlaştırdı. “HocasıHaldun Taner’in düşleyip de tam olarak gerçekleştiremediğine ulaşan ilk yazar-sanatçımızdır.

Ferhangi Şeyler” kırdığı dünya rekorunu yükselterek 2 bin 400 temsili aşarken, 40. yıla yeni bir oyun yaraşırdı. Ne ki gündemde koronavirüsü vardı. Bu yazılamadı, çünkü oyunlar oynanamadı. Ne ki 814 sayfalık “FerhAntoloji”yi (Bilgi Yay., 6. Basım, Mart 2020) okuma fırsatı çıktı. Şensoy’un, kendi ve Ortaoyuncular adına ürettiklerini nasıl titizlikle belgelediğini, televizyon, sinema, tiyatro, edebiyat alanındaki yapıtları için nasıl “çağdaş” bir “arşiv” oluşturduğunu bir kez daha görmek büyük mutluluktu.

Parlak zekâsına eşlik eden özenli çalışma disipliniyle Ferhan Şensoy’un kültür-sanat dünyamızda özel bir yeri vardır. Sağlıkla kalsın, çok yaşasın…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özdemir Nutku anlatıyor 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları