Kentsel dönüşüm mü? yoksulların mülksüzleştirilip şehir dışına itilmesi mi?
Ayşen Eren
Son Köşe Yazıları

Kentsel dönüşüm mü? yoksulların mülksüzleştirilip şehir dışına itilmesi mi?

24.08.2014 18:06
Güncellenme:
Takip Et:

2012 yilinda bir bahar sabahı Nevşehir’deyim. Niyetim şehrin tarihi yerlerini gezmek. Şehrin yerlilerine nereleri görmem gerektiğini sordum. Nevşehir Kalesine, kaleyi çevreleyen Kale Mahallesine ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesine gitmemi önerdiler. Şehir çarşısında başınızı kaldırdığınızda Kale’yi görmemeniz mümkün değil. Yol sormaya gerek bile yok. Kale’yi pusulanizin hedefine yerleştiriyor, ana çarşıdan başlayan yukarı mahalleye doğru giden sokakları takip ederek ilerliyorsunuz. Gideceğim yönü tayin etmek için kalenin eteklerine dikkatle baktığımda, evlerde ve sokaklarda bir tuhaflık olduğu dikkatimi çekti, ama ne olduğunu anlamadım. Nevşehir’in tarih kokan sokaklarında evlerin arasında yürümeye başladım. Yukarılara çıktıkça evlerin yer yer yıkıldığı ve bazı sokaklardaki evlerin tümüyle boşaltıldığını farkettim. Sanki 10 derecelik bir deprem yılların yıkamadığı tarihi dokuyu bir anda yerle bir etmiş gibiydi. Sokak aralarındaki tarihi çeşmeler ve tarihi evler zarar görmüştü. Bazı sokaklar taş, kaya, çimento parçaları ile doluydu. Kimi evlerde görülen tarihi kemerler çökmüştü. Sonradan tarihi bir Rum mahallesi olduğunu öğrendiğim, eski kale kalıntıları üzerine kurulan bu mahallede toplam 2403 konut yıkılmış. Serseme dönmüştüm. Şehir merkezine neredeyse on dakika mesafede, Nevşehir’in tarihi dokusuyla bütünleşmiş, muhteşem kalenin etrafındaki onlarca tarihi ev ve sokak çeşmeleri “değersiz” bulunmuş, “hiç” sayılmış ve yok edilmişti. Kalan tek tük evler, yıkıntıların arasında çok zavallı duruyorlardı. Yakında silinip gideceklerini biliyor gibilerdi. Sokaklar ıssız ve hüzünlüydü.

“Kentsel dönüşüm kapitalizmin müziğiyle dans ediyor”

David Harvey

Ara sokaklardan birinde ilerlerken, sağlam kalan karşılıklı iki ev gördüm. Birinin penceresinden bakan teyzeye selam verip sohbete başladım.

“Ne oldu bu mahalleye? Evler neden yıkıldı?”

“Kentsel dönüşüm var.”

Karşı evden çıkan bir başka kadın, “Bizi evlerimizden çıkardılar, bedava diyerek TOKİ evlerine gönderdiler. Sonra TOKİ evlerine masraf çıkardılar” diye serzenişte bulundu.

Mahalleden göç eden insanların, yıkık evlerin, ıssız ve sessiz sokakların, yok edilen geçmişin öyküsünü içim burkularak merak ettim.

Eski kale duvarı kalıntısı üzerine inşa edilmiş olan iki katlı evin giriş katında minik bir bahçesi, ikinci katında şehre ve ovaya nazır geniş bir balkonu vardı. Asmanın sarıldığı duvar bahçedeki meyve ağaçlarını gizliyordu. Balkonda sıra sıra saksılar diziliydi.

“Bu balkon benim dünyam” dedi kadın ve ekledi, “Yazımız hep burada geçer. Küfür küfür eser. Yemeklerimizi hep burda yeriz. Saksılarımda taze soğan, maydanoz, biber, domates yetiştiririm. Çok gelirimiz yok. Eşim emekli. Balkonda yetiştirdiklerim az ama aile bütçesine katkı oluyor. Şimdi dört duvar arasına gideceğim. Evlerin ufacık balkonu var. Komşuluk da ölecek”.

“Nereye gideceksiniz?” diye sorduğumda, şehrin hayli dışına yapılmış 9-10 katlı bir grup binayı gösterdi.

“Buradan çarşıya, pazara beş dakikada iniyoruz. Oraya gidip gelmek için otobüse binmemiz gerekecek. Her seferinde 1.5 TL ödeyeceğiz. Biz dar gelirli insanlarız. Bu para bizim için önemli” dedi.

Nevşehir Belediyesi’nin yeni ve modern ev kandırmacasına inanıp, şehir içindeki müstakil evlerini ve arsalarını, şehir dışındaki çok katlı binalardaki apartman daireleri ile değiş tokuş etmeye ikna olmuşlar. İmzalar atıldıktan sonra belediye onlara borç çıkarmış. Taksit taksit ev borcu ödeyeceklermiş.

“Pekçoğumuz bu taksitleri ödeyemeyiz. TOKİ evlerini satmak zorunda kalacağız. Ya köylerimize geri döneceğiz veya Nevşehir’in fakir semtlerinde kendimize yer bulacağız” diye ekledi.

Yıkılan evlerin ve tarihi binaların yerine zenginler için şık ve pahalı konutlar yapılacakmış. Çarşıya, pazara beş dakika mesafede, küfür küfür rüzgarın estiği, havadar yerde, şehre ve ovaya nazır manzaralı lüks evler.

Nevşehir’li teyzenin anlattığı gibi, yoksulların mülksüzleştirilerek kent dışına itilip, yaşam alanlarının zenginlere devredilmesi operasyonu Türkiye’de AKP’li belediye başkanları tarafından başlatıldı. Ama “Kentsel Dönüşüm”ün mücidi ABD. 1949 yılında yürürlüğü giren İskan Kanunu ile ABD’de kentsel dönüşüm çalışmaları yasalaşmış. Sonrasında yürütülen pekçok proje ile yoksulların yerleşim alanları gecekondu bölgesi kabul edilmiş, yoksulların evlerine el konulmuş ve toplu konutlara sürülmüşler. Akabinde arsaları özel sektöre devredilip yeniden imar edilmiş. Projelerden şehirlerin tarihi dokuları öyle zarar görmüş, yoksullar ve azınlık gruplar öylesine mağdur olmuşlar ki 1960’larla birlikte şiddetli eleştiri yağmuruna tutulmuşlar ve “Kentsel Dönüşüm” projelerine karşı örgütler kurulmuş. Projeler biraz frenlense de, kaybedilenlerin telafisi mümkün olmamış. Daha sonra “Kentsel Dönüşüm” projeleri başka ülkelerde benzer vaatlar ile başlayıp, benzer yıkımlara neden olmuşlar.

Yazarın Son Yazıları

Validebağ Korusu: Halk direnişini bir din ve doğa diyaloğuna dönüştürmek

"Allah tam anlamıyla 'çevre'mizder." Seyyid Hüseyin Nasır

Devamını Oku
28.11.2014
Bir Müzenin Vatandaşlık Üzerine Anlattıkları

Amerika seyahatimde ‘Birmingham Civil Rights’ enstitüsünün müzesini gezme imkanı buldum. Bu müzenin anayoldan yönlendirme levhalarından tutun şehrin içindeki konumuna, girişteki müze memurlarının her ziyaretçiye yaptığı uyarıdan aktardığı tarihi olaylara kadar anlattığı o kadar çok öykü var ki.

Devamını Oku
31.10.2014
Organik Etiket Yeterli mi?

Dünyanın sağlığı bozulurken ben ‘organik’ beslenerek sağlıklı kalabilir miyim? Bu noktada satın aldığımız yiyecekten ‘emin olmak’ yeterli olmuyor, yiyeceğin en kısa mesafeden soframa gelmesi yani üreticinin yerel olmasının gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu bağlamda üreticinin kullandığı girdileri de yerelden sağlaması önem kazanıyor.

Devamını Oku
30.09.2014
Kendi imgesinden bir dünya yaratmak

Eğitim ve çalışma amacıyla bir süre yaşadığım Amerika Birleşik Devletleri’ni yaklaşık 20 yıl aradan sonra tekrar ziyaret ettim. Geçen süre zarfında ülke değişirken benim ülkeyi görmek için kullandığım gözlüklerde değişti.Yeni gözlüklerim ile bakınca gördüm ki Amerika Birleşik Devletleri giderek ‘Varlık İçinde Yokluk Yaşayanların Ülkesi’ ne dönmüş.

Devamını Oku
01.09.2014
Nasıl seçmeli?

Michael Schulson tarafından kaleme alınan ¨Nasıl Seçmeli?¨ başlıklı yazı şu cümle ile başlıyor, ¨Mantığınızın yararsız olmanın da ötesinde hiç işe yaramaz olduğu durumlarda, bazen en mantıklı seçim karanlığa rastgele atış yapmaktır¨.

Devamını Oku
24.08.2014
Kırsal Yaşamın, Küçük Çiftçiliğin Savunucusu Wendell Berry

Amerikalı yazar, şair, çiftçi, küçük çiftçi hakları savunucusu ve çevre aktivisti Wendell Berry’i tanımam tesadüfen oldu. Yale Üniversitesi’nin davetlisi olarak bir sohbet toplantısı için geldi. Toplantı şehrin en büyük salonunda düzenlendi. Dinleyiciler binanın girişinde upuzun bir kuyruk oluşturdu, salon tıklım tıklım doldu.

Devamını Oku
24.08.2014
Tamam mıyız?

Gezi olayları ile başlayan halk hareketi 17 Aralık 2013’de ülkeyi sarsan rüşvet skandalı nedeniyle büyüyerek devam ediyor. Bu ikinci dalga ilkine göre daha yaygın, güçlü ve Türkiye demokrasi tarihinde önemli ve farklı bir yeri var. 30 Mart yerel seçimleri yaklaşırken Gezi kamusal hareketini ve Türkiye demokrasisini John Dewey ile okumak ve irdelemek istedim.

Devamını Oku
24.08.2014
Kentsel dönüşüm mü? yoksulların mülksüzleştirilip şehir dışına itilmesi mi?

“Kentsel Dönüşüm” projeleri kötüye giden ekonomileri, zenginlerin lehine, yoksulların aleyhine devlet eliyle geçici olarak canlandırma projeleri. Bu projeleri incelerken sorulacak anahtar sorular, “Kim Kazandı? Ne Kazandı? Kim Kaybetti? Ne Kaybetti?” Nevşehirli teyzenin anlattıkları, cevapları bulmamız için bize yeterli ipucu veriyor.

Devamını Oku
24.08.2014
Bilim iktidar ile çelişirse...

2012 yılında kamuoyuna yansıyan üç vaka, post-yapısal bir yaklaşımla “İktidar bilgiyi neden değersiz kılmaya çalışıyor?” sorusunu sormamızı gerekli kıldı.

Devamını Oku
24.08.2014
“Allah tam anlamıyla “çevre”mizdir.”

Doğu Karadeniz bölgesinde HES’lere, Gerze’de termik santrala, Kaz Dağlarında maden şirketlerine karşı verilen mücadeleler gibi sesini duyurabilmiş mücadelelere din adamları ve İlahiyat fakültelerinin hocaları neden ilgi göstermez ve halkın yanında yer almaz?

Devamını Oku
24.08.2014
Davıd Harvey’den kapitalizmle mücadele formülü

Harvey’e göre, kapitalist karşıtı argüman, sistemin sürekli büyüme ihtiyacı üstüne kurulmalıdır. Çünkü sermaye yaşayabilmek için sürekli artmalı, büyümelidir. Büyümezse, kar yok demektir ve yok olur.

Devamını Oku
24.08.2014
Yaşamı savunmalıyız!

Doğa Derneği’nin Damocracy* İnsiyatifi ile organize ettiği Dünya Nehirler Konferansı Güney Amerika’da Amaxon Xingu nehri, Arjantin’de Mapuçi nehirleri, Ortadoğu’da Dicle, Afrika’da Turkana Gölü kıyısında yaşayan ve büyük barajlara karşı mücadele edenleri bir araya getirdi.

Devamını Oku
22.08.2014
Yeni kavramlar, farklı yorumlar

Amerikan Coğrafyacılar Birliği’nin 109 yıldır düzenlediği ve altı binden çok sunum, poster sunumu, çalıştayın yapıldığı yıllık toplantıda coğrafya, sürdürülebilirlik ve Coğrafi Bilgi Sistemleri konusundaki teorik ve uygulama çalışmaları yer aldı.

Devamını Oku
22.08.2014
Bir göl, bir nehir, bir şehir

Bir ramsar alanı olan “Burdur Gölü”

Devamını Oku
22.08.2014
Ekoloji demokrasisi

Bir AVM’nin bir mahalleden daha fazla elektrik tükettiğini biliyor musunuz? Yani bir yandan Hasankeyf’e, Loç’a baraj yapılmasın derken diğer yandan AVM’ye karşı çıkabilmenin göz önüne alınması gerekir. AVM’ler enerji emicidir.

Devamını Oku
22.08.2014
Gece-kondular, gökten-kondulara karşı

Onlar tek katlıydılar, bahçeleri vardı.Devlet politikalarının eseriydiler. Seçimlerde politikacıların göz bebeğiydiler. Yıllar boyu yerel ve genel seçimler öncesi oy toplamak isteyenlerin ziyaret edip sözler verdiği yerlerdi...

Devamını Oku
22.08.2014
TAKSİM GEZİ: Park Savunmasından Toplumsal Harekete

Değişiyor, tazeleniyor, canlanıyor ve soruyoruz: Nasıl yaşamak istiyorum? Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorum? Yaşadığım ülke nasıl yönetilsin istiyorum? Ülke yönetiminde nasıl bir rol almak istiyorum?

Devamını Oku
22.08.2014
Çıralı'da neler oluyor?

Caretta caretta’ları, tarihi ve doğal zenginlikleri, eşsiz plajı ile dünyaca ünlü sakin, sessiz Çıralı, geçtiğimiz günlerde köylülerin yaptığı eylemler ile manşetlerdeydi: “Çıralı’da Halk Dört Gündür Ayakta ve Çıralı’yı Beklemeye Devam Ediyor”

Devamını Oku
20.08.2014